* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kur’an’ın Amaç ve Muhtevası  (Okunma sayısı 219 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Kur’an’ın Amaç ve Muhtevası
« : Haziran 26, 2020, 09:55:05 ÖS »
Kur’an’ın Amaç ve Muhtevası

Bizler “Eslimu teslemu/ Müslüman olunuz ki kırtulunuz” davetine Kelime-i Şehadeti akıl ve vicdanımızla tasdik, dilimizle ilan ederek “evet” demiş, “Müslüman” unvan ve şerefine ulaşmış, mutlu ve sorumlu kimseleriz:

Biliyoruz ki “Müslüman insan her istediğini yapmayan, önce durup düşünen, belli değer ölçüleri ve sınırlara göre ölçüp biçen, bu ölçülere uygun düşmediği takdirde nefsinin isteklerini ve arzularını frenleyen; akıllı, imanlı, iradeli varlıktır.” (Komisyon, Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, 2.Baskı 2006, c.1, s.86).

Bu mukabele (yani ölçüp biçme) sadece Rabbimize sunduğumuz ibadetlerimiz ile ilgili olmayıp her türlü şahsi, ailevi, sosyal, siyasi, iktisadi, hukuki, eğitim-öğretim, savaş-barış ilişkilerimizle ilgili tüm düşünce, niyet, söz ve davranışlarımızı kapsamaktadır.

Şöyle ki “Müslümanlar bir hukuk veya ekonomi kuralını, uygulamasını, düzenlemesini yaparken mutlaka işe, Kur’an ve Sünnete bakarak başlarlar; buralarda açık bir dayanak yoksa kıyas vb. yöntemlere başvururlar, ama her hal ve kârda varacakları sonucun Allah’ın muradına ve rızasına uygun olduğu kanaatini muhafaza ederler, bu kanaati elde etmeye çalışırlar. ‘İslam’da Allah bu işe karışmaz’ denecek hiçbir alan yoktur.

Seküler, laik veya başka bir düzen Allah’ın, dinin ilgisi dışında kalan bir alan tasavvur ediyorsa ve orada dinden bağımsız hareket ediyorsa İslam’a aykırı hareket ediyor demektir.” (hayrettinkaraman.net/yazi/laikduzen/4/0273.htm)

İmanımızın kamil manada tamamlanması ve bizleri dünya ve ahiret saadetine ulaştırması işte bunun gerçekleşmesine bağlıdır.

Bu ise her şeyden önce ve ivedilikle Kur’ân’ın amac ve muhtevasını asla göz ardı etmememizi gerektirir.

Bu noktada Kur’an Yolu Tefsirine yönelerek buna dair bilgilerimizi bir kez daha hatırlayalım:

Kur’ân-ı Kerîm’in gönderiliş amacı insanların inançlarını düzeltmek, ahlâkını güzelleştirmek, dünya hayatlarını düzene koymak; ilâhî irade, rızâ ve düzene uygun bir dünya hayatından sonra ve bu sayede onlara ebedî saadetlerini kazandırmaktır.

Bu amaca ulaşabilmek için:

a) Emir ve yasaklara ihtiyaç vardır.

 b) Bu emir ve yasakların hayata geçmesi, bunların kaynağının, “yaratıcı, varlığı zaruri, kemal sıfatlarına sahip, her çeşit eksiklik ve kusurdan uzak bulunan Allah” olduğunun bilinmesine bağlıdır.

c) Bu iman, bilgi ve şuuru desteklemek üzere de mükâfat ve ceza vaadi gerekir.

