* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Yeni Kuşağın anlayamayacağı beş şey  (Okunma sayısı 1161 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

tecelli

  • Ziyaretçi
Yeni Kuşağın anlayamayacağı beş şey
« : Ekim 26, 2014, 02:08:03 ÖÖ »

Yeni Kuşağın anlayamayacağı beş şey

Yaşı yirmi beşin altında olan genç bir insanı karşınıza alın. Ona internet, cep telefonu, bilgisayar ve doğalgazın olmadığı bir hayatı anlatın. Yüzündeki şaşkınlığı seyredip keyfini çıkarın. Onlar bize Wine, İnstagram, Twitter, Facebook anlatıp anlamayınca gülüyor ya, şimdi onlara kaçırdığı ve asla anlayamayacağı beş şeyi anlatarak keyfini çıkaralım.

Misafir odası

ve terliğin tersi.

Bizim evimizde ‘misafir gelecek’ diye bir heyecan vardı. Misafir, onu ağırlamak için özel olarak ayrılmış ve tefriş edilmiş odada oturtulurdu. Oranın adı ‘misafir odası’ydı ve biz çocuklar oraya girersek annemizden terliği yerdik kaba etimize. Odayı kirletmişsek terliğin tersi gelirdi. Terliğin tersi ve düzü arasındaki fark, Iphone 6 ile Iphone Plus arasındaki fark gibidir yavrum. Arada boyut ve etki farkı vardı.

Misafir için yapılan kakaolu kekleri, peynirli maydanozlu poğaçaları, kısırları, cevizli izci tatlılarını bizim yememiz yasaktı. O yasağı gizlice delmenin heyecanını ve o yiyeceklerin lezzetini sanırım hiç anlayamayacaksın yavrum.

Telefonsuz sakin kafa

Cep telefonu yoktu yavrum bizim hayatımızda. Öyle zırt pırt çalmaz, sürekli mesaj sesleriyle hayatımız perişan olmazdı. Sürekli WhatsApp, Twitter, Facebook’tan mesaj gelmiş mi, kim laf sokmuş, kim küfretmiş derdimiz olmazdı. Şarjı evde unutmazdık, dolayısı ile ona buna ‘Samsung şarjınız var mı’ diye yalvarmazdık.

Her dakika nerede olduğumuzu, ne yaptığımızı bilen ve her saniye bize ulaşabilecek münasebetsiz kimseler de olmazdı. ‘Telefonumuz dinleniyor dikkatli konuş’ cümlesini hiç kurmadık, dilediğimiz gibi küfür ettik düşman bildiklerimize. Kafamız sakindi yani ‘anlayamayacağın.’

Özlemek

‘Özlemek’ diye bir kavram vardır ki, bu öyle şimdiki özleme benzemezdi. O zaman burnumuz sızlardı, gözümüz buğulanırdı, yüreğimiz daralırdı annemizi, ailemizi özlediğimiz zaman. Elimizin altında telefon yoktu sesini duyalım, Wiber keşfe- dilmemişti ki bedava konuşalım, Tango’yu bulan çocuk bile daha doğmamıştı ki görüntülü görüşelim annemizle. Özlerdik o yüzden ama o özlemin ne kadar güzel bir şey olduğunu asla anlayamazsın.

Özlemek ve sonra kavuşmak, işte bu aramızdaki sevgiyi daha da güçlendirirdi. Özlem ailemizin, dostlarımızın, sevdiklerimizin kıymetini hatırlatırdı. Onlara asla toplu bayram mesajı göndermezdik, bizzat gider bayramlaşır ve özlem giderirdik.

Fakirliğin lezzeti

‘Yokluk’ nedir bilmezsin sen yavrum biliyorum. Yani ‘gazyağı yok, şeker yok, yağ yok’ dendiğinde ne hissettiğimizi bilmiyorsun. Ama bir de bunları bulduğumuzda yaşadığımız mutluluğu bilmiyorsun. Mesela Vita Yağı’nı ekmeğe sürüp, üzerine toz şeker dökünce dünyanın en lezzetli şeyi olduğunu bilemezsin.

