* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Tebbet Sûresi’ndeki Büyük Sırlar  (Okunma sayısı 73 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 8063
Tebbet Sûresi’ndeki Büyük Sırlar
« : Ocak 07, 2025, 07:32:00 ÖÖ »


Tebbet Sûresi’ndeki Büyük Sırlar

Tebbet Sûresi, Kur’an-ı Kerim’deki 111’inci sûredir ve Mekke’de Fatiha Sûresi’nden sonra nâzil olmuştur. Beş ayet olan sûre, adını içinde geçen “tebbet” kelimesinden almıştır. Sûre “Mesed ve Leheb” adıyla da anılmaktadır.

Rivâyete göre Kur’an-ı Kerim’deki “(Önce) en yakın akrabanı uyar” (Şuarâ Sûresi, 214) ayetinin nâzil olması üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v) de tebliğe en yakınlarından başlamıştı. Bu cümleden olmak üzere Safâ tepesine çıkarak Kureyş’e seslenmiş ve etrafında toplanan kalabalığa “Size şu dağın arkasından bir düşman süvari birliğinin gelmekte olduğunu söylersem bana inanır mısınız?” demişti. Onlar da, “Daha önce senin yalan söylediğini duymadık, sen eminsin” demişti.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v), kendisinin şiddetli bir azap öncesi gönderilmiş bir uyarıcı, bir elçi olduğunu bildirmişti.

Kalabalık arasında bulunan amcası Ebû Leheb, küstahlık yaparak “Kahrolası! Bizi bunun için mu buraya çağırdın?” diye fitne çıkartmış ve oradan ayrılmıştı. Bu hadiseden sonra Tebbet Sûresi nâzil olmuştu.

Aslında Ebû Leheb’in asıl adı “Ebû Utbe Abdüluzzâ” idi. Babası tarafından yüzünün güzelliğinden dolayı “Ebu Leheb” (alev alev parıldayan) künyesi verilmişti.

Kur’an-ı Kerim’e bütüncül bakıldığı zaman, kişilerin isimlerinden ziyade ünvan ve zihniyetin eleştirildiği görülmektedir. “Andolsun ki biz Musâ’ya mucizelerimiz ve apaçık bir delille Firavun’a, Hâmân’a ve Kârûn’a gönderdik. Onlar ise ‘Bu çok yalancı bir sihirbazdır’ dediler” (Mü’min Sûresi, 23) ayetinde bahsedilen “Firavun, Hâmân ve Kârûn” isimleriyle değil, ünvan ve zihniyetleriyle anlatılmaktadır.

Aynı şekilde İslâm’ın büyük düşmanlarından “Amr b. Hişâm b. Muğire el-Kureyşi el-Mahzûmî” kısa adı Amr b. Hişâm el-Muğire”, Müslümanlar tarafından “Ebû Cehil” yani “cehâletin babası” diye adlandırılmıştır. Bedir Savaşı’nda İbn Mes’ud (r.a) “Ebu Cehil’i öldürdüm” dediğinde Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Bu (Ebu Cehil), bu ümmetin firavunudur” buyurmuştur. Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim’de Ebu Utbe Abdüluzzâ’dan “Ebû Leheb” olarak bahsedilmesi Kur’an-ı Kerim’in tercih ettiği zihniyet eleştirisine uygundur, tam da yerindedir.

Kur’an-ı Kerim’de Tebbet Sûresi’nde “Ebû Leheb’in iki eli kurusun! Zâten kurudu ve kendisi helâk olup gitti. Ne malı bir fayda verdi ona ne de kazandıkları. Yakında o, yanıp kavrulmak üzere alevli bir ateşe girecek. Karısı da beraber girecek. Hem de o ateşe odun taşıyıcı olarak. Boynunda sağlam bükülmüş bir ip olduğu halde” (Tebbet Sûresi, 1-5) buyrulmaktadır.

Ayet-i kerimede bahsedilen bu olay tahakkuk etmiş, Ebu Leheb ve karısı Ümmü Cemîl Ervâ, ayetin nüzulünden yıllar sonra perişan bir şekilde kâfir olarak ölmüştür.

Tebbet Sûresi’nde Ebû Leheb’in ve karısının küfür üzere öleceği haber verilmiş, bu haber verildiği şekilde gerçekleşmiştir.

1-     Bu hadise, Allah-u Teâlâ’nın her şeyi, daha olay meydana gelmeden bildiğini göstermektedir. Bu “Allah, kullarının ne yapacağını bilmez” diyenlere en güzel cevaptır ve kader hakkındaki önemli delillerden birisidir.

2-     Bu hadise, “Kur’an’ı Peygamber uydurdu, yazdı” diyenlere de en net cevaptır. Eğer Peygamber Kur’an-ı Kerim’i uydurmuş olsaydı, sonu nasıl neticeleneceği belirsiz bir olay hakkında kesin hüküm veremezdi. Ebu Leheb “İnandım” dediği an bütün tez çökmüş olurdu. Henüz süreci devam eden bir hadisenin sonucunu ancak ilmi her şeyi kuşatan Allah-u Teâlâ bilir. Bu gaybdan haber vermektir ve bunu ancak gaybın da sahibi bilir.

Bir beşerin gaybı ve geleceği kendi kendine bilmesi ve birilerinin akıbetini bildirmesi aslâ mümkün değildir. Bu yüzden gaybdan haber veren Kur’an-ı Kerim, Allah-u Teâlâ’nın kelâmıdır; Peygamber Efendimiz (s.a.v) de Allah-u Teâlâ’nın kitabını tebliğ eden peygamberidir.

Rivayet olunduğuna göre Amerika’da bir papaz, Tebbet Sûresi’ni inceledikten sonra Müslüman oluşunu şöyle açıklamaktadır: “Tebbet Sûresi, yaşayan bir insan olan Ebû Leheb hakkında nâzil oldu. Bu sûre, onun ve karısının cehennemlik olduğunu bildiriyordu. Ebu Leheb, yalandan bile olsa “iman etse” bu sûreyi geçersiz kılacaktı. Çünkü Ebû Leheb iman etmiş olacaktı. Ama Ebû Leheb, bu sûre indikten sonra tam sekiz sene yaşadı ve inkârına direndi ve karısıyla birlikte zulme devam etti. İncelik ve mucize buradadır. Yani iman ederek bu sûreyi geçersiz kılabilirdi ama Allah (c.c), onun iman etmeyeceğini biliyordu. Bu demektir ki, Allah (c.c), geçmiş ve geleceğe ait her şeyi eksiksiz bilmektedir. Ben bundan dolayı Müslüman oluyorum”.

Siyami Akyel.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap