Gönderen Konu: İslâm’da Beş Güvenlik 4 (Okunma sayısı 1054 defa)

fanidunya NET · « : Ekim 04, 2024, 07:56:29 ÖÖ »

İslâm’da Beş Güvenlik 4

İslâm’da güvenlik altına alınan hususlardan birisi de “mal”dır. İslâm, helal yoldan mülk edinmeyi ve mülkü korumayı teminat altına almıştır. Mülkü korumak için de cezalar getirmiştir.

Dinimize göre mülk Allah-u Teâlâ’nındır ve yaratılanlar mülkün emanetçisidir. Bundan dolayı “Allah rızka kefildir” deriz. Milyonlarca canlıyı var eden, yaşatan ve besin zinciri yoluyla yahut başka yollarla rızkını veren Allah-u Teâlâ rezzâktır.

Kur’an-ı Kerim’de, bütün canlıların rızkı hakkında, “Nice canlılar vardır ki, rızıklarını kendileri elde edemezler. Sizin de onların da rızkını Allah verir. O, işitir ve bilir” (Ankebut, 60) buyrulmaktadır.

Allah-u Teâlâ, yeryüzündeki bütün canlıların rızkını verecek güç ve kuvvettedir. Zira rızıklandığımız şeylerin temel kaynağının yaratıcısı da Allah-u Teâlâ’dır. Hal böyleyken insanoğlu rızkı bölüşmekte hududu aşmakta, buna bağlı olarak da rızık konusunda endişe duymaktadır.

Rızık endişesi ise, şeytanın telkinidir ve insanı haram yollara sevk eder. İnsanların birçoğu bu yüzden haram ve helal ayrımı yapmaksızın rızık derdine, mal biriktirme derdine düşer. Kur’an-ı Kerim’de rızık endişesi hakkında, “Şeytan içinize yoksulluk korkusu düşürür ve çirkin şeyler yapmanızı emreder. Allah ise kendinden bir bağışlanma ve lütuf sözü vermektedir. Allah her şeyi kuşatmakta ve her şeyi bilmektedir” (Bakara, 268) buyurmaktadır.

Şeytanın vesvesesi ve yeryüzündeki şeytanın çocukları insanların haram yoldan, her türlü mücadeleyle, yetim, fakir ve düşkünleri hatta gücünün yettiği her sınıfı ezerek mülk edinmeyi meşru ve olağan hale getirmesi; gücü eline geçiren yöneticilerin, paraya hükmeden zenginlerin insafını kaybetmiş orta gelirli kişilerin imkânları ölçüsünde haram kazanca tevessül etmesi adil bir devlet sistemiyle önlenebilir. Ancak şeytanın çocuklarının dünyadaki zulüm sistemi insanları harama ve her türlü yanlış işe sevk etmektedir.

İslâm’da güvenlik altına alınan mülkle alakalı birinci konu mülkün helal yoldan kazanılmasıdır. Bundan dolayı mülk edinmede hırsızlık, yolsuzluk, faiz, güçsüz kimselerin malına tasullut gibi yollar yasaklanmıştır.

İslâm’da rızkı helalinden kazanmak farz, haksız kazanç ise haramdır. Kur’an-ı Kerim’de, “Ey Resuller! Helal ve temiz olan şeylerden yiyin, güzel işler yapın. Şüphesiz ki ben sizin yaptıklarınızı hakkıyla bilirim” (Mü’minun, 51) buyrularak, insanların arasından seçilmiş yüce peygamberlerin helal ve temiz şeylerden yedikleri belirtilmektedir. Aynı emrin bizlere de geçerli olduğu başka bir ayet-i kerimelerde, “Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır” (Bakara, 168); “Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin” (Bakara, 172) buyrulmaktadır.

Mülk konusunda ikinci kıstas kazanılan mülkün bir kısmının tasadduk edilmesi prensibidir ki, Allah-u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’inde müminlerden sadaka vermelerini ve yoksulları gözetmelerini emretmektedir. Zekât müessesiyle zenginin malının içindeki fakirin hakkını gözeten İslâm, sadaka marifetiyle de her zaman yoksulları korumayı amaçlayarak aslında zenginle fakir arasındaki dengeyi kurmaktadır.

İslâm, meşru yoldan mülkün emanetçisi olmayı yasaklamaz ancak mülkün sahibi gibi davranmayı yasaklar. Zengin, vekâlet ettiği mülkten fakirin hakkını vermekle yükümlüdür. Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız mahsullerin iyilerinden Allah yolunda sarf edin. Kendinizin, ancak göz yumarak alabileceğiniz bayağı şeyleri vermeye yeltenmeyin. Bilin ki, Allah ganidir, hamîddir (övülmeye lâyıktır)” (Bakara, 267) buyrulmaktadır.

İslâm’ın mülk konusundaki üçüncü kıstası infak edilirken gösterişten uzak durulması ve sadece Allah-u Teâlâ’nın rızasının gözetilmesidir ki, Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler! Sadakalarınızı -malını başkalarına gösteriş için sarf eden, Allah’a ve âhiret gününe inanmayan kimse gibi- başa kakmak ve gönül kırmakla boşa çıkarmayın…” (Bakara, 264) buyrularak riyadan uzak durulması gerektiği hatırlatılmaktadır.

İslâm, rızık konusunda Allah-u Teâlâ’ya itimat edip, şeytanın rızık konusundaki vesvesesine ve şeytanın çocuklarının mülk üzerindeki oyunlarına kanarak endişeye kapılıp helal haram ayrımı yapılmasını; hırsızlık, yolsuzluk, soygun, vurgun, faiz gibi yollarla rızkın harama dönüştürülmesini yasaklamaktadır. İslâm, gösterişe kapılmadan verilen sadaka ve zekâtla da zenginle fakir arasında dengeyi kurmakta, zengin zekâtını vererek malını güvenlik altına alırken, fakir de arada oluşan ünsiyetten dolayı zenginin malına göz dikmez hale gelmektedir.

İslâm bütün bu meşru yollarla mülk edinen kişinin mülkünü korumayı da ilke edinmiş, buna tasallut edenlere karşı ağır cezalar getirmiştir. Bu cezalardan olmak üzere hırsızlık yapana “el kesme” cezası getirilmesi mülkün korunmasına yöneliktir. Bu ceza, sadece ferdin malına tasallutu değil, devlet malına el uzatan profesyonel hırsızlık ve yolsuzluğun da önünü alacak en önemli tedbirdir.

Netice-i kelam: İslâm, faiz, hırsızlık, yolsuzluk gibi yollara bulaşmadan helalinden kazanmak, gösteriş yapmadan infak etmek, harcarken israf etmeden harcamak koşuluyla mülk edinmeyi uygun görmüş; bu şartları taşıyan malın da korunması için en ağır cezalar getirmiştir. İslâm’da mülkiyet hakkı vardır, Siyonizm’in en büyük hedefi de mülkiyetsizleştirmektir.

Müslümanlar, yaşadıkları ülkelerdeki yöneticilerin mülkü korumaya mı yoksa mülkiyetsizleştirmeye mi önem verdiğine; faize, yolsuzluk ve hırsızlığa mı yoksa helal kazanca mı, insanları özgürleştirmeye mi yoksa köleleştirmeye mi, adaletsiz bir sisteme mi yoksa adil bir sistem kurmaya mı uğraştığına bakmalı ve ona göre karar vermelidir.

Siyami Akyel.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: İslâm’da Beş Güvenlik 4 (Okunma sayısı 1054 defa)

fanidunya NET

İslâm’da Beş Güvenlik 4