* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Müslümanlar Olarak Kitlelere Güven Verebiliyor Muyuz  (Okunma sayısı 203 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Müslümanlar Olarak Kitlelere Güven Verebiliyor Muyuz
« : Temmuz 27, 2022, 11:49:31 ÖÖ »
Müslümanlar Olarak Kitlelere Güven Verebiliyor Muyuz

Fikirleriyle, düşünceleriyle toplumu yönlendirmek ve kitleler üzerinde etkin olmak iddiasıyla ortaya çıkan her insan o toplum tarafından daha bir titizlikle takibe uğrar, izlenir. Kabul görebilmesi için kendilerinde bir takım özelliklerin olup olmadığına bakılır ki, bunların başında emniyet ve güvenilirlik gelir. İnsanlara yön verme, dolayısıyla maddeleri ve mânaları üzerinde etkili olma arzusunda olan bir kişinin güvenilir olmasını, emîn olmasını görmek o toplumun en tabii ve fıtrî bir beklentisidir, hem hakkıdır da.

Aslında toplumu oluşturan her bir ferdin emîn kişiler olması güzel bir şeydir. Fakat toplumu yönlendirme iddiasında bulunanlarda, bu güzel sıfatların bulunması öncelikle aranır. Bütün toplumlar bunu ararlar ve aramışlardır da. Sivrilen, öne çıkan ve etkin olmaya çalışanlar hakkında “Bu adam neye oynuyor, ne yapmak istiyor, asıl maksadı nedir?” gibi soruları sormadan edememiştir.

Toplumlar tarih boyunca Rasûllerde de aramışlardır bu özellikleri, hem de kılı kırk yararak. Öyle ya, Rasûller toplumları tepeden tırnağa değiştirmek üzere gönderilmişlerdir, bir anlamda insanlardan çok şey istemişlerdir, yerine göre sürdürdükleri hayatı baştan sona değiştirmelerini istemişlerdir. Hatta, insanların en kıymetli varlıkları olan canlarını, mallarını ve ömürlerini istemişlerdir onlardan; mallarını, canlarını ve ömürlerini nerelerde ve nasıl kullanacaklarını, gerektiğinde nerelerde ve nasıl feda edeceklerini göstermişlerdir onlara. Hayatlarının bütün alanlarına müdahale etmek, maddeleri ve mânaları üzerinde tasarrufta bulunmak, kısacası fertlerin ve toplumların her türlü düşünce ve eylemlerini yönlendirmek üzere gönderilmişlerdir, bunun için orta yere çıkmışlardır Rasûller.

Mesele böyle olunca toplum elbette kendilerini yönlendirmek ve değiştirmek üzere ortaya çıkan bu kişilerin emînliğini ve güvenilirliğini sorgulayacaktır, bu hususta sorular soracaktır, zan ve tahminlerde bulunacaktır; toplum Nuh Aleyhisselam’a “Bu adam, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değil; size üstünlük taslamak, üzerinize geçmek istiyor.” Musa ve Harun Aleyhisselam’a da “Sen, bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan çeviresin de bu yerde devlet ikinizin olsun diye mi geldin? Biz ikinize de inanmayız!” demişlerdir.

Toplumlar Rasûllerin emniyet ve güvenilirliğini sorgulayacağını bildiği için Allah Azze ve Celle daha işin başında onların emîn ve güvenilir kişiler olduğunu belirtmiştir. “Haberiniz olsun, ben size gönderilmiş bir Rasûlüm, bir emînim. Gelin Allah’tan korkun, bana itaat edin! Buna karşı ben sizden bir ücret istemiyorum, benim ücretim âlemlerin Rabbine aittir.” (Şuara:131)

Rasûller kendilerinin emîn biri olduğunu sadece dilleriyle söylemekle yetinmemişler, aynı zamanda sürdürdükleri ömürleriyle bunu orta yere koymuşlardır.

