* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İsrâ Mucizesi”nin Delilleri  (Okunma sayısı 107 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
İsrâ Mucizesi”nin Delilleri
« : Mart 25, 2022, 07:12:08 ÖÖ »
İsrâ Mucizesi”nin Delilleri

İngiliz oryantalist Alfred Guillaume’ın 1953 tarihinde yazdığı “Where was al-Masyid al-Aqsâ” makalesinde ortaya attığı “Mescid-i Aksa’nın yeri ve İsrâ yolculuğunun Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya değil de Mekke yakınlarındaki Cirane’ye yapıldığı” iddiasının hiçbir ilmî dayanağı olmadığından bahsetmekteyiz.

Müsteşrik Guillaume’nin bu kutsal yolculuğun Kudüs’e değil de Cirane’ye yapıldığı iddiasının ne kadar temelsiz ve gülünç olduğunu anlatacak, İsrâ Mucizesi’nin bir gece Mescid-i Haram’dan, Mescid-i Aksa’ya uzanan kutsal bir yolculuk olduğunun delillerini aktarmaya devam edeceğiz:

1-Kur’an-ı Kerim’de sadece, “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir.

Hiç şüphesiz O, hakkıyla işiten ve hakkıyla görendir” (İsra, 1) ayeti değil başka ayetlerde de Kudüs’ün mukaddes olduğuna işaretler vardır. Mesela, Maide Suresi 21’inci ayette “el-arde’l-mukaddese” ifadesi, Araf 137, Enbiya 71 ve 81 ile Sebe 18 gibi ayetlerde “elleti barekna fiyha” içerisinde bereketler kıldığımız ifadesi Kudüs ve civarı için kullanılmaktadır.

2-Bütün tefsir kitaplarında İsra Suresi 1’inci ayette geçen “Mescid-i Aksa” ifadesinin Kudüs’te bulunan “Beyt-i Makdis” adıyla eskiden beri anılan mescit olduğu anlatılır. Bu konuda ümmetin icması vardır. (Zeccâc, Semerkandî, Mâverdî, Zemahşerî, Râzî vd.)

3-İsrâ Suresi, 1’inci ayet Mekke’de nazil olmuştur. İsrâ ve miraç mucizesi de Hicret’ten önce gerçekleştirilmiştir, bu kesindir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V.), yaşadığı mucizeyi anlatmış, Kureyş yalanlayınca Allah-u Teâlâ İsra Suresi 1’inci ayetle bunu teyit etmiştir.

İsrâ Mucizesi, Guillaume’nin iddia ettiği gibi Hicret’ten sekiz yıl sonra değildir.

Guillaume’nin olayı Hicret’ten sekiz yıl sonraya almasının sebebi Cirane’de yerleşim yeri ve mescitlerin kurulması için zamana ihtiyaç duymasıdır.

4-Hicret’ten önce Cirane’de bir mescidin bulunması da söz konusu değildir. Zira Mekke döneminde Müslümanlar baskı ve şiddet ortamıyla uğraşmakta, evlerde ve Dârul-Erkam’da toplanmaktadır. Fırsat buldukça Kâbe’de ibadet etmek için mücadele etmektedir. Bu hengâmda Cirane’de bir mescit inşa edilmesi mümkün değildir.

5-İsra Suresi 1’inci ayette Mescid-i Haram gibi büyük ve kutsal bir mabetten yine ona benzer kutsal bir mekâna ziyaretten bahsedilmektedir.

“Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya” yolculuk her iki mescidin büyüklüğü, tarihi önemi, mekânların bânisi, bölgede yaşayan peygamberler ve kıymeti bakımından mütekabiliyet kurulması akla ve mantığa daha uygundur.

6-Mezkûr ayet-i kerimede Peygamber Efendimizin (S.A.V.) Mescid-i Aksa’ya götürüldüğü bahsedilmektedir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) de “Burak” adında bir binitle gittiğini, binitin çok hızlı hareket ettiğinden bahsetmektedir. Bu, uzak bir mesafeye gitmeyi ifade eder. Mekke’ye 8 km uzaklıktaki bir yere pek âlâ atla da gidilebilirdi.

Bir gecede 8 km’lik bir yolculuğa gidip geri dönmek olağanüstülük gerektirmez, buna müşriklerin itirazı da olmazdı. Oysa Mescid-i Aksa, bir aylık mesafedir. Böyle bir mesafeye bir gecede gidip gelmek olağanüstüdür ve müşriklerin itirazı da bunadır.

