* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kibir İle Şirk Uzlaşır Mı  (Okunma sayısı 532 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Kibir İle Şirk Uzlaşır Mı
« : Nisan 10, 2020, 08:49:18 ÖÖ »
Kibir İle Şirk Uzlaşır Mı?
   
Bu sorunun bizzat Allah tarafından “Kâfirûn” suresiyle cevaplandırıldığını görüyoruz:

“Tevhid ilkesinin sembolü olarak Mekke döneminin ilk yıllarında inen bu sûrede Mekkeli müşriklerin şahsında bütün putperestlere ilân edilmek üzere iman ile şirkin ayrı şeyler olduğu, bu iki inanç sistemi arasında bir benzerlik bulunmadığı, dolayısıyla ikisinin birlikte bulunmasının, iki inanç arasında bir uzlaşmaya gidilmesinin mümkün olmadığı kesin olarak ifade edilmiştir.” (Komisyon, Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, c.5, s.704)

Bu surenin verdiği mesajın ne kadar önemli ve hayatî olduğunu Efendimiz’den öğreniyoruz:

“Müfessirler bu sûrenin faziletiyle ilgili olarak Hz. Peygamber’in, ‘Kul hüvellahu ehad Kur’an’ın üçte birine denktir, Kul yâ eyyühel-kâfirûn ise dörtte birine denktir’ buyurduğunu; Sahâbe’den birine, ‘Uyumak üzere yatağına yattığında Kul yâ eyyuhel-kâfirûn sûresini oku; bunu okursan şirk inancına sapmaktan korunursun’ dediğini naklederler” (Komisyon, Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, c.5, s.701,704)

Müşriklerin teklifi:

“Tefsirlerde anlatıldığına göre Kureyşliler Hz. Peygamber’den bir sene kendi ilâhlarına tapmasını, bir sene de kendilerinin onun ilâhına tapmalarını istemişler. Hz. Peygamber de ‘Allah’a bir şeyi ortak koşmaktan yine O’na sığınırım!’ demiş; bu defa Kureyşliler, ‘Bizim ilâhlarımızdan bazılarını istilâm et (öp, el sür), biz de seni tasdik edip ilâhına ibadet edelim’ demişler. Bunun üzerine Kâfirûn sûresi inmiştir. (Komisyon, Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, c.5, s.703)

“Rasulullah (s.a.v) sabahleyin Mescid-i Harâm’a gitti. Mescidde Kureyş’in ileri gelenleri bulunuyordu. Başları üzerine dikilerek bu sûreyi onlara okudu. Böylece ondan ümitlerini kestiler.(Bkz, Âlûsî, 30/250; Kurtubî, 20/225) Hem Peygamber (a.s.)’e hem de Ashabına (r.anhum) eziyet ettiler.” (Muahammed Ali Es- Sabunî, Safvetü’t- Tefâsîr, Ensar Neş. İst. 1993, c.7, s.454)

Teklifle ne amaçlanıyordu?

“..müşriklerin bu teklifi karşısında ilahî irade devreye girer; inkarcılara kesin bir cevap vermek ve din konusunda şirkle uzlaşma olmayacağını belirtmek için bu sure iner. Çünkü anılan teklif, henüz yeni yeni güçlenmeye başlayan Müslümanları, şirk sistemine entegre ederek İslâm’ı daha doğarken boğmayı hedefliyordu. İşte böyle bir zamanda ve ortamda inen bu sure, Müslümanların şirk diniyle uzlaşmalarının imkansız olduğunu açıkça belirterek geleceğe de damgasını vurmuş oldu. Bunun için Peygamber(as), dini asli şekliyle yaşamayı önerip tevhit ve ihlâsı içeren bu surenin, ‘Kuran’ın dörtte birine denk olduğunu’ duyurdu.                         

Burada, bir noktaya dikkat çekmekte yarar var. Müşriklerin Peygamber(as)’e getirdikleri teklif, onların daha önce Allah’a hiç tapmadıkları şeklinde algılanmamalıdır. Çünkü Müşrikler de Hz. Muhammed’in inandığı Allah’a inanıp taparlardı. Ancak onlar bunu, Allah’a ortak koşarak yaparlardı.

Öyleyse onlar, Peygamber(as)’e kendilerinin din ve ibadet tarzını kınamamasını, böyle yaptığı takdirde kendilerinin de onun dinine ve ibadetine karışmayacaklarını önermiş olmalıdır. İşte Müşriklerin bu tür önerilerine cevap olarak inen bu surede, Hz. Muhammed’in, onların istediği ve yaptığı gibi ibadet etmeyeceği, Allah’la beraber başka tanrılara yalvarmayacağı; Müşriklerin de tevhit inancını ihlâl eden batıl gelenekleri ve değerleri terk etmekte gönülsüz davrandıkları sürece yalnız Allah’a ibadet etmiş olmayacakları vurgulandıktan sonra, herkesin dininin (inanç ve yaşayışının hesabını vermenin) kendisine ait olduğu dile getirilerek dinin bir tercih işi olduğu belirtilmiştir.”

-Fahreddin Yıldız, Kur’an Tefsiri-

“ De ki: Ey kafirler!”

“ ‘De ki: `Bu yüce Allah’ın kesin emridir.’ Bu inanç sisteminin dizgininin yalnız Allah’ın elinde olduğunu ortaya koymaktadır. Hz. Muhammed’in bu işte bir fonksiyonu yoktur. İşi doğrudan yönlendiren Allah’tır. Ki O, emir verdiğinde asla reddedilmeyecek, hükmüne karşı çıkılmayacak, tek Allah’tır.”

“ ‘De ki: Ey kafirler!’ Onlara gerçek kimlikleri ile seslenmekte ve onları kendi sıfatları ile nitelendirmektedir…

Böylece surenin girişi ve sözün açılış bölümü, hiçbir şekilde birlik umudu olmayan, ayrılık gerçeğini ortaya koymaktadır.” (Seyyid Kutub, Fî zılâl-il Kur’an, Dünya Yay., İst.1991, c.10, s.589)

“de ki” kelimesi.. Peygamber (a.s.)’in Allah tarafından bununla görevlendirildiğine delildir. Hz. Peygamber (a.s)’in onlara ‘Ey Kâfirler!’ sözüyle hitap ederek, kâfir olduklarını söylemesi, ki Peygamber (a.s) onların, kendilerine kâfir denilmesine kızdıklarını biliyordu, onun Allah tarafından korunduğuna ve dolayısıyle kâfirlere ve onların tâğutlarına aldırış etmediğine delildir.” (Muahammed Ali Es- Sabunî, Safvetü’t- Tefâsîr, Ensar Neş. İst. 1993, c.7, s.454, 455)

Süleyman Önsay.