GÖZLER YOLDA, KULAKLAR KAPIDA!
Kazanıyorsanız çözümün bir parçası olabilirsiniz. Kaybedenler her zaman problem olmaya devam ederler.
İslam toplumunda yaşlılar evin bereketi sayılır. Bugün bu bereket itilmiş, kakılmış, darülacezeye veya bir bakım evine atılmıştır. Hayatın mihnetiyle beli bükülmüş, gözlerinde fer, dizlerinde derman kalmamış, bu bereket kaynağı insanlar, gözleri kapıda hep bir yakınını bekler. Bunlar, bilgi ve tecrübelerinden istifade edilecek insanlardır. Bilgi ve tecrübelerini içine gömmüş, derinliklerinde maden saklayan dağlar gibi araştırıcısını bekliyor. Bir güler yüze, bir nasılsınız sözüne çok ihtiyaçları var!
İhtiyarlık yaşlanmışlık olmakla birlikte yaşanmışlıktır. Tecrübedir, birikimdir, bilgeliktir. Hayatın her diliminde ve her karesinde hem kendisi hem de etrafındakiler için bir imtihan vesilesidir. İhtiyarlık; gençlik dönemlerinde yapılan hataları görmek, eksikleri bilmek ve onları düzeltme fırsatı bulmak zamanıdır. İhtiyarlara bakmak herkes için vefa borcudur. Onların yüzüne bakan huzur bulur. elini tutan güvende olur. Onlara yapılacak her türlü hizmet, belki cenneti kazanmaya vesile olacaktır.
İhtiyarlık, insanı fiziki ve psikolojik yönden değişik hallere sokabilir. Ama şu unutulmamalı! Her gencin istikbali ihtiyarlıktır. Hayatı bir okul kabul edersek, ihtiyarlık son sınıftır. Son sınıfı geçmek; ahiret inancı olanlar için yeni bir hayata atılmanın başlangıcı sayılır.
Son sınıfta da ihtiyarlık ve ihtiyarla imtihan olunabiliriz. Yaşlıları en çok üzen yalnızlıktır. Darülacezeye, huzur evleri ve bakım evlerine bırakılan ihtiyarları gidip görün bir dinleyin. Bir zamanlar onlar da evlatları için ne çileler çekti, ne mahrumiyetlere katlandı. Yemediler yedirdiler, içmediler, içirdiler, giymediler giydirdiler. Hepimizin varlık sebebi olan ebeveynlerimizin uykusuz gecelerinde büyüdük. Konuşmaya başladığımızda bir şeyi on defa sorduk, usanmadan cevap verdiler. Bugün ihtiyarlar bize üç defa bir şey sorsa dördüncüsünde pes eder, cevapsız bırakırız sorularını. İslam toplumlarından başka bir toplumda bulunmayan özelliklerle yaşamaktayız. Bu özellikler bize has güzelliklerdir.
Şu üç şeye bakmanın ibadet olduğunu bir daha hatırlayalım.
Anne, babanın yüzüne bakmak, Kur’an-ı Kerime bakmak, Kabe’yi seyretmek ibadettir. İhtiyarlar geçmişimizdir. Geçmişiyle irtibatını kesenin geleceği olmaz. Köküyle irtibatı olmayan bir ağaç yaşar mı? Tarih, toplumların geçmişini anlatır. Geçmişini bilmeyen geleceğini nasıl tanzim edecek? İnsanın inkişafı geçmişiyledir.
İhtiyarlayan anne, baba, dede ve nineler yalnız bırakılmamalı! Yalnız yaşayan yaşlı ve ihtiyarları ziyaret edecek dernek ve cemiyetler kurulmalı. Gençler gruplar halinde, yalnız kalan ihtiyarları ziyaret etmeli. Onların ihtiyaçlarını karşılamalı. Sevgi, şefkat ve merhametle yapılan bu ziyaretler karşılığını muhakkak bulacaktır. Şu mübarek Ramazan ayında bunları yapmak ibadetleri yoğunlaştıracak yapanlara mutluluk kazandıracaktır. Çünkü daima onların gözleri yolda kulakları kapıdadır.
Durmuş Göktekin.