* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Allah'u Teâlâ Şerri Yaratır Mı  (Okunma sayısı 242 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Allah'u Teâlâ Şerri Yaratır Mı
« : Ağustos 26, 2022, 08:21:13 ÖÖ »
Allah'u Teâlâ Şerri Yaratır Mı

Son yıllarda İslâm’ın etrafında şüphe uyandırmak isteyenlerin “Allah şerri yaratmaz” diyerek güya şerri yaratmanın Allah-u Teâlâ’ya yakışmadığı iddiaları, aslında geçmişte Mutezile’nin “Allah şerri yaratmaz” görüşünün tekrarından ibarettir. Ancak bu iddia günümüzde özellikle deist gençler arasında fazlaca dillendirilmeye başlanmıştır.

Aslında bu iddiayla bilinçli bir kafa karışıklığı hedeflenmektedir. Allah-u Teâlâ’nın şerri/kötülüğü yaratması ayrı, şerri istemesi ayrıdır. Hayrın ve şerrin yaratıcısı Allah-u Teâlâ’dır.

Hayrı ister, şerri istemez ve düzeltilmesi için kullarına misyon yükler. O’nun yapmamızı istediği faydalı işler hayırdır ve bunlara “maruf” denilir. İstemediği kötü işler ise şerdir ve bunlara da “münker” denir. Bundan dolayı “emri bi’l-ma’rûf nehyil ani’l-münker/İyiliği emredip kötülükten sakındırmak” üzerimize farzdır.

Allah-u Teâlâ, kullarına “yalan söylemeyin” diye emrederken irade sıfatı, kulun fiiline taallûk eder. İnsan yalan söylerken dili tutulmaz, fiilin icrasında zorunluluk olmaz. “Hırsızlık yapmayın, faiz yemeyin” emrinde de yapılış sırasında eli ve iradesi tutulmaz. Bu, diğer fiillerde de böyledir. Bunun için “Hayır ve şerri yaratan Allah’tır” deriz. Bu “teşrii irade”dir.

Allah-u Teâlâ, “bitkinin yaşaması için su gereklidir” diye irade buyurmuşsa su olmadan bitki yaşayamaz. Bu “tekvini irade”dir.

Burada unutulmaması gereken, Allah-u Teâlâ’nın “teşrii irade” ile ortaya koyduğu fiillerde “cüz’i irade” vardır ancak âlemin işleyişinde ve insanın hayat çizgisinde “küllî irade” hâkimdir. Hatta, teşrii iradeyle fiillere müdahale edilmez ancak kötülükler, otokontrol ve kurulacak İslâm devletiyle engellenir. Mesela, yalan söyleyenin şahitliği kabul edilmez. “Zina etmeyin” emrine uymayan cezalandırılır. Teşrii irade, iradenin oluşum hengâmında bir müdahalenin olmadığını ifade eder, yoksa insan başıboş bırakılmamıştır.

Kur’an-ı Kerim’deki “Allah her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir” (Zümer, 62) ayet-i kerimesi her şeyin Allah-u Teâlâ tarafından yaratıldığını bildirmektedir.

Allah-u Teâlâ, hem hayrı hem şerri yaratmamış olsaydı, imtihan olmaz, cennet ve cehennem gibi iyilik ve kötülüklere karşı varış mekânlarımız olmazdı. İnsan bir kötü fiili yapacağı zaman Allah-u Teâlâ o fiili yaratır, engellemez.

Mesela, hırsızlık yapacak kişinin elini hareketsiz bırakmaz, vücudunun gücünü kesmez.

Yalan ve iftira atacak bir kişinin dili tutulmaz. Bu bütün kötü fiiller için geçerlidir. Hatta bir kişi Allah-u Teâlâ’yı inkâr edecek olsa, Peygamberini yalanlayacak olsa yine o kötü fiilin oluşum aşamasında müdahale yoktur. Bu, insanın özgür iradesini kullanarak, imtihanı kazanması veyahut kaybetmesini, iyilikten yana mı yoksa kötülükten yana mı yer alacağını, mümin mi yoksa kâfir mi, adil mi yoksa zalim mi olacağını belirlemek için en etkili yöntemdir.

Kur’an-ı Kerim’deki kâfirlere mühlet verildiği ve mühletin bitiminde cezalandırılacağı hakkında şöyle buyrulmaktadır: “Bir de kâfirler, kendilerine mühlet verişimizi, sakın kendileri için hayır sanmasınlar. Biz onlara sırf günahlarını artırsınlar diye mühlet veriyoruz. Onlara, aşağılayıcı bir azap vardır” (Al-i İmran, 178). Zalimler için ise, “(Ey Resulüm!) Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak Allah, onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor” (İbrahim, 42) buyrulmaktadır.

Allah-u Teâlâ dileseydi insanlar daha inkâr aşamasına gelmeden kalplerine iman verir, yeryüzünde kâfir ve zalim olmazdı. Veyahut fiil yaratılıp cezası hemen verilmiş olsaydı yine aynı sonuç oluşurdu.

Allah-u Teâlâ, her kötülüğün cezasını hemen vermiş olsa, yeryüzünde yürüyen canlı kalmayacağını “Eğer Allah, insanları, yaptıkları günah yüzünden hemen yakalayıp hesaba çekseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları muayyen bir vakte kadar geciktirir. Nihayet ecelleri gelince muhakkak Allah kullarını amellerine göre cezalandırır”

(Fâtır, 45) ayetinde bildirilmektedir.

İnsanoğlu bir şer işleyeceği zaman Allah-u Teâlâ o fiili yaratır. Ancak şerri istemez.

Şerri istemediğinin en büyük delili, şerre ve faillerine karşı peygamberler ve kitaplar göndererek insanları iyiliğe ve hayra çağırmış olmasıdır.

Bilinmelidir ki, Allah-u Teâlâ kötülükleri insan eliyle, insan iradesiyle düzeltmek ister. Kötülüklerin insan eliyle düzeltilmesi tam da imtihanın gereğidir.

Kur’an-ı Kerim’de, “(Ey Muhammed ümmeti!) Siz beşeriyet için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, fenalıktan alıkoyarsınız ve Allah’a imanınızda devam edersiniz…” (Al-i İmran, 110) ayetiyle Müslümanların, iyiliği emredip kötülükten alıkoymak emredilir.

Kur’an-ı Kerim’deki, “Onlarla savaşın ki, Allah sizin elinizle onları cezalandırsın, onları rüsvay etsin; onlara karşı size yardım ve zafer nasip etsin ve (baskı ve zulüm altındaki) mümin toplulukların gönüllerini ferahlatsın” (Tevbe, 14) ayeti Allah-u Teâlâ’nın kötülükleri bizim elimizle düzeltmek istediğinin çok açık delilidir.

Siyami Akyel.