* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Yoldaki Engeller  (Okunma sayısı 295 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Yoldaki Engeller
« : Aralık 11, 2020, 10:21:49 ÖS »
Yoldaki Engeller

Cennette yaratılıp yeryüzüne halîfe olarak indirilen insan garip bir yolcu gibidir, Allah’ın huzuruna doğru yol almaktadır. Bu yolda selâmetle gidip menzil-i maksûda ulaşabilmesi için Allah’tan gelen hidayete tâbi olması ve bazı engelleri aşması gerekir.
İnsanın her zaman ve her yerde karşısına çıkıp yoldan saptırmaya çalışan en büyük düşmanı şeytandır.1 İnsan onun kibir, isyankârlık, ümitsizlik, kendi hatasını başkasına yükleme, kin güdüp intikam alma2 gibi kötülüklerinden uzak durmalıdır. Hak yoldan saptırmak için başvuracağı hilelere karşı çok dikkatli olmalıdır.3 Çünkü İblis kibri ve isyanı sebebiyle rahmetten kovulmuş, ilk insan da ona kandığı için cennetten çıkarılmıştı.4 Şimdi insanın kendi gayretiyle tekrar orayı hak etmesi gerekmektedir.

İnsanın aslî vatanına dönme yolculuğunda diğer büyük düşmanı nefsi ve onun bazı özellikleridir. Çünkü nefis iyiliğe de kötülüğe de kâbiliyetli yaratılmıştır.5 Felâha erebilmek için onun kötü vasıfları terbiye edilmelidir.

İmtihan dünyasında nefsin kötülüğe meylini artıran birçok unsur vardır. Dünya hayatının süsü, onun için çok câzip bir engeldir. Yüce Rabbimiz bunu şöyle haber verir: “Nefsânî arzulara, (bilhassa) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici gelmiştir. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir.

Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.”6

Dünya, insanları imtihan için süslenmiştir.7 Onun oyun ve eğlencesine kapılan insan asıl hayatı unutuverir.8 Diğer taraftan şeytan insanı aldatmak için yemin etmiştir. Onun zaaflarıyla dünyanın câzibesini buluşturmaya gayret eder, insana her yönden yaklaşır;9 onun karakterini de âkıbetini de kendisine benzetmeye çalışır.10 Böylece imandan uzaklaşan ve Allah’ın zikrinden yüz çeviren insanların dünya hayatından başka arzuları kalmaz, orada kalıcı olmanın yollarını aramaya başlarlar.11

İnsan nefsinin terbiye edilmesi gereken vasıflarından biri zulümdür. O, kendisine ve diğer insanlara kötülük eder, haksızlıklarda bulunur. Allah’ın emrine karşı cür’etkâr davranır ve sonunda aldanır.12

İnsanın diğer bir vasfı ise cehâlettir. O pek çok şeyi bilmediği gibi aynı zamanda fevrî davranışlarda da bulunur.13 Âkıbetinin ne olacağını bilmez, sonunu düşünmeden büyük sorumluluklar yüklenir. Dünya hayatının sadece görünen yüzünü kısmen bilir.14 Bu yüzden sıkıntıya düştüğünde Allah’a yalvarıp yakarır, aczini itiraf eder ve Rabbini hatırlar; rahata kavuştuğunda ise duayı da şükrü de unutur.15 “Hayır! Gerçek şu ki insan, kendini kendine yeterli görerek azgınlık eder.”16 Allah ona malı ve bedeniyle ilgili bir nimet tattırdığında buna sevinir. Fakat kendi elleriyle yaptığı günahlar sebebiyle başına bir belâ geldiğinde hemen ümitsizliğe düşer, nankörleşir. 17 O, dünya imtihanının sırrını da anlamamıştır. Her şeyi mal çokluğuyla ölçer. “Rabbi ona imtihan için ikramda bulunduğunda ve ona nimetler ihsan ettiğinde, «Rabbim bana ikram etti» der. Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise «Rabbim beni önemsemedi» der.”18

