Zor zamanda Adanmak
Müslüman, zamanın değerini çok iyi bilmelidir. Çünkü zaman bir daha geri getirilemeyecek bir kıymettir.
“Hayatın bir duruşu ve izzeti vardır.’
Müslüman, durağan ya da durgun değildir. Müslüman, pasif değildir. Müslüman, mef’ûl (etkide kalan) değildir. Müslüman, dinamiktir. Müslüman, aktiftir. Müslüman, öznedir. Bir işi bitirdiği zaman yan gelip yatmaz, hemen diğer bir işe başlar. Çünkü kâinat boşluk kabul etmez.
Ayet-i kerîme de bunu Müslümana emretmektedir:
“Öyleyse bir işi bitirince diğerine giriş (1)
”Hadis-i şerîflerde ve sahabe-i kirâmın hayatında sürekli bir aktif olma durumu vardır. Bir gün Hz. Ali “Namazımı kılar, istirahat ederim.” demişti. Kendisini ayıpladılar. O da şu cevabı verdi: “Ben Resulullah (s.a.s)’ı işittim. Şöyle demişti: “Ey Bilâl kalk, bizi namazla istirahate kavuştur: (2)
“Onlar iman etmişlerdir ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşur. Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura erebilirler (3)
Biz de ibadetle Peygamber efendimizin sadık dostu ve Müslümanların ilk halifesi olan Hz. Ebubekir (r.a.) şöyle buyurmaktadır: “Dört şeyi dört yere bırakın. Uyumayı kabre, rahatı sırat köprüsüne, övünmeyi mizana, arzu ve istekleri cennete (bırakın).”
Dert ehli bu anlayışta olursa ne kadar güzel olur.
Müslümanın ne çalışma azmi kırılır ne de kimseden bir şikâyeti olur. “Ben bu dünyada rahat yüzü görmedim.” diyenlere en güzel mesaj, Hz. Ebubekir efendimizin bu mesajı olsa gerek.
Bilelim ki, Allah için çalışma ne yorulmaya ne bıkmaya ne yaşa ne maddeye ne başka bir şeye bakar.
Salgın hastalıkların toplumsal travmalara dönüştüğü dönem de Müslüman zorluk adamı olarak asil duruş ve vakarıyla örneklik teşkil eder.
Korku ve endişe atalete dönüştüğü anda bilin ki zaafiyet meydana gelir.
Saha adamı adanmışlık ruhuyla gündemi doğru tahlil eder.
Peygamber efendimiz (s.a.s.)’in meşhur bir hadîsinde
“Beş şeyden evvel beş şeyin kıymetini bil: İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin, hasta olmadan önce sıhhatin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin ve ölmeden önce hayatın (4)” ifadeleri yer almaktadır.
Bu salgın döneminde hasta olan yakınlarımızı, komşularımızı düşünelim. Onlar bu hastalık vesilesiyle rahat bir nefes alabilmek için nelerini feda ederler.
“Ya bizler sağlığın kıymetini biliyor muyuz?”
İbni Abbas (r.a.)’ın naklettiğine göre Hz. Muhammed (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman (5).
Şu zorluk döneminde sıhhat in değeri ancak salgından vefat edenleri görünce anlaşılıyor.
Salgından dolayı evlerimize haps olurken teknolojinin tüm imkanlarını davet çalışmalarımız için kullanmalıyız.
Zamanı çok iyi değerlendirip kendimizi gelecek günlere hazırlamalıyız .
Kardeşlerimizle sosyal iletişim araçlarını kullanarak kararlar almalıyız.
---Hafta da bir sohbet, bir cüz Kuran okumak, gece teheccüd namazları, kitap tahlilleri ve zikirlerle bu kriz ortamınıen güzel şekilde ihya etmeliyiz.
Müslüman zorluk günlerinde Adanan insandır. Direncini diri tutar ve asla tembelliğe teslim olmaz.
Unutmayalım ki en büyük virüs ZIHINSEL VIRUSTUR
İmam Şafiî’nin dediği gibi “Vakit keskin bir kılıç gibidir. Sen onu kesmezsen o seni keser.”
Üstad Mustafa Meşhur (r.a.) hapisteki durumunu ve zaman değerlendirmesini anlatırken şu ifadeleri kullanmaktadır: “Biz cezaevinde yararlı işlere kendimizi veriyorduk ve bu işleri bitirmek için vaktimiz yeterli olmuyordu. Oysa birçokları cezaevinde vaktin geçmediğini ve bıktırıcı durumun olduğunu sanırlar (6).”
Bir davaya inanmış ve kendisini o davaya adamış insanın vaktini oyunla, eğlenceyle geçirmemei gerekir.
Çoğu insan bu salgın döneminde zamanını boş işlerle zayi etmektedir. Bu vakitler ya televizyon başında, telefon tuşları arasında, bilgisayar ekranlarında geçmektedir. Bu vakitler; zikirle, fikirle, şükürle, ibadet ve itaat ile Kur’ân okumayla, kitap okumayla veya başka faydalı şeylerle geçirilebilecek vakitlerdir.
Allah’ın yarattıklarını, nimetlerini tefekkür ederek onlardan ibretler almak temennisiyle…
Gerçek dinlenme yeri olan cennette dinlenmeyi daha çok istemek ve ona göre yaşamak temennisiyle… (7)
------------------------------------------------------------------------------
1) İnşirah: 7
2) Ebu Davud, Edeb: 86)
3) Ra’d 28
4) Buhari ve Müslim
5) Buhârî, Rikak, 1
6) İslâm’a Davet Fıkhı, 4. Cilt, s. 83
7) Ahmet Bilen/Davet Mektebi