SABRET GÖNÜL
Ey Gönül, Hayat Sürprizlerle Doludur.
Kimi Zaman Saadeti Kaybetmenin Hasretiyle Kavrulurken, Kimi Zaman Da Ummadığın Bir Saadetin Tebessümüyle Sürur Bulursun.
çektiğin Istıraplar, Elemler Ve Tarifsiz Kederlere Sabretmenin Ateşiyle Pişer, Bir Zaman Sonra O Ateşte Lezzet Bulursun.
Bu Yüzden Ey Gönül, Ateşten Korkma! Sabrın Sineleri Yakan O Lâhutî Ateşinde Piş Ki, Lezzet Bulasın.
İşte Ey Gönül, Çoğu Belâ Ve Musibetlerin Değişmez Kaderimiz Olması, Bütün Çabalarımıza Rağmen Açlığın, Fakirliğin, Korku Ve Endişenin O Muziç Çemberi İçinde Sabra Mahkum Edilişimiz,
Bu diyarda Hep Böyle Mahzun Kalışımız Hep Bundan:
Güneş Yakacak, Meyveler Sabırla Olgunlaşacak... Tohum Toprağın Derinliklerinde Sabra Mahkûm; Sen Dünya Denen Şu Çileler, Elemler,
Ayrılıklar, Hasretler Yurdunda… Tohum, Bir Müddet Toprağın Karanlıklarında Kalmaya Tahammül Edecek. Çürüyecek; Çürürken, Canını Toprağa Katarken Sabredecek, Sabrın Acısına Katlanacak, Sonra Filiz Verecek, Hasretini Çektiği Gün Işığına Kavuşacak, Bir Ağaç Olacak,
Gökyüzünü Kucaklayacak, Yapraklarıyla Gözleri Okşarken, Gölgesinde Canlar Ferahlık Bulacak, Meyveleriyle Ziyafetler Sunacak.
sen De Öylesin Ey Gönül!
Sen De Korkunun, Endişelerin, Elemlerin Zindanında Kalmaya Tahammül Et.
Acılara Katlanmanın, Nice Nimetlere Hasret Yaşamanın Ateşinde Pişecek, Lezzet Bulacaksın. Hayat Bulmak, Hayat Vermek İçin... Bir Velinin Mübarek Lisanında Dile Gelen O Hikmet İçin: “ateşten Korkma! Piş Ki Lezzet Bulasın...”
Ey Gönül, Acılara Sabret.
Çünkü Onlar Seni Kahretmek İçin Değil; Sınamak, Terbiye Etmek, Kemâle Erdirmek İçin Gelirler; Hem De Geçicidirler; Derûnunda Ebediyen Kalmayacaklar.
İmana Ve Ümide Sarıl. Bil Ki Hiçbir Gece Ebedi Değil; Her Karanlığın Sonunda Bir Fecir Saklı.
Alemlerin Rabbi'ne, Kalbin Sahibine Kulak Ver Ey Gönül.
Sabrı Öğren, Gayesini Anla. Kulak Ver O Sese: “biz Sizi, Biraz Korku, Biraz Açlık Ve Mallardan, Canlardan Biraz Eksiltmekle Deneriz.
Sabredenleri Müjdele.” (bakara, 155) Şimdi Sabret. O Müjdeyle Can Bul.
Sus Ve Dinle Ey Gönlüm, Sus Ve Dinle...