Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Siyami Akyel
İslâm’da Sihir ve Büyünün Hükmü
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: İslâm’da Sihir ve Büyünün Hükmü (Okunma sayısı 170 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 7234
İslâm’da Sihir ve Büyünün Hükmü
«
:
Aralık 06, 2024, 10:23:41 ÖS »
İslâm’da Sihir ve Büyünün Hükmü
Kıyamete kadar insanların bütün sorunlarına çare olacak hükümleri muhtevi İslâm dini, bütün bâtıl inanışları, bâtıl ritüelleri, putperestliği, totemizmi, paganizmi kısacası bütün ilkel anlayışları reddetmiş; ruhlar âlemi, yaratılış, cennetten indiriliş, dünya hayatının bütün evreleri, ölüm, kabir hayatı, berzah âlemi, yeniden diriliş ve ahiret hayatına dair görüş ve hükümleriyle temayüz etmiştir.
Böyle mükemmel bir dinin, insanın iradesini etkileyen, iradeye hükmetmeye yönelen her anlayaşı reddetmesi tabiidir. İslâm, insanın iradesinin yaratıcının rızasını bulacak bir hüviyete kavuşmasını sağlamak için en âdil ve en özgür alanı oluşturacak hükümler vaz etmektedir.
Böylece insan, fıtratına uymayan, yaratılış kodlarına ters ve en önemlisi de Allah-u Teâlâ’nın emirlerine muhalif her kötülükle mücadele edebilsin.
İşte, insan iradesini etkilemeye yönelik güçler ve bunları yönlendirme yöntemlerinden birisi olan sihir ve büyü, İslâm dininde büyük günahlardandır, haramdır.
Eski Mısır, İran, Çin, Hindistan, Mezopotamya, Arabistan yarımadası ve özellikle Yahudi kültürde rastlanan, zaman zaman yaygınlaşan sihir ve büyü, İslâm dininin hâkimiyetiyle birlikte kontrol altına alınmış, insanların aleyhinde kullanılması yasaklanmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in, İslâm dinini tebliğe başlamasından sonra Yahudiler, İlahi vahye sırt çevirdi; daha önce gönderilen peygamberlere sırt çevirdikleri gibi… Tevrat’ın aslına sırt çevirdikleri gibi onu tasdik eden ve yeni hükümlerle gelen Kur’an’a da sırt çevirdiler. Yahudilerdeki bu asilik, azgınlık, inatçılık ve kibir, kalıtsal hale gelmişti.
Kur’an-ı Kerim’de sihir ve büyü hakkında şöyle buyurulmaktadır: “Yahûdilere, kendileri ile olan Tevrat’ı tasdik edici, Allah tarafından bir peygamber geldiği zaman, kendilerine kitab verilenlerden bir topluluk, sanki onun Allah kitabı olduğunu bilmiyormuş gibi, Tevrat’ı arkalarına attılar ve ondan yüz çevirdiler.
(Yahûdiler Allah’ın kitabını bırakarak sihir yapmaya başladılar) ve Süleyman Aleyhisselâmın (devletini yıkmak için) saltanatı aleyhine şeytanların okudukları şeye (sihire) tâbi oldular. Hazreti Süleyman (nihayet onlara galib gelmekle) sihir edip kâfir olmadı. Fakat şeytanlar, insanlara sihir öğrettiklerinden kâfir oldular; Bâbil (şehrin)deki Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirilen şeyleri (sihirleri) öğretiyorlardı. Hâlbuki o iki melek, “Biz ancak bir imtihan ve tecrübe için Allah tarafından gönderildik; sakın sihir yapmayı câiz görüp de kâfir olma!” demedikçe bir kimseye öğretmiyorlardı. İşte insanlar, karı ile koca arasını ayıracak şeyleri, o meleklerden öğreniyorlardı. Fakat Allah’ın izni olmadıkça sihirbazların büyüsü ve sihri hiçbir kimseye zarar verici değildir. Onlar (Yahudiler ve Şeytanlar) ise, kendilerini zarara sokacak ve hiçbir fayda vermeyecek şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onlar biliyorlar ki, sihri satın alan kimse için, ahirette bir nasîb yoktur. Onlar sihir yapmayı benimsemekle nefislerini ne kötü şeye satmış olduklarını eğer bir bilseler!
Eğer Yahudiler, Peygamber’e ve Kur’an’a iman edip de sihir yapmaktan sakınsalardı, Allah’ın sevabı onlar için hayırlı olurdu; bunu bilselerdi...” (Bakara, 101-103)
Hz. Süleyman (a.s) devrinde sihir çok yaygınlaşmıştı.
Sihirbazlar, yaptıkları sihirlerle halkın aklını karıştırıyor, halk peygamberlerin mucizelerinden şüpheye düşüyordu. Allah-u Teâlâ, Babil’e sihir yapmanın yollarını öğreten Harut ve Marut adında iki melek gönderdi. Bu iki melek, halkın aklını karıştıran şüpheleri ortadan kaldırdı ve, “Biz ancak bir imtihan ve tecrübe için Allah tarafından gönderildik; sakın sihir yapmayı câiz görüp de kâfir olma!” demedikçe hiç kimseye sihri öğretmiyorlardı.
Meleklerin insanlara sihri öğretmesinin sebebi, insanları sihir yapmaya teşvik değil, sihrin zararlarından korunmaları içindi. Başka bir sebep, halkı imtihan etmek ve sihirle mucize arasındaki farkı göstermekti.
Başka bir sebep ise sihrin belirli kişiler arasındaki tekelini kırarak sıradanlaştırmaktı.
Bu ayet-i kerimeler, Yahudilerin, her türlü kötülükte ileri gittikleri gibi sihir konusunda da haddi aştıklarını anlatmaktadır.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz, sihrin büyük günahlardan ve helak edici yedi şeyden biri olduğunu beyan etmiştir (Buhârî, Tıb, 48; Müslim, İman, 38). Başka bir hadis-i şeriflerinde ise, “Bir düğüme üfüren sihir yapmış olur. Sihir yapan da şirke girer” (Nesâi) buyurmuştur.
Kur’an-ı Kerim’de sadece sihrin kötülüğünden bahsedilmemiş, ondan korunmak için Allah-u Teâlâ’ya sığınmamız gerektiği de öğretilerek şöyle buyurulmuştur: “Düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden Allah’a sığınırım” (Felâk, 4).
Siyami Akyel.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Siyami Akyel
İslâm’da Sihir ve Büyünün Hükmü