* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İnsanı Tanımanın Tek Yolu  (Okunma sayısı 133 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İnsanı Tanımanın Tek Yolu
« : Mayıs 28, 2021, 08:30:41 ÖÖ »
İnsanı Tanımanın Tek Yolu

İnsanoğlu ilginç bir varlık. Her konuda fikir yürütür, yargılar, hüküm koyar. Ancak iş kendisine geldiği zaman kendisini hiç tanımadığını idrak edemez. Etrafıyla o kadar meşguldür ki, kendisi hakkında esaslı bir değerlendirme yapamaz. Zira yaratılış kodları hakkında fikir yürütebilmek için, yaratana müracaat etmesi gerekir ki kendini tanıyabilsin. Bu müracaat geciktikçe tanımlamaları, yargıları, hükümleri, fikir yürütmeleri, zanları, savunmaları, övgüleri, yergileri hep eksiktir, tutarsızdır, yarım yamalaktır.

Aslında insan hem savunmalarında hem de zanlarında yanılır. Birisinin büyük bir kötülük, büyük bir günah işlediğini delilleriyle ortaya koysanız da “o böyle bir şey yapmaz” yargısını yapıştırıverir. “Neden yapmasın ki!” derseniz inat eder. Menfaat, duygusallık, savunma güdüsü adına ne derseniz, bu savunma refleksinden vazgeçiremezsiniz. “Adam çok büyük yolsuzluk yaptı, belgesi de var” deseniz bile “yok o böyle bir şey yapmaz” der ve inadında ber-devam eder.

Bunun tersi de vardır “su-i zan” gibi. “Falanca böyle bir şey yapmış” der. Siz “iyi araştırdın mı, yapmamıştır, yaptığına dair elinde bir karine var mı?” derseniz “Yok yapmış, yapmıştır” der ve zannıyla hareket eder. Bu da menfaat ve tarafgirlik duygusuyla verilmiş bir yargıdır.

Zan, İslâm’ın yasakladığı büyük günahlardan birisidir. Hucurat Suresi 6’ıncı ayette, “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size haber getirirse onu tahkik edin (araştırın). (Yoksa) bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman kimseler olursunuz” buyrulmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) de, “Kişiye yalan olarak, her duyduğunu anlatması yeter” (Sahih-i Müslim, Mukaddime) buyurmaktadır.

İnsanın yaratılış kodlarını en iyi bilen Allah-u Teâlâ, aslında insanın bütün bu yapıp ettiklerini, verdikleri tepkileri, iyilikte ve kötülükte sınırlarını Kur’an-ı Kerim’de açıklamaktadır. Allah-u Teâlâ tarafından Kur’an-ı Kerim’i tebliğ ve teybinle (açıklamakla) görevlendirilen Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de insanın yapısına, yapıp edeceklerine dair bilgileri bizlere anlatmış, açıklamıştır. Bu sebeple insan, ilk önce kendini tanımak zorundadır. Kendini tanıyan insan, sosyal yaşamın her alanında insanlardan gelebilecek her türlü kötülüğü ve iyiliği daha sağlıklı değerlendirebilecektir.

Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette insandan ve yaratılış özelliklerinden bahsedilir. İnsanın şerefinden, ahsen-i takvim yani en güzel şekilde yaratılışından, emaneti yüklenmesinden, yüklendiği bu emanete nasıl sahip çıkacağından bahsedilir. Diğer yandan insanın olumsuz özellikleri hakkında da bilgiler verilir: “Kıskanç, riyakâr, kibirli, cimri, azgın, zalim, cahil, nankör, yaptığı iyiliği başa kakan, zayıf, akletmez” bir varlık olduğundan da bahsedilir.

Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde belirtilen insan özelliklerine bakıldığı zaman Allah-u Teâlâ’nın kendisine yüklediği emanete sahip çıkan insanın “yaratılmışların birçoğundan üstün” (İsra, 70), emanete hıyanet eden insanın ise “hayvanlardan aşağı” (A’raf, 179) olma potansiyeli olduğu görülecektir. Yani bir taraftan yaratılmışların en şereflisi olarak meleklerden üstün olma potansiyeline haiz, diğer yandan Allah-u Teâlâ’nın emrine karşı geldiği zaman hayvanlardan da aşağı yani “belhum adal” olma potansiyeliyle cehennemi hak eden (Maide, 10) bir insan portresi.

İnsanı yaratan ve yaratılış kodlarını en iyi bilen Allah-u Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerim’de tanımladığı insan portresini iyi bilen, insanın en iyi şeyleri ve en kötü şeyleri yapabilme potansiyeline sahip bir varlık olduğu gerçeğini görür ve aldanmaz. “Bu adam bunu yapmaz” ya da “bu adam onu yapmıştır” yargılarının aslında çok dar ve sığ bir bakış açısı olduğu gerçeğini de idrak eder. Buna göre sosyal yaşamını idare eder. Sadece peygamberlerin günahlardan korunmuş olduğunu bilir. Peygamberlerin günahlardan korunması ve ismet sıfatına haiz olmasının da Allah-u Teâlâ’nın koruması altında olmasıyla bağlantılı olduğunu idrak eder.

Dünyamızda insandan başka aklı olan, düşünebilen bir varlık yok. Dünyadaki bütün kötülükler ve iyilikler insana ait. Düşünebildiğiniz ne kadar kötülük varsa, hafızanızı, hayal dünyanızı zorlayın her ne varsa insana aittir. Allah’a şirk koşma, zina, içki, adam öldürme, hırsızlık, taciz, faiz, hayvanlara eziyet, yalan, kötü zan, gıybet, iftira vs. Yine dünyayı güzelleştirecek ne kadar güzel şey varsa insan elinin dokunduğunu düşünün. Hayal sınırlarınızı zorlayın. İşte o zaman insanın iyilikte ve kötülükteki potansiyelinin, sınırlarının ne kadar geniş olduğunu fark edeceksiniz.

Kısacası, insanı yaratıcısından öğrenelim. “Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir. Her şeyden hakkıyla haberdardır” (Mülk, 14).

Siyami Akyel.