Umutsuz Musunuz
Yağmurlar damla damla toprağa değer. Biraz denize, biraz da yeşile… Her insan ve her inanç sahibi gönlünde biraz umut taşır. Bir yağmur tanesi nasıl ki denizlere ulaşarak büyüyorsa, bir umut tanesi de insanı, hayalleri, düşünceleri büyütür.
Dünya meşakkatleri zor, hayatını idame ettirebilmek için çalışır insanoğlu. Yaşamak için ekmeğe suya ihtiyacı olduğu gibi, umut etmeye de ihtiyacı vardır. Biz inananlar için ümitsizliğe yer yoktur hayatımızda. Her hâlin şükrü, bizlere verilen her şeyin hamdine mükellefiz.
Ruhlar yaratıldığı vakit Allah;
"Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorduğunda, “Evet sen bizim rabbimizsin” cevabını veren nur damlası ile bedenine ruh verilen ey insanoğlu! Umutsuz olma! Sen ki bu dünyaya ubudiyet için geldin. Dua ile iste Rahman'dan.
Güzel dinimiz bu konuda orta yolda olmayı istemektedir. Yani bir kimse, ne kadar âlim olursa olsun, ne kadar ibadet ederse etsin, kendisine muhakkak Cennetlik gözü ile bakmamalıdır. İlmine, ameline güvenenler zarara uğrayabilir. Bunun için daima Allahü teâlânın azabından korkmalı, hiçbir ibadetine güvenmemelidir! İlmine, ibadetine güvenmek, nasıl çok tehlikeli ise, kendini muhakkak Cehennemlik zannederek, Allahü teâlânın rahmetinden ümidini kesmek de tehlikelidir. Mümin, orta yolda olmalıdır.
Yani Allahü teâlânın rahmetinden ümidini kesmemeli, azabından da emin olmamalıdır!
O bakımdan Kur'ân-ı kerimde değişik âyeti kerimelerde kalp ile dil ile tefekkür ile iste. Senin dayanağın, istinat ettiğin sonsuz kudret sahibi sana istediğini elbet verecek. Ve gör, işit âyeti. "Ve zamanı geldiğinde, Rabbin sana (kalbindekini) verecek, seni hoşnut kılacak" buyuruyor cenabı Allah. Yine “Yeter ki istemesini bil umut ederek, ümitsizliğe kapılmadan. Bazen bir kapı kapanır yüzüne. Seni düşüncelere iter, umudun azalır.
Her şeye, herkese ve dahi kendine bile küsersin belki. O kapıyı sana kapatan, bir başka kapıyı açmaz mı hiç. Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır. Ve olur ki sevdiğiniz şey de sizin için şerdir. Allah bilir de siz bilemezsiniz" buyuruyor. Vesselam...
Mehmet Temel.