* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kaza ve Kadere İman Neden Önemlidir  (Okunma sayısı 157 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Kaza ve Kadere İman Neden Önemlidir
« : Şubat 19, 2021, 01:51:11 ÖS »
Kaza ve Kadere İman Neden Önemlidir

Kader, Allah-u Teâlâ tarafından bütün varlıkların, kâinatın ve olayların daha varlıklar ve kâinat yaratılmadan önce nitelik, nicelik, hâl ve durumlarını, nedenlerini, zaman ve şartlarını kısacası bunlara ait her şeyin bilinmesidir.

Ehl-i Sünnet’in akait konusundaki iki imamından birisi olan İmam Maturidi, “kader”i, “Ezelden ebede meydana gelecek, olup biten bütün olaylara hâkim olan küllî ve ilâhî bir hükümdür” şeklinde tarif etmektedir. İmam Taftazânî ise, “Cenâb-ı Hakk’ın ezeli iradesi gereğince her şeye kendi hususiyetini tahsis etmesidir” demektedir.

Son asır Osmanlı ulemasından Seyyid Bey Usul-u Fıkıh’ında “kader”i, “Cenâb-ı Hak tarafından eşyanın, kâinatın ve hâdiselerin ezelde (yaratılmadan evvel) ahvali, vasıfları, sebepleri ve şartları, zaman ve mekânlarıyla hudutlandırılmasıdır” diye tarif etmektedir.

Advertisement
Varlıklara (eşyaya) ve kâinata ait her şeyi, bunların tümümün Yaratıcı’sının bilmesi tabiidir. Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyrulmaktadır: “Yaratan bilmez mi? O latiftir, her şeyden haberdardır” (Mülk, 14). Başka bir ayette, “Gaybın anahtarı Allah’ın katındadır. Onları ancak Allah bilir. Karada ve denizde ne varsa hepsini bilir. Onun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek tane, yaş ve kuru ne varsa hepsi bir kitaptadır (levhi mahfuzdadır)” (En’am, 59) buyrulmaktadır.

Kaza ise, bütün varlıkların, kâinatın ve olayların ezelde bilindiği şekliyle, takdir edildiği haliyle eksiksiz meydana gelmesidir.

Kaza ve kadere iman etmek, imanın altı şartındandır, farzdır. Kaza ve kadere iman konusunda ümmetin icması vardır; iman etmeyen kâfir olur.

Kur’an-ı Kerim’de kaza ve kaderi belirten birçok ayet vardır. Buna rağmen bazı dinde reformistler Bakara 177, Bakara 285 ve Nisa 136’ıncı ayetlerde imanın beş şartının sayılmasına rağmen kadere imanın yer almadığını ileri sürerek kadere imanın şart olmadığını iddia etmektedir.

Bakara Suresi, 285’inci ayetteki, “Peygamber ve inananlar, ona Rabbinden indirilene inandı. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı. Peygamberleri arasından hiçbirini ayırmayız, işittik, itaat ettik, Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş sanadır dediler” ifadesinden kadere iman etmenin gerekmediği hükmünü çıkartmak, İslâm’ın ve Kur’an-ı Kerim’in mantığını anlamamaktır.

Bu kişilerin Kur’an-ı Kerim’e ve peygamberlerin misyonuna dair en ufak bir fikri olmasa gerektir. Cehalet tabiri iyi niyetli bir yaklaşımdır. Belki de bunlar hıyanetlerinden dolayı böyle bir yola tevessül etmektedir.

Kur’an-ı Kerim’in yapısı incelendiği zaman görülecektir ki, Kur’an-ı Kerim sistematik şekilde konuların belirli bir düzende oluşturulduğu bir kitap değildir. Çünkü hedef sıfırdan bir toplum inşa etmektir. İnsan psikolojisini dikkate olarak ona göre bir sistematik öngörmüştür. Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim’e akademik kitap sistematiği mantığıyla bakmak cehalettir. Bu yüce kitaba basit, kendi kendine anlaşılır bir kitap muamelesi yapmak da basit mantığın ta kendisidir. Kur’an-ı Kerim’in sadece bir nasihat kitabı değil, kanunlar manzumesi, toplumu aydınlatacak fikirlerin kaynağı, medeniyetin öncüsü, ilmi ve fikri buluşların altyapısı bir kitaptır. Kur’an-ı Kerim, İslâm dininin genel hükümlerini ihtiva eder, cüz’i konulara ise çok az değinir. Malumat kitabı değil, kanun ve kural kitabıdır; özdür. Bu sebeple mûcezdir. O’nun icazı gereği tafsilatını anlatacak bir müfessire ihtiyaç vardır. Kur’an ana çizgileri, ana kuralları koymuş, bunun açıklamasını ve uygulanabilirliğini göstermeyi Peygamber Efendimize (s.a.v.) bırakmıştır.

Kur’an-ı Kerim’de konular belirli bir sistematikte işlenmemiştir. Yeri geldiği zaman bir konu hakkında bilgi verilmiş, bu bilgilendirmeye başka bir ayette hatta başka bir surede devam edilmiştir. Bu bakımdan “kader” konusunun Bakara 177, Bakara 285 ve Nisa 136’ıncı ayetlerde diğer beş iman konusuyla birlikte zikredilmemesi kadere imanın Kur’an-ı Kerim’de yer almadığını göstermez. Tam aksine kader konusu, farklı ayetlerde anlatılmaktadır: “Biz her şeyi bir kader ile yarattık” (Kamer, 49) ayeti vb.

Diyelim ki, kader konusunda Kur’an-ı Kerim’de hiçbir ayet yok. Bizim yine de kadere iman etmemiz gerekir. Zira Yaratıcı’ya iman edip O’nun ilmine, iradesine ve kudretine iman etmemek olur mu? Kader, Yaratıcı’nın ilim sıfatıyla bilmesi, irade sıfatıyla ezelde bildiğini uygulaması, kudret sıfatıyla bunlara güç yetirebilmesidir. Yani kader Allah-u Teâlâ’nın ilim ve irade sıfatının tecellisi, kaza ise kudret ve tekvin sıfatlarının tecellisidir.

Kadere iman için ikinci delilimiz, Kur’an-ı Kerim’i tebliğ ve tebyin yani açıklama (Nahl, 44) yetki ve görevine hâiz Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şu hadis-i şerifidir: “İman, Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere, hayır ve şerrin Allah tarafından yaratıldığına inanmandır” (Buhari, İman, 37, Müslim İman, 1).

Siyami Akyel.