Ve daha sonra da bu hayâtî öneme sahip sıfatlarını kendilerine iman eden, kendilerine tabi olan insanlara aşılamışlar, fertlerin her birini emîn ve güvenilir kılmışlardır Allah’ın izniyle. Yani her biri “el-”Emîn” olan Rasûller, kendilerine bağlananları da “emîn” eylemişler, emîn fertlerin oluşturduğu “emîn” bir toplum vücuda getirmişlerdir.

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz ve etrafındakiler böyleydi. Onlar gök ehlinin dahi gıpta edeceği doruk bir noktaya ulaşmıştı emanet bakımından, emîn olma bakımından. Emîn Belde’nin emin sakinleriydi onlar, içlerine giren de emîn olurdu her türlü beladan ve korkudan.

Hele içlerinde öyleleri vardı ki, onlar da emînlerin emîniydi.

Yemen tarafından Necran hristiyanları gelmişti Rasûlullah’ın yanına. İleri gelenleri başta olmak üzere önemli bir kısmı müslüman oldular ve memleketlerine dönerken de, İslamı öğretmek ve kendilerini yönetmek üzere emîn bir kişiyi de kendileriyle birlikte göndermesini Rasûlullah (s.a.v)den istediler. Rasûlullah (s.a.v): “Yarın ben sizinle emînlerin emîni olan birisini göndereceğim!” buyurdu. Kimdi acaba bu emînlerin emîni diye nitelenen kişi, bütün ashab-ı kiram merak içinde kalmıştı. Ertesi gün mescidde sabah namazından sonra yüzünü ashabına çevirdi ve gözüyle birini arıyordu. Hz. Ömer diyor ki: O güne kadar hiç bir zaman içimde riyaset isteği duymamıştım, fakat o gün öylesine istedim ki, Rasûlullah (s.a.v)’in “emînlerin emîni” diye nitelediği kişinin kendimin olmasını, beni kastetmiş olmasına öylesine bir arzu duymuştum ki, hatta gözüne görüneyim diye dizlerimin üzerine dikiliyordum. Fakat Rasûlullah (s.a.v)’in aradığı kişi ben değildim, beni gördüğü halde çağırmıyordu. Daha sonra gerilerden Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı çağırdı, yanına oturttu ve Necran heyetine: “İşte emînlerin emîni! Her ümmetin bir emîni vardır, bu ümmetin emîni de Ebu Ubeyde’dir.” buyurdu ve onlarla birlikte Yemen’e gönderdi. Bu da emniyetin zirvesidir.

Emîn insanların oluşturduğu o mübarek toplum yaşayacağı kadar yaşadı, bu emîn insanlarla birlikte emanet ve emniyet sıfatı da yaşadı yeryüzünde. Bütün fertleri böylesine emîn insanlardan oluşan bir ümmetin içerisinde yaşamak nasıl bir şey dersiniz acaba?

Fakat çok hassas, çok nazlı ve nazenîn bir sıfatmış bu emanet ve emniyet sıfatı ki, en basit kirlenmelere tahammül edemeyip hemen sıyrılıverdi insanların arasından. Ümmetin ilk kaybettiği o oldu. Rasûlün getirdiklerinden ilk kaybedilen, semadan gelenlerden ilk kaybedilen, ümmetin arasından sıyrılıp semaya ilk yükselen “emanet” oldu. Zaten bunun haberini vermişti Allah’ın Rasûlü (s.a.v):

“Dininizden ilk kaybedeceğiniz şey emanettir, sonuncusu da namazdır.” buyurmuştu. Bir başka hadîs-i şeriflerinde de:

“Aranızdan ilk kaldırılacak olan şey emanettir...” buyurmuştur.

Ne zaman kaldırıldı dersiniz acaba? Hicretin otuzuncu yılından biraz sonra vefat eden Rasûlullah (s.a.v)’in sır dostu Huzeyfe’nin (r.a) son zamanlarında yana yana “emîn” insan aradığına bakılırsa çabuk kalkmış olmalı. Zaten ümmetin arasından ilk kaldırılacak emanet olduğunu en iyi bilenlerden, bunu bize rivayet edenlerden biriydi Huzeyfe (r.a).

Güven bunalımı

Ne kutlu bir sıfatmış ki şu emanet, insanların arasından çekilir çekilmez, bir başka deyişle insanlar emîn olma özelliklerini kaybeder etmez kitlelerin şirazesi bozuldu, bütün değerler altüst oldu. İnsanların hangi istikamette seyrettiği, ne zaman ve nerede duracağı, hangi istikamete dönüş yapacağı bilinemez oldu. Toplumun ve toplumu oluşturan fertlerin bir olay karşısında nasıl bir tavır sergileyeceği tahmin edilemez oldu.

Emanetin, emniyetin, emîn olma sıfatının yeryüzünden kalkmasının tezahürleri bugün hayatın bütün alanlarında kendisini göstermektedir. Hayatın bütün alanlarında ve toplum katmanlarında bir güven bunalımı vardır. Ferdin ferde güvenini yitirmesi, aile bireylerinin birbirlerine olan güvenini yitirmesi, ticarette güvenin yitirilmesi, kitlelerin velâyetlerini ve vekâletlerini yüklediklerine karşı güvenlerinin yitirilmesi, toplumların, ülkelerin birbirlerine olan güvenini yitirmesi en yüksek noktaya ulaşmıştır.

Kitleler her gün şahid oldukları sahneler karşısında her türlü değerlendirme ölçülerini ve yeteneklerini kaybetmişlerdir. Sahnedekilerin, yani toplumları yönlendirenlerin günlük döviz kurları gibi görüş değiştirdiklerine, dün kötü dediklerini bugün göklere çıkardıklarına, dün yüzüne tükürdüklerinin bugün ayaklarını öptüklerine şahid olan insanlık gerçekten büyük bir şaşkınlık ve bunalım içindedir.

Ve işte böyle bir hengâmede Müslümanlar ve Müslümanların şahsında İslam insanlık sahnesine bir daha çıkmaya hazırlanmakta, yer yer de sahnede görünmektedir. Dünya gündemine İslam’ın geldiği şu dönemde Müslümanlar, yüzyıllar önce aralarından sıyrılıp çıkmış olan emaneti, emniyeti, güveni yeniden indirebilecekler mi dersiniz yeryüzüne? İslam’ın dönüşüyle birlikte emanet de geri gelecek mi dersiniz yeryüzüne? Müslümanlar olarak emanet sıfatıyla donanabilecek miyiz?

Biraz daha açalım. Kitleler bugün kendilerini Müslümanların kucağına atacak emniyet ve güveni onların şahsında bulabiliyorlar mı? Hayatın bütün alanlarında Müslümanlar fert fert “emîn kişi”ler olarak bilinip kabulleniliyor mu? Hangi inançtan olursa olsun, kitleler Müslümanlara hayatlarını tereddütsüz emanet edebiliyorlar mı, etmeye hazırlar mı? Kitlelerin hayatlarına yön vermek için sahneye çıkmaya hazırlanan her seviyedeki Müslüman liderler ve teorisyenler emniyet ve güven telkin edebiliyorlar mı? Hatta rast gele kitlelerden önce, Müslüman önderler kendi bağlılarının güven ve itimatlarını kazanabilmişler midir?

Müslümanlar fert fert güvenilirliklerini, emîn bir kişi olup olmadıklarını ciddi olarak sorgulamalıdırlar. Sonra, imanlarının imtihanlarını vermeyenler, ilkelerinin imtihanlarını vermeyenler, emîn bir şahsiyet ortaya koymayanlar İslam adına kitlelerin sorumluluklarını yüklenmeye talip olmamalıdırlar.

Mehmed Göktaş

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]