Kur’ân-ı Kerîm’e giriş mahiyetinde olan Fâtiha sûresinin başından “yevmü’d-dîn”e kadar bu hususların birincisi, “müstakîm”e kadar ikincisi ve buradan sonuna kadar da üçüncüsü veciz bir şekilde ifade edilmiştir. Üçüncü kısımda mükâfat ve ceza vaadi ile –konuları desteklemek, canlı bir şekilde tasvir etmek ve geçmişten ibret alınmasını sağlamak üzere verilen– Kur’ân kıssalarının özü yer almış bulunmaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’in bilgi, irşad ve tâlimatla ilgili bütün muhtevası “bilinmesi ve inanılması gerekenler”le “yapılması gerekenler” diye ikiye ayrılabilir. Birincisinde Allah, peygamberlik, gayb âlemi hakkında bilgilerle öğütler, misaller, hikmetler ve kıssalar vardır. İkincisinde ise ibadetler ve hayat düzeni gibi amelî ve ahlâkî hükümler, öğretiler yer almaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’in gönderiliş amacı ve muhtevası hakkında özlü bilgi veren Şah Veliyyullah şunları ifade etmektedir: Kur’ân-ı Kerîm’in geliş amacı Arapların ve başka kavimlerin, göçerlerin ve yerleşiklerin, hâsılı bütün insanların nefislerini terbiye etmektir. Kur’ân’ın doğrudan (lafzı, mantûku) ifade ettiği bilgiler beş bölüme ayrılabilir.

1. İbadetler, sosyal, hukukî ve siyasî hayatla ilgili hükümler (farzlar, vâcipler, menduplar, mubahlar, mekruhlar, haramlar...). Bu konulardaki bilgilerin açıklanıp geliştirilmesini fıkıhçılar üstlenmişlerdir.

2. Yahudiler, hıristiyanlar, müşrikler ve münafıklardan ibaret bulunan –doğru yoldan sapmış– dört grupla mücadele bilgisi. Bu bilginin açıklaması kelâmcılara aittir.

3. Yer ve göklerin yaratılması, Allah’ın kemal sıfatlarının açıklanması ve kullara gerekli bulunan diğer bilgilerin ilham edilmesi kabilinden olan ilâhî nimet ve lutufların (âlâullah) hatırlatılması

4. İnsanlık tarihi boyunca itaat edenlerin ödüllendirilmesi ve isyan edenlerin cezalandırılmasıyla ilgili olayların (eyyâmullah) bilgisi.

5. Ölüm ve sonrasıyla ilgili bilgiler. Bu bilgileri, ilgili hadislerden de yararlanarak detaylandırma işini de vâiz ve eğitimciler üzerlerine almışlardır (el-Fevzü’l-kebîr, s. 1 vd.)

Bazı tefsirciler Kur’ân-ı Kerîm’in muhtevasıyla ilgili olarak aşırıya kaçan açıklamalar yapmışlar; beşerin Kur’ân’dan önce ve sonra elde ettiği ve edeceği bütün bilgilerin bu kitapta bulunduğunu ileri sürmüşler, bu abartılı iddiayı haklı göstermek için zorlama ürünü açıklamalara girişmişlerdir.

İşin doğrusu şudur ki Kur’ân-ı Kerîm’in asıl muhtevası, yukarıda açıklanan ve amacını gerçekleştirmek için zaruri bulunan bilgi kümelerinden ibarettir. Bunların dışında çeşitli sûrelerde temas edilen bilgiler, verilen örnekler, yapılan benzetmeler asıl muhtevayı açıklamaya, zihin ve gönüllere yerleştirmeye yönelik olup bu ölçüler içinde verilmiştir.(Komisyon, Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, 2.Baskı 2006, c.1, s.13, 14).

Sözlerimizi N. Fazıl merhumun “Kuran” şiiriyle noktalayalım:

“ ‘Birleşse insan ve Cin,

Kur’âna denk söz için,

En küçük parçasına misil getiremezler.’

O esrar perdesinden içeri giremezler.

 Kur’ân, mukaddes Kur’ân...

Yenilik onda her ân;

Onda ebedi nizam, onda iç ve dış sırlar...

Onu zaman silemez, eskitemez asırlar.”

N. F. Kısakürek, Esselâm, s. 112.

Süleyman Önsay.