Peki parasızlık ne demek biliyor musun? Yani cebinde gerçekten 5 kuruş olmadığında hayatta ne kadar çok zevk alınacak şeyi olduğunu bilemezsin. Kayısı çekirdeklerini toplayıp içini yemek, komşu bahçesinden elma, ayva aşırmak, bostanlarda kalmış havuçları, yer elmalarını toplamak hep parasızlığın bize öğrettiği zevklerdi. Zengin komşu teyzenin ekmeğe sürüp verdiği vişne reçeli nasıl güzeldi Allah’ım. İnan bana bunların lezzetini şimdilerde milyon versen bulamazsın.

Kitapların dünyası, kütüphaneler

Okulda öğretmenlerin verdiği ödevler vardı ki, onlar sadece kütüphanede yapılırdı. Meydan Larousse, Ana Britannica, Büyük Atlas ancak kütüphanelerde bulunurdu. Kütüphane me- murunun ne kadar çok kitap adı ezberlediğine ve hangi konuyu nerede bulacağımızı bilmesine şaşkınlıkla bakardık her defasında. Google olmadığı gibi, Wikipedia olsa da bir işe yaramazdı, internet yoktu hayatımızda.

Bilgiye ulaşmak için kitapların arasında dolaşmak gerekiyordu. Ansiklopedide aradığımız bir maddeyi bulmak için sayfaları karıştırır, bir nevi ‘sörf ‘ya- pardık yani. O sayfalarda rastladığımız ilginç maddeleri okumanın zevkini bilemezsin yavrum.

Yeni bir kitap almanın heyecanını da bilemezsin. Yeni çıkan İphone 5 alınca ne hissediyorsan, biz yeni bir kitap aldığımızda ondan daha iyisini hissederdik. Sen Iphone 6 çıkınca eskisini atarsın, biz yeni bir kitap çıkınca eskisini kütüphanemize kaldırırdık, tüm sayfalarında aldığımız notlar ve hatıralarla beraber.

Velhasıl sen arkadaşlarında koltukta FiFA World Cup oynayıp ertesi günü unutursun, biz mahallede ‘Japon kale’ oynar ve bunun hatırasını 30 yıl anlatırız ‘anlayamayacağın’.

Bir daha sakın bana, ‘Gerçekten Wine yapmasını bilmiyor musun baba’ diye hava atma oğlum.

Twitter.com/
Yeni Kuşağın anlayamayacağı beş şey
Bu yazı Pazartesi, 20 Ekim 2014, 15:28 tarihinde ALINTI YAZILAR kategorisi altında yayınlandı.58 defa okunmuş, Yorum Yok »
Yeni Kuşağın anlayamayacağı beş şey

Yaşı yirmi beşin altında olan genç bir insanı karşınıza alın. Ona internet, cep telefonu, bilgisayar ve doğalgazın olmadığı bir hayatı anlatın. Yüzündeki şaşkınlığı seyredip keyfini çıkarın. Onlar bize Wine, İnstagram, Twitter, Facebook anlatıp anlamayınca gülüyor ya, şimdi onlara kaçırdığı ve asla anlayamayacağı beş şeyi anlatarak keyfini çıkaralım.

Misafir odası

ve terliğin tersi.

Bizim evimizde ‘misafir gelecek’ diye bir heyecan vardı. Misafir, onu ağırlamak için özel olarak ayrılmış ve tefriş edilmiş odada oturtulurdu. Oranın adı ‘misafir odası’ydı ve biz çocuklar oraya girersek annemizden terliği yerdik kaba etimize. Odayı kirletmişsek terliğin tersi gelirdi. Terliğin tersi ve düzü arasındaki fark, Iphone 6 ile Iphone Plus arasındaki fark gibidir yavrum. Arada boyut ve etki farkı vardı.

Misafir için yapılan kakaolu kekleri, peynirli maydanozlu poğaçaları, kısırları, cevizli izci tatlılarını bizim yememiz yasaktı. O yasağı gizlice delmenin heyecanını ve o yiyeceklerin lezzetini sanırım hiç anlayamayacaksın yavrum.

Telefonsuz sakin kafa

Cep telefonu yoktu yavrum bizim hayatımızda. Öyle zırt pırt çalmaz, sürekli mesaj sesleriyle hayatımız perişan olmazdı. Sürekli WhatsApp, Twitter, Facebook’tan mesaj gelmiş mi, kim laf sokmuş, kim küfretmiş derdimiz olmazdı. Şarjı evde unutmazdık, dolayısı ile ona buna ‘Samsung şarjınız var mı’ diye yalvarmazdık.

Her dakika nerede olduğumuzu, ne yaptığımızı bilen ve her saniye bize ulaşabilecek münasebetsiz kimseler de olmazdı. ‘Telefonumuz dinleniyor dikkatli konuş’ cümlesini hiç kurmadık, dilediğimiz gibi küfür ettik düşman bildiklerimize. Kafamız sakindi yani ‘anlayamayacağın.’

Özlemek

‘Özlemek’ diye bir kavram vardır ki, bu öyle şimdiki özleme benzemezdi. O zaman burnumuz sızlardı, gözümüz buğulanırdı, yüreğimiz daralırdı annemizi, ailemizi özlediğimiz zaman. Elimizin altında telefon yoktu sesini duyalım, Wiber keşfe- dilmemişti ki bedava konuşalım, Tango’yu bulan çocuk bile daha doğmamıştı ki görüntülü görüşelim annemizle. Özlerdik o yüzden ama o özlemin ne kadar güzel bir şey olduğunu asla anlayamazsın.

Özlemek ve sonra kavuşmak, işte bu aramızdaki sevgiyi daha da güçlendirirdi. Özlem ailemizin, dostlarımızın, sevdiklerimizin kıymetini hatırlatırdı. Onlara asla toplu bayram mesajı göndermezdik, bizzat gider bayramlaşır ve özlem giderirdik.

Fakirliğin lezzeti

‘Yokluk’ nedir bilmezsin sen yavrum biliyorum. Yani ‘gazyağı yok, şeker yok, yağ yok’ dendiğinde ne hissettiğimizi bilmiyorsun. Ama bir de bunları bulduğumuzda yaşadığımız mutluluğu bilmiyorsun. Mesela Vita Yağı’nı ekmeğe sürüp, üzerine toz şeker dökünce dünyanın en lezzetli şeyi olduğunu bilemezsin.

Peki parasızlık ne demek biliyor musun? Yani cebinde gerçekten 5 kuruş olmadığında hayatta ne kadar çok zevk alınacak şeyi olduğunu bilemezsin. Kayısı çekirdeklerini toplayıp içini yemek, komşu bahçesinden elma, ayva aşırmak, bostanlarda kalmış havuçları, yer elmalarını toplamak hep parasızlığın bize öğrettiği zevklerdi. Zengin komşu teyzenin ekmeğe sürüp verdiği vişne reçeli nasıl güzeldi Allah’ım. İnan bana bunların lezzetini şimdilerde milyon versen bulamazsın.

Kitapların dünyası, kütüphaneler

Okulda öğretmenlerin verdiği ödevler vardı ki, onlar sadece kütüphanede yapılırdı. Meydan Larousse, Ana Britannica, Büyük Atlas ancak kütüphanelerde bulunurdu. Kütüphane me- murunun ne kadar çok kitap adı ezberlediğine ve hangi konuyu nerede bulacağımızı bilmesine şaşkınlıkla bakardık her defasında. Google olmadığı gibi, Wikipedia olsa da bir işe yaramazdı, internet yoktu hayatımızda.

Bilgiye ulaşmak için kitapların arasında dolaşmak gerekiyordu. Ansiklopedide aradığımız bir maddeyi bulmak için sayfaları karıştırır, bir nevi ‘sörf ‘ya- pardık yani. O sayfalarda rastladığımız ilginç maddeleri okumanın zevkini bilemezsin yavrum.

Yeni bir kitap almanın heyecanını da bilemezsin. Yeni çıkan İphone 5 alınca ne hissediyorsan, biz yeni bir kitap aldığımızda ondan daha iyisini hissederdik. Sen Iphone 6 çıkınca eskisini atarsın, biz yeni bir kitap çıkınca eskisini kütüphanemize kaldırırdık, tüm sayfalarında aldığımız notlar ve hatıralarla beraber.

Velhasıl sen arkadaşlarında koltukta FiFA World Cup oynayıp ertesi günü unutursun, biz mahallede ‘Japon kale’ oynar ve bunun hatırasını 30 yıl anlatırız ‘anlayamayacağın’.

Bir daha sakın bana, ‘Gerçekten Wine yapmasını bilmiyor musun baba’ diye hava atma oğlum.

ALİ NUR KUTLU
Yeni Şafak


Yeni Şafak

 


* BENZER KONULAR

Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]