ilâhi bir hediye
İbtila müminlerin kaderidir. İbtilâ mümine ilâhi bir hediyedir. Er geç bizi bulacaktır. İşte o an yıkılmamak, isyan etmemek ve yoldan çıkmamak için Rabb’imize her an sığınmamız her an duâ etmemiz gerekir. Çünkü ibtila gerçekten acıdır, fakat Hakk’a yaklaştırıcıdır, dünyadan uzaklaştırıcıdır. Bunun için yakıcıdır amma pişiricidir, olgunlaştırıcıdır, terakki ettiricidir. Ömrünün en mutlu anında Hazret-i Allah öyle bir ibtila verir ki nefis neye uğradığını anlayamaz. Dünyada en sevdiğin, en güvendiğin kişi bile sana yabancı oluverir. Zaten Rabbimiz belki de kendisinden başkasına aşırı muhabbet ettiğimizden dolayı ibtila veriyordur. Çünkü o kulunu seviyordur. Tekrar kendisine dönmesi için uyarı niteliğindedir.
Bu husus Ayet-i kerimede şöyle beyan buyurulmuştur:
“Bu, elinizden çıkana üzülmemeniz ve Allah’ın size verdikleri ile sevinip şımarmamanız içindir.” (Hadid: 23)
İbtila anını ancak yaşayan bilir. Dışardan bakarsın mutlu ve huzurlu bir insan görürsün fakat içindeki acıyı kendisinden ve Rabbinden başka hiçkimse bilemez. Belki geceleri bile uyuyamaz, karnı açtır, ama yemek yemeyi canı istemez. İbtila sebebi ile çok ağlama olur. Çok ağlayanları da Allah-u Teala çok sever. Cam su ile temizlenir, gönül kirini gözyaşı siler.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:
“Kalbi mahzun olanları şüphesiz ki Allah sever.” (Münavi)
Fakat biz insanlar hiç ağlamak istemeyiz. Hep neşelenmek isteriz. Çünkü nefsimiz böyle ister.
İbtila Hazret-i Allah’ın bir lütfudur. “Ey kulum! Kendine gel. Nimetlerimi alıyorsun, şükredecek yerde isyana doğru gidiyorsun. Benden geldin, yine bana döneceksin. Olduğun gibi değil de, icabettiği şekilde gel.” manasına geliyor.
Hazret-i Allah bizim tek dostumuz, tek kurtarıcımız ve tek sığınağımızdır. Bir ibtila anında kendimize O’ndan daha yakın bir kimseyi bulamayız. O’na yalvarırırız. Çünkü o ibtilayı veren O’dur kaldıracak olan da O’dur. Başkalarının bize verdiği üzüntüyü O’na anlatırız. Zaten O da bunu ister. “Kulum bana bir adım yaklaşırsa ben ona koşarım” buyurmuyor mu? Bizim tek sevgilimiz O’dur. Sevilmeye layık olan O’dur. Çünkü o sevgiyi insanın kalbine koyan O’dur. O’nun verdiği sevmek gibi eşsiz bir nimeti O’nun yarattığı masivaya harcamak doğru olur mu? Olmaz. Zaten onsuz olan sevgi, sevgi değildir. Boş bir hayalden ibarettir. Eğer bir kişinin mahluka duyduğu sevgi Allah’a duyduğu sevgiyi geçerse tehlike var demektir. O zaman o mahluk onun putu olur. Allah korusun. Eğer Hazret-i Allah bu durumda uyarmazsa gideceği yer karanlıktır.