Çocuklarımızın Eğitimi
Yeni eğitim sezonunun yaklaşması dolayısıyla, okul kayıtları ve yerleşme-barınma sorunları gündemde. Bugünlerde aileleri, çocuklar ve gençleri okul telaşı sarmış durumda. Hatta bu telaş ve heyecan, torun sahibi dedeleri ve nineleri de kapsamıştır. Zira bu konu çok çok önemlidir.
Çocuk Allah’ın bir emaneti ve dünya nimetlerinin en değerlisidir. Dünya kurulalı, asırlardan beri ilâhî nizam gereği, insan doğup, büyüyüp hayatını yaşadıktan sonra ölür ve neslini idame ettirmek üzere çocuğunu yerine bırakıp ebediyete göç eder. Göç ederken de inançlarını, kültürünü ve mukaddes emanetlerini çocuklarına tevdi ederler.
Bugünün çocukları yarının büyükleridir. Biz de istikbali kendilerine emanet edeceğimiz, geleceğimizin teminatı evlatlarımızı çok iyi ve donanımlı yetiştirmek zorundayız. Bu görevi hiç gecikmeden derhal ve ciddi şekilde yapmalıyız. Zira fidan yaş iken bükülür. Büyüyüp kartlaşınca eğilmez kırılır, direnir ve asi olur. Ayrıca fidan vakti zamanında aşılanırsa tatlı meyve verir.
Atalarımız: “Küçükken çocuğunu dövmeyen, büyüyünce dizini döver.” Derken bu zamanlamaya dikkat çekmişlerdir. Hz.Peygamberimiz: (s.a.v.) “Hepiniz çobansınız, güttüklerinizden sorumlusunuz ”Buyurur. Cenab-ı Hak:"Ey mü'minler! Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun.” Buyurmuştur. Bütün bunlar ailevî sorumluluğumuzu bildirmektedir.
İstiklal şairimiz Mehmet Akif’in şu dizeleri ne kadar anlamlıdır:
Hüsrana verme rıza, çalış azmi bırakma.
Kendin yanacaksın bari evlâdını bari evladını yakma…
Ey Müslüman çobansın, çoban. Ehlini etme kurban.
Var ise sende iman ile iz’an, Allah’ından biraz olsun utan.
İyi bir evlat için öncelikle iyi bir anne baba gereklidir. Onu besmele ile ve helal lokma ile dünyaya getirip büyütmeli, güzel bir isim vermek suretiyle, doğduğu İslam fıtratı üzere din kültürü ve milli kültür ortamında eğitim vermelidir. Anne baba öncelikle çocuğun ruh ve beden sağlığı için, özenmeli ve iyi örnek olmalıdır. Özellikle 10 yaşından itibaren başta namaz olmak üzere tüm dînî vecibeleri öğretip alıştırmalıdır. Onu dînî eğitimini de alabileceği iyi bir okula kaydettirmelidir.
Eğitimsiz cahil gençler, ya da kötü eğitilmiş vasıfsız, kalitesiz, imansız ve ahlaksız nesiller önce kendi ailesine, sonra da milletine belâ olurlar. Zira başıboş bırakılan gençleri bekleyen tuzaklar vardır. Özellikle lise ve üniversite çağındaki, aile kontrolünün dışında kendi başına buyruk kalabilen gençleri bekleyen üç ciddi tehlike vardır: 1- Kötü arkadaş, 2- Kötü alışkanlıklar, 3- Sakıncalı örgütler. Bunları açıklayalım;
1- Samimi dost görüntüsü altındaki kuzu postuna bürünmüş kurt misali kötü bir arkadaş çocuğumuzu her felakete sürükleyebilir. Arkadaş ortamında zararlı alışkanlıklarla birlikte, birbirini ayartıp gezip eğlenme ve zaman öldürme olabilir. Yani arkadaş seçimi son derece önemlidir. Elbette iyi arkadaş da yararlı ve lüzumludur.
2- Kötü alışkanlıklar maalesef çok erken yaşlarda başlamakta ve artık önlenememektedir. Sigara, alkol başta olmak üzere, okul önlerinde ve üniversite kampüslerinde pusu kuran uyuşturucu tacirleri gençlerimizi zehirlemek için fırsat kollamaktadırlar. İnsanın hayatını karartan, dengesini bozan, sağlığa da zararlı olan sigara, alkol ve tüm uyuşturucular herkese olduğu gibi bil’hassa genç dimağlara çok daha zararlıdır.
3- Sakıncalı örgüt yurdu ve öğrenci evleri de tehlikeli ve risklidir. Devlet ve Millet düşmanı yıkıcı örgütler yıllardır bu yolla genç beyinleri zehirleyerek taraftar toplamakta ve militan yetiştirmektedirler. Temiz aile çocukları bile onların ağına düşünce artık ailelerini terk etmekte ve elden çıkmaktadırlar.
Sonuç olarak :Göz bebeğimiz çocuklarımızı tehlikelerden korunmak için, millî ve dînî eğitime ağırlık veren okul, yurt ve öğrenci evlerini tercih etmek gerekmektedir. Çocuklarımızı ve tüm gençlerimizi eğitim sezonu boyunca sıkı takip ve mâ’nevi terbiyeyi elden bırakmamalı, okul ve yurt arasındaki zamanı dahî izlemelidir.
Şevket Tandoğan