2020 ve Yaşlılar
Korona virüsü, insan hayatının bütününde ve tüm hallerinde olduğu gibi; bir yönüyle imtihan, bir yandan ceza (insanoğlunun kendi kendisini cezalandırması; Şûra: 30), bir taraftan ibret ve ikaz, bir bakıma da erdemlilik testidir.
Buna inanç, düşünce ve duygu tomografisi de diyebiliriz. Bu münasebetle Batı (ve Bâtıl) insan tipi anlayışları; Allah (c.c)’nin şu hükmünü bir kez daha doğrulamıştır: “Onlar, hayvanlar gibidir. Hatta onlardan da aşağıdır.” (Âraf,179).
Belli bir yaş üzerindeki insanları tedavi dışı bırakıp göz göre göre onları ölüme terk etmenin, bir başka anlam ve ifadesi yoktur. Sahip olduğumuz farklılığı hatırlayıp gereğini yerine getirip şükrünü eda edelim:
Yaşça bizden farklı olanları büyüğümüz olarak tanımak ve onlara saygıda kusur etmemek bizim onlara karşı bir ödevimiz olduğu gibi aynı zamanda onların da bizler üzerindeki haklarıdır. Zira dinimiz İslâm; büyüklere saygıyı bizler için bir vecibe, onlar için de bir hak olarak belirlemiştir.
Tabii burada şunu da ifade etmek gerekir ki, ilim sahibi olanları ve yaşantılarıyla topluma örnek olan fazilet timsali olgun şahsiyetleri -yaşları ne olursa olsun- büyüklerimiz olarak kabul edip onlara karşı gereken hürmeti göstermek de boynumuzun borcudur.
“Sözünü ettiğimiz bu büyükler, eğer dinde ve dindarlıkta ihlâs (samimiyet) üzere bulunur, Rablerinin indirdiği hükümlere sıkı sıkıya bağlı kalırlarsa, diğer insanlara gereken, bunların kadrü kıymetini bilmek, saygıdeğerliklerini korumaktır.” (Dr. Abdullah Nâsıh Ulvan, İslâm’da Aile Eğitimi, c.1, s. 454.1)
Burada Sevgili Peygamberimize yöneliyor, O’nun bu konuda bizlere yapmış olduğu îkazları ve bunlardan çıkan mesajları alıyoruz:
“Saçı-sakalı ağarmış müslümana saygı göstermek, Allah Teâlâ’ya duyulan saygı ve ta’zimden ileri gelir.”
“Küçüklerimize acımayan, büyüklerimizin (büyüklük) şerefini tanımayan bizden değildir.”
“Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lütfeder.” (İmâm Nevevî, Riyâzü’s Sâlîhin Tercüme ve Şerhi, Komisyon, Erkam Yayınları, c. 2, s.532,534,541)
Sizlere sunduğumuz bu üç hadis-i şeriften ortaya çıkan değer ve görevler ise şunlar:
“-Müslüman olarak yaşadığı bir ömrün sonlarına gelmiş, saçı-sakalı ağarmış kimselere saygı göstermek hem insanlık hem de İslâmlık görevidir...
-Toplum kesimleri arasında saygı bağlarının kopması, Allah Teâlâ’ya karşı beslenmesi gerekli saygının kalplerde etkinliğini kaybetmiş olmasının sonucudur. Yaşlılar saygı haftası düzenleyenlerin, insanlara, önce Allah’a karşı saygılı olmayı öğretmeleri gerekir.
-..‘küçüğe sevgi, büyüğe saygı’ göstermek.. müslümanların temel ahlâkî niteliği..[dir].
-Müslüman büyüklerin şeref ve haklarına riâyet etmek, her müslümanın iman borcudur...
-Yaşlıya gösterilecek saygının karşılığı, yaşlılıkta saygı ve hizmet görmektir.
-Toplum huzuru ancak fertler ve nesiller arası ilişkilerin düzeltilmesiyle sağlanabilir.
-Büyüklerine saygı göstermeyenler, küçüklerinden saygı ve hizmet göremezler.
-Her davranışın olumlu-olumsuz mutlaka bir sonucu ve bedeli vardır.”( A.e. c.2, s.532-542.3)
Başta Kâinatın Efendisi Resûlullah’a (s.a.v.) olmak üzere, diğer tüm büyüklerimize göstermemiz gereken saygı için uyulması zorunlu olan görgü kurallarını ise Yüce Kitâbımızda sunulan ilâhî mesajlardan şöyle özetleyebiliriz:
1-Hiçbir konuda onların önüne geçmemek.
Yani, bir hususta görüş beyan etmekte, bir soruyu cevaplandırmakta, yapılacak herhangi bir işte, yemeye başlamakta onlara öncelik tanımak. Yürürken önlerinde yürümemek ve önlerinden geçmemek.
2-Onların yanında yüksek sesle konuşmamak.
Ses tonunu ayarlayarak saygısızlık sayılabilecek konuşma tarzından uzak durmak.
3-Onlara saygı içeren kelimelerle hitap etmek.
Adlarıyla ve lakaplarıyla çağırmamak. Onların makam ve rütbelerine lâyık sözcükleri kullanmak.
4-Onlarla konuşma esnasında değişik anlamlara çekilebilen ve argo olarak nitelendirilen kelimeleri kesinlikle ağzımıza almamak.
5-Onlardan herhangi bir istekte bulunurken okşayıcı ve kibar sözleri tercih etmek.
6-Onlara ait özel mekanlara izinsiz ve de vakitsiz girmemek. Onlarla birlikte uzun süre kalarak onları rahatsız etmemek.
7-Onları sırf Allah için sevmek ve merhamet etmek.
8-Her zaman her hususta olduğu gibi onlara gösterilen saygıda da aşırılıklardan sakınmak. (Bk. Prof. Dr. Zeki Duman, K.Kerim’de Adâb-ı Muaşeret görgü kuralları, s. 44-59.)
9-Büyükler geldiği zaman onlar için ayağa kalkmak, uzaktan geliyorlarsa ellerini öpmek, giderlerken yine ayağa kalkıp uğurlamak da onlara saygının başka bir tezahürüdür. (Bk. a.e. s. 400.)
Şunu asla unutmayalım ki büyüklere saygı, dinî anlamda toplumsal faziletlerden biridir. Bu fazilet onlara gösterilen saygı ve ihtiram ile gerçekleşir.
O halde terbiyecilere yani insan yetiştiren anne-baba ve öğretmenlere gereken, çocukları bu terbiye ve ahlâk üzere yetiştirmek ve buna riâyeti onlara sık sık hatırlatarak onları uyarmaktır. (Bk. Dr. Abdullah Nâsıh Ulvan, a.g.e., c. 1, s. 457.)
Sözlerimizi şu ilâhî hatırlatmalarla noktalayalım:
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” (Nisâ, 36)
Süleyman Önsay.