7-Kur’an-ı Kerim’de Mescid-i Aksa olarak isimlendirilen yerin Beyt-i Makdis olduğunu bizzat Peygamberimizin (S.A.V.) ifadelerinden anlamaktayız. Bu konuda Efendimiz şöyle buyurmaktadır: “Kureyş beni yalanladığında Hicr’de durdum. Allah bana Beyt-i Makdis’i gösterdi de O’na baktığım halde alâmetlerini Kureyş’e anlatmaya başladım” (Buhârî ve Müslim rivayeti).

Başka bir hadis-i şerifte de daha fazla detay verilerek şöyle buyrulmaktadır: “Kendimi Hicr’de, Kureyş’in bana İsrâ yolculuğumu sorduğu halde buldum. Bana Beyt-i Makdis’te tam olarak tespit edemediğim şeylerden sordular. Bir anda o derece sıkıntıya düştüm ki, o ana kadar o derecede hiç üzülmemiştim.

O sırada Allah Teâlâ Beyt-i Makdis’i yükseltip göreceğim seviyeye getirdi. Ben de ona bakıyordum. Ne sordularsa hepsine cevap verdim” (Müslim, Nesâî, Ahmed bin Hanbel, Beyhakî v.d).

8-Peygamber Efendimiz (S.A.V.), İsra ve miraç mucizesini ertesi günü Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Harem’de otururken Ebu Cehil’in alaylı bir şekilde, “Gökten yeni bir haber var mı?” dediği bunun üzerine Peygamberimizin (S.A.V.), “Evet var! Ben dün gece Kudüs’e Beytü’l-Makdis’e götürülüp getirildim” demiştir. Bunun üzerine Ebu Cehil, eline fırsat geçtiğini düşünerek “Ka’b ibn Lüeyoğulları! Koşun, Muhammed dün gece Beytü’l-Makdis’e gidip geldiğini söylüyor. Bir gecede gidip gelmiş şimdi aramızda oturuyor” demiştir. Daha önce Kudüs’e gidip gelenler burası hakkında sorular sormuş, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) de Allah-u Teâlâ’nın yardımıyla hepsine cevap vermiştir.

9-Müşrikler, Hz. Ebubekir’e koşarak, “Bak! Arkadaşın bu gece Kudüs’e gidip geldiğini anlatmaktadır, buna inanacak mısın?” dediklerinde Ebubekir (R.A.), “Bunu O mu söylüyor?” demiş, “Evet Muhammed iddia ediyor” yanıtını alınca hiç tereddüt etmeden, “Eğer O söylüyorsa doğrudur” demiştir.

Müşriklerin Hz. Ebubekir’e müracaatları da olağanüstü bir hâl üzerine olmuştur. Mekke’nin hemen yakınlarındaki Cirane’ye gidip gelme için böyle bir hayret mümkün olamaz.

10-Guillaume bu iddiasıyla kendisi gibi müşriklerin zekâsını da hafife almaktadır.

Müşrikler, Kudüs’le Cirane’yi ayırt edemeyecek zekâda mıdır ki Cirane’yi değil de Kudüs’ü sormuşlardır?

11-Sahabe-i kiramın içinde de Kudüs’ü bilenler vardı. Hatta sahabe, Peygamberimizin (S.A.V.) namaz kıldığı mescidi dahi biliyordu.

Hz. Ömer (R.A.) Kudüs’ü fethettikten sonra Peygamberimizin (S.A.V.) namaz kıldığı yeri göstererek, “Allah’a yemin olsun ki burası, Resûlullah’ın (S.A.V.) bize anlattığı Davut’un (A.S.) mescididir ki kendisi geceleyin oraya yürütülmüştü” demiştir.

12-Sahabe-i kiram, Peygamberimizin (S.A.V.) sünnetine ayrı bir önem vermekteydi. Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı İsra ve miraç bağlantısından dolayı kutsal gören, burayı fetheden sahabe, Cirane’ye bir anlam yüklememiş, özel bir amaçla burada eser dahi yapmamıştır.

Daha birçok delil getirilebilir. Birkaç haftadır aynı konuyu işlediğimizden diğer delilleri zaid gördük. Gerek ayet ve hadisler, gerek sahabe-i kiramın fiilleri, gerek tefsir kaynakları, gerekse erken dönem Siyer ve Megâzî kitaplarından anlaşılmaktadır ki, İsrâ Mucizesi, Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya gerçekleşmiştir. Bu konuda ümmetin icması vardır

Siyami Akyel.