İnsanın huzuruna engel olan bir özelliği de cimrilik ve mal sevgisidir. Allah teâlâ şöyle buyurur: “De ki: Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz. Zaten insan çok cimridir.”19 “O, mal sevgisine aşırı derecede kapılmıştır.”20 “Hayır, hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, birbirinizi yoksulu yedirmeye teşvik etmiyorsunuz, mirası hak hukuk demeden yiyorsunuz, malı aşırı derecede seviyorsunuz.”21 İnsan malının kendisini sonsuza kadar yaşatacağını zanneder.22 Ancak bu büyük bir aldanıştır.

İnsanı yoldan çıkaran diğer bir özelliği de hırslı olmasıdır. O, haklarından, menfaatlerinden ve arzularından asla vazgeçmek istemez, hep kendi rahatını düşünür.23 Mal ve sıhhat istemekten usanmaz.24 Allah teâlâ onu bu tabiatına muhâlefet edip şeriate uymaya, ihsan ve takva sahibi olmaya teşvik etmektedir.25 “… Kim nefsinin bencilliğinden korunmayı başarırsa işte kurtuluşa erecekler onlardır.”26

Kur’ân insanın haset duygusuna da işaret eder. İnsan haset duygusu sebebiyle öz kardeşini öldürecek derecede cânîleşebilir.27

İnsan nankördür, kendisine yapılan iyilikleri çabucak unutuverir.28 Elindeki nimetin değerini bilmez.

İnsanın eğitilmeye muhtaç yanlarından biri de onun aceleci oluşudur. “İnsan aceleci olarak” veya “aceleden yaratılmıştır.”29 Hatta o cehaleti ve aceleciliği sebebiyle hayrı için dua ettiği gibi şerri için de dua eder. Sıkıldığında veya öfkelendiğinde kendisine ve sevdiklerine beddua etmeye başlar.30 Allah Rasûlü (s.a.v) Mekke müşriklerini uyarmış, inkâr ettikleri takdirde başlarına elîm bir azabın geleceğini bildirmişti. Onlar ise azabın tez elden gelmesini, başlarına taş yağdırılmasını hatta kıyametin bile bir an evvel kopmasını istediler. Bunun üzerine Allah Teâlâ: “Size âyetlerimi göstereceğim; benden acele istemeyin” buyurdu. İnsanın aceleci yönü terbiye edilmezse, basit bir dünya zevki için ebedî saâdetini feda ediverir.31

İnsandaki aceleciliğin bir tezâhürü de dünya hayatına düşkünlüktür. Acele ile aynı kökten türeyen Âcile ismi, dünya için kullanılmış ve insanın dünya için çalışmayı, yaptığının karşılığını hemen burada almayı sevdiği bildirilmiştir. “Hayır! Doğrusu siz Âcileyi (peşini, çabucak gelip geçen dünya menfaatini) seviyorsunuz, Âhireti ise bir yana bırakıyorsunuz.”32

Bir de insanın “cedelci, tartışmaya çok düşkün bir varlık” olduğu bildirilir.33 O içindeki kuvvetli benlik duygusu sebebiyle, kesin bilgisi olmayan hususlarda fikir beyan eder, tartışmaya girer. Hâlbuki onun ilmi sınırlıdır, bilmedikleri bildiklerinden daha fazladır. Gaybı bilemez meselâ, yarın ne olacağını bilemez. Ne kendi kıyameti olan ölüm vaktini ve mekânını, ne de büyük kıyametin zamanını bilir.34 Ancak o, sadece Allah’ın bildirmesiyle bilinebilecek olan gaybî konularda tartışmalara girer. Gurur ve kibri onu boş ve anlamsız tartışmalara sürükler.

Bütün bunlara ilaveten bir de insan zayıf yaratılmıştır; fiziken ve rûhen bir takım zaaflar taşır. Nefsânî arzularına hâkim olamaz, ibadet ve tâatlerin sıkıntısına sabredemez,35 her istediği şeyi yapamaz ve sözünü yerine getirmede azimli değildir.36 Bu sebeple insanın mânevî bir eğitime ve desteğe her zaman ihtiyacı vardır.

