Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Siyami Akyel
İslâm’da İstişâre ve Önemi
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: İslâm’da İstişâre ve Önemi (Okunma sayısı 301 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 7241
İslâm’da İstişâre ve Önemi
«
:
Kasım 22, 2024, 07:30:41 ÖÖ »
İslâm’da İstişâre ve Önemi
İstişare, şûra ve müşavere kelimeleriyle eş anlamlıdır. İstişâre, herhangi bir konuda sahih bilgiye, doğru kanaate ulaşabilmek için ehline konuyu danışmak, görüşünü sormaktır.
İstişare, gerek kişinin kendisini ilgilendiren hususlarda sahih bilgiye ulaşmak ve ona göre yol haritasını çizmek için bir başkasının görüşüne başvurması cihetiyle, gerekse bir idarecinin, bir yöneticinin, topluluğun, devletin, ümmetin hatta bütün arzın maslahatını içeren hususlarda başkalarının görüşlerine başvurmak şeklinde gerçekleşebilir.
Kur’an-ı Kerim’de istişare konusunda şöyle buyurulmaktadır: “Onlar, Rablerinin davetini kabul ederler ve namazı dosdoğru kılarlar. Onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan onlar Allah yolunda harcarlar” (Şûrâ Sûresi, 38).
Yine Kur’an-ı Kerim’de: “Uhud Savaşı’nda sen, Allah’tan gelen bir merhamet sayesindedir ki, onlara (ashaba) yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, muhakkak onlar etrafından dağılıp gitmişlerdi. Artık onları bağışla ve kendilerine Allah’tan mağfiret dile. İş hususunda fikirlerini al (müşavere et). Müşavereden sonra da bir şeyi yapmağa karar verdin mi, artık Allah'a güven ve dayan. Gerçekten Allah, tevekkül edenleri sever” (Al-i İmran, 159) buyurulmaktadır.
Al-i İmran Sûresi’nin 120-174’üncü ayetleri Uhud Savaşı’ndaki istişare, sadakat ve kararlılığa işaret etmektedir. Hz. Muhammed (S.A.V.), hem bir peygamber olarak hem de devlet başkanı ve İslâm ordularının başı olarak istişareye önem vermiştir. Bu tavır, sonraki Müslümanlara örnek olmuştur, olmalıdır da.
“…Eğer ana-baba aralarında istişare ederek ve anlaşarak (daha önce) sütten kesmek isterlerse kendilerine günah yoktur…” (Bakara, 233) ayet-i kerimesinde bebeğin sütten kesilmesinde dahi istişarenin önerildiği görülmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), Kur’an-ı Kerim’deki istişare emrini en mükemmel şekilde tatbik etmiştir. İstişare ederken ashab-ı kiram’a müşfik ve yumuşak davranmış, istişare sonucu alınan kararı uygulamakta da kararlılık göstermiştir. Ashab-ı kiram da istişare sonucunda alınan karara sadakat göstermişlerdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), istişare konusunda şöyle buyurmuştur: “Gelip geçen bütün peygamberlerin ikisi sema ehlinden, ikisi de arz ehlinden olmak üzere istişare edeceği dört veziri olageldiğini ve kendisinin de aynı şekilde dört vezirle takviye edileceği” (Tirmizî, Menakıb 17).
Yine bir hadis-i şeriflerinde “Müslümanların fikrini almadan emir/yönetici tayin etseydim İbni Ummü Abd’i/Abdullah bin Mes’ud’u tayin ederdim” (Tirmizi, Menakıb 38) buyurmaktadır.
Ebu Hureyre (r.a) da Peygamber Efendimiz (s.a.v)’den daha çok yol arkadaşlarıyla istişare eden kimseyi görmediğini söylemiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Uhud Savaşı’nda müşriklere nasıl karşılık verileceği hususunda sahabelerle istişare etmiş; gördüğü rüya üzerine Medine’de kalıp, kadın ve çocukları güvenli yerlere yerleştirerek savunma savaşı yapılmasını tercih ettiğini açıklamıştı. Ancak özellikle Bedir Savaşı’na katılamayan heyecanlı gençler ile Hz. Hamza, Sa’d b. Ubâde, Numan b. Mâlik gibi sahabeler savunma savaşı değil, Medine’nin dışında düşmanla savaşılması konusunda ısrar etmişti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), gördüğü rüya ve endişelerine rağmen çoğunluğun görüşüne uyarak savaş kararı almış, aldığı karardan dönmemişti.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in istişaresi sadece Uhud Savaşı’yla sınırlı değildir elbette. Bedir Savaşı’nda Ebu Süfyan’ın geliş haberini alınca Ensar’la alınacak tedbirler hususunda istişare etmiş, Hendek, Hudeybiye, Taif Seferi’nde, İfk hadisesinde ve ezan vb. konusunda ashabıyla istişare etmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in vefatından sonra Hulefâ-i Râşidîn de istişareye önem vermiş, devlet başkanı olarak Hz. Ebubekir (r.a) ve Hz. Ömer (r.a) “Hz. Osman (r.a), Hz. Ali (r.a), Abdurrahman b. Avf (r.a), Muaz b. Cebel (r.a), Ubey b. Ka’b (r.a), Zeyd b. Sâbit (r.a)”tan oluşan bir istişare heyeti kurmuşlardır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), bir peygamber olarak istişare etmiştir. Akıl ve zekâ yönüyle insanların en mükemmeli olmasına rağmen, Allah-u Teâlâ’nın emri gereği istişareye önem vermiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), İslâm devletinin başkanı sıfatıyla da siyâsi, askerî ve içtimâî konularda ashab-ı kiram’la istişare etmiştir.
Netice itibarıyla istişare edenin alınan kararı uygulama konusundaki kararlılığı ne kadar önemliyse, muhatapların da sadakati o kadar önemlidir.
Parola: “İstişare, kararlılık ve sadakat”.
Siyami Akyel.
RADYO FANİDUNYA
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Siyami Akyel
İslâm’da İstişâre ve Önemi