Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Siyami Akyel
Eğitimde Ailenin Rolü ve Önemi
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Eğitimde Ailenin Rolü ve Önemi (Okunma sayısı 145 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 8306
Eğitimde Ailenin Rolü ve Önemi
«
:
Şubat 03, 2025, 07:49:41 ÖÖ »
Eğitimde Ailenin Rolü ve Önemi
Anne-baba ile çocuk arasındaki iletişim ne kadar sağlıklı olursa, dış etkenlerden ne kadar az etkilenirse, aradaki bilgi alışverişi de o denli verimli olur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Her doğan İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar” buyurmaktadır.
Bu hadis-i şerif, anne babaların İslâm fıtratı üzerine tertemiz doğan yavruları batıl ideolojilerin tesirlerinden korumaktaki başat rol oynadıklarını, bunu yapmaları gerektiğini anlatır. Tertemiz doğan çocuğun bir cevher olduğu, bu cevheri işleyecek en mahir ellerin de anne ve babası olduğunu görmek gerekir.
Tertemiz İslâm fıtratıyla doğan çocuğun, günahlarla kirletilmesi, batıl ideolojilerle zihninin meşgul edilmesi hengâmında anne babanın alacağı rol, fıtrata müdahalede alacağı tavır yeterli olmazsa fıtratın kirleneceği ortadadır.
İslâm fıtratı üzerine tertemiz doğan çocuğun, anne babası dışındaki olumsuz etkenlerden belirli bir süre uzak tutulması, bu süre zarfında anne baba ile sevgi bağının güçlenmesi gerekir ki; bu bağ çocuğun hayatı boyunca yöneleceği yönü ve ileride alacağı tavrı belirler. Fıtrata müspet müdahalenin en kestirme yolu, anne baba ile çocuk arasında ömür boyu kopmayacak sevgi bağı oluşturmaktır. Bu bağın oluşması için de en azından 0-6 yaş arasındaki çocuk ile anne baba arasına okul ve devlette dâhil hiçbir menfi dış tesire müsaade edilmemelidir.
Temsil görevini deruhte eden erkin, vatandaşlar hakkında her türlü kararı verebilecekleri algısı; bunun hakları olduğunu düşünen siyasetçilerin zaman zaman insanların kişilik haklarına müdahalesi vakidir. Bu cümleden olmak üzere muktedirlerin, zorunlu eğitimin başlangıç ve bitiş süresi konusundaki icbâri uygulamaları sürekli hale gelmiştir.
Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkartılması da, 12 yıla çıkartılması da, ilkokula başlama yaşının düşürülmesi de, lisenin zorunlu hale getirilmesi de böyledir. 17 Ağustos 1997 tarihinde zorunlu eğitimin fasılasız 8 yıla çıkartılması ve 11 Mart 2012 tarihinde ise fasılalı 12 yıla çıkartılması, bununla bağlantılı olarak ilkokula başlama yaşının 66 ayını doldurmuş olmayı zorunlu hale getiren Milli Eğitim İlköğretim Kurumları Yönetmeliği, 21 Temmuz 2012 tarihinde çıkartılmıştı. Buna göre kayıt yapılan yılın Eylül ayı sonu itibarıyla 66 ayını yani 5,5 yaşını dolduran çocuklar okula başlamak zorundaydı. 60-66 ayını yani 5-5,5 yaş arasındaki çocuklar da velisinin yazılı izni doğrultusunda okula kaydedilmekteydi.
Bu yönetmelik etraflıca düşünülmeden, el yordamıyla hazırlanmıştı. Zira, birçok çocuk bu yersiz karardan dolayı mağdur oldu. Küçük çocuklar, yaşça büyük çocuklarla aynı sınıfta ders gördüğü gibi, aynı okul bahçesinde birlikte okumak zorunda kaldı. Büyük çocuklar tarafından ezildi, akran zorbalığına maruz kaldı. Bundan da öte okulların zemini, sıraları, lavabo ve tuvaletleri bu yaştaki çocuklara uygun değildi. İklim koşulları, özellikle Doğu Anadolu ve Anadolu’nun sert iklim koşulları ana kucağında sayılabilecek küçük çocukların okula gitmesine uygun değildi. O günlerde bunun mücadelesini vermiştik. Gerek kamuoyundaki tepkiler gerekse uygulamadaki olumsuz örneklerden dolayı 2019 yılında okula başlama yaşı 6 olarak değiştirildi ancak geldiğimiz noktada yeni bir taktikle bu sefer 4,5 ile 6 yaş arası çocuklara okul öncesi eğitim zorunlu hale getirildi.
İslâm fıtratı üzerine doğan çocukların, anne ve babasıyla daha fazla vakit geçirmesi, aradaki sevgi bağının güçlenmesi gerekirken, çocuklar ana kucağından alınarak dış etkenlere maruz bırakılmaktadır. Bu bir projedir, değilse iş bilmezliktir; çocuklara en büyük kötülüktür.
Geldiğimiz noktada 4,5 yaşında ana kucağından alınan çocuğun 18 yaşına kadar zorunlu eğitime tabi tutulması hangi akla hizmettir? 4,5 yaşında anne babanın elinden alınan bir çocuğun lise bitimine kadar devletin veyahut özel okulların etki alanına bırakılması, ailenin fonksiyonunu devre dışı bırakmaktadır. Okula başlama yaşı asla 6 yaştan düşük olmamalıdır. Bu yaşa kadar anaokul dâhil hiçbir zorunluluk olmaması gerekir. Zorunlu örgün eğitim ise 12 yıl olmamalıdır.
Ekonomik koşullar, annelerin de iş hayatında aktif olması çocukların kreşlere verilmesini beraberinde getirmiş olabilir ancak unutulmamalıdır ki birçok aile de başından savmak için küçücük çocukları kreşlere göndermektedir.
Anne babalar, doğumdan itibaren çocuklarıyla ne kadar kaliteli zaman geçirirse, sevgi bağını güçlendirebilirse, o kadar sözünün etkisini görecektir. Sevgi ilaçtır. Sevgi bağını zedeleyecek hatta kopartacak dış etkenlerden -en azından büyüme çağında- uzak kalınmalıdır ki bu sevgi anne-baba yaşlandığında tersine işleyebilsin.
Bundan dolayı ideal bir toplumda kreşe de ihtiyaç yoktur, huzurevine de. Anne babalar, büyüme çağında çocuklarıyla ne kadar fazla vakit geçirir, ne kadar fazla onların eğitimine ve yetişmesine önem verir, ne kadar sevgi bağını güçlendirirse, ihtiyarlıklarında bu sevgi geriye dönecektir. İsrâ Suresi, 24’üncü ayette çocuklarla ebeveynler arasındaki bağı şöyle ifade etmektedir: “Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. ‘Rabbim! Onlar nasıl küçükken beni şefkatle eğitim yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster’ diye dua et”.
Siyami Akyel.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Siyami Akyel
Eğitimde Ailenin Rolü ve Önemi