Son olarak, bu yolculuğun her şeyiyle bir imtihan olduğunu unutmamalıdır. Allah insanı hem hayır, refah, mutluluk, sağlık ve başarıyla; hem de şer, darlık, üzüntü, hastalık ve yenilgiyle imtihan etmektedir.37 Bu imtihanı kazanabilmek için yapmamız gereken şey ise her an Allah’ın kulu olduğumuzu ve O’na dönüş yolunda bulunduğumuzu hatırlayarak güzelce sabretmektir.

--------------------------------------------------

Dipnotlar:

1 -  Fâtır 35/5-6.

2 -  İbrâhîm 14/22; Sâd 38/74, 82.

3) - el-A‘râf 7/22; el-Enfâl 8/48; el-İsrâ 17/64; en-Nûr 24/21; ez-Zuhruf 43/62; el-Haşr 59/16.

4) el-Bakara 2/36; el-Hicr 15/32-35; Tâ-hâ 20/120-123.

5 -  el-İnsân 76/3; eş-Şems 91/9-10.

6 -  Âl-i İmrân 3/14.

7 -  el-Kehf 18/7.

8. er-Raʻd 13/26; elAnkebût 29/64.

9) en-Nisâ 4/119; el-Hicr 15/39; el-İsrâ 17/64; Sâd 38/82.

10 -  el-İsrâ 17/62.

11 -  en-Necm 53/29; Taberî, Câmiu’l-beyân, XXII, 58.

12 -  el-Aʻrâf 7/160; el-Ahzâb 33/72; Taberî, XIX, 205.

13 -  İbn Fâris, Muʻcemu mekâyîsi’l-lüğa, I, 489-490; Cevherî, es-Sıhâh, III, 1223.

14 - er-Rûm 30/7; elAhzâb 33/72; Taberî, XIX, 205; İbn Kesîr, Tefsîr, XI, 252.

15 - Yûnus 10/12.

16 -  el-Alak 96/6-7.

17 -  Hûd 11/9; er-Rûm 30/36; Taberî, XVIII, 501.

18 -  elFecr 89/15-16.

19 - el-İsrâ 17/100.

20 -  el-Âdiyât 100/8.

21 - el-Fecr 89/17-20.

22 -  el-Hümeze 104/3.

23) en-Nisâ 4/128; el-Haşr 59/9; Taberî, VII, 561- 566; Zemahşerî, II, 157; İbn Atıyye, el-Muharrar, III, 37-38; Nesefî, Medârik, I, 401.

24 -  Fussılet 41/49; Taberî, XX, 457.

25 -  en-Nisâ 4/128; Nesefî, I, 401.

26 -  et-Teğâbün 64/16.

27) en-Nisâ 4/54; el-Mâide 5/27; Yûsuf 12/9.

28 - İbrâhîm 14/34; Abese 80/17; el-Âdiyât 100/6.

29 - el-Enbiyâ 21/37; İbn Âşûr, et-Tahrîr, XVII, 68.

30) el-İsrâ 17/11; Taberî, XIV, 512-513; İbn Atıyye, V, 447.

31 -  el-Enbiyâ 21/37-38; Taberî, XVI, 270-275; İbn Âşûr, XV, 42.

32 -  elKıyâme 75/20-21.

33 -  el-Kehf 18/54.

34 - el-En‘âm 6/59; el-A‘râf 7/187; Meryem 19/78; en-Neml 27/65; Lokman 31/34; en-Necm 53/35.

35 -  en-Nisâ 4/28; Taberî, VI, 624-625; Mâtürîdî, Te’vîlât, III, 174; Zemahşerî, Keşşâf, II, 61.

36 -  el-İsrâ 17/37; Tâ-hâ 20/115. 37) el-Bakara 2/155; el-Enbiyâ 21/35

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]