KALP V E TAKVASI
Kalbin Önemi
Ey ibadet yolcusu! Kalbini korumak, onu ıslah etmek ve güzel bir hal kazanması için bütün gücünle çalışmalısın. Saydığımız organlar içinde kalp, tehlikesi en fazla, etkisi en çok, durumu en önemli ve ıslahı en zor olan organdır. Kalbin önemini ikna edici beş esas altında inceleyeceğiz:
Birinci Esas
Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.”( 40 Mümin, 19. )
“Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah hakkıyla bilendir, halîmdir.”( 33 Ahzâb, 51 )
“Şüphesiz Allah, kalplerin içindekini bilmektedir.”( 5 Maide, 7.)
Kulların kalplerinden geçenleri bildiğine dair ayetler pek çok yerde tekrar tekrar geçer. Aklı başında olan kişiler için, kulların yaptıkları ve kalplerinden geçirdikleri her şeye Alîm ve Habîr olan yüce Yaratıcının muttali olduğunu bilmeleri yeterlidir. Zira açık ve gizli her şeyi bilen birinin huzurunda bir takım şeyleri yapmak oldukça tehlikelidir. Onun için kalbinden gerçirdiklerine dikkat etmelisin.
İkinci Esas
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Cenab-ı Hak sizin yüzlerinize ve cildlerinizin rengine bakmaz; sadece kalplerinize ve amellerinize bakar!”( Müslim, IV/1987, Hadis nu. 2564; İbnu Mâce, II/1388; Irâkî, İhyâ, IV/ 362. )
Öyleyse kalp, Cenab-ı Hakk’ın nazargâhıdır. Doğrusu şunu yapan kimselere şaşmak gerekir: İnsanların bakışlarına hedef olan yüzlerini, kendileri gibi yaratılmış kimseler bir ayıplarını görmesin diye yıkarlar, pisliklerden ve kirlerden temizlerler. Ellerinden geldiğince yüzlerini süsleyerek ona özen gösterirler. Fakat aynı kişiler, Rabbülalemin’in nazargâhı olan kalplerine gerekli ihtimamı göstermez. Oradaki kirlere, pisliklere, kusurlara ve kötülüklere Cenab-ı Hakk’ın muttali olmaması için kalplerini temizleyip, süsleyip pırıl pırıl bir hale getirmezler. Tam tersine kalplerini her türlü çirkinlik, rezalet ve pisliklerle doldururlar. Kalpleri öyle bir hale gelir ki, eğer içindekilere her hangi bir insan vakıf olsa, yanından kaçıp uzaklaşır veya onu yanından kovar.
Üçüncü Esas
Kalp bir ülkenin kralı, herkesin itaat ettiği başkanı; diğer bütün organlar ise onun tebaası yerindedir. Kendisine uyulan kimse doğru olursa, uyan kimseler de doğru olur. Başkan istikamet üzere olursa halkı da istikamet üzere olur. Rasulullah (s.a.v.)’in şu hadisi tam bu konu için söylenmiş gibidir:
“Vücudun içinde bir et parçası vardır, eğer o doğru olursa bütün vücut doğru olur; eğer o bozuk olursa bütün vücut bozuk olur. Dikkat edin o et parçası kalptir.”( Buhârî, İmân, I/20; Müslim, Müsâkât, III/1220, Hadis nu. 1599; Ahmed b. Hanbel, IV/270; İbnu Mâce, Fiten, II/1318-1319; Dârimî, Büyû’, II/245. )
Bütün vücudun ıslahı ve doğruluğu kalbe bağlı olduğuna göre, ona gereken önemi verip ıslah edilmesi gerekir.
Dördüncü Esas
Kalp kulun sahip olduğu bütün değerli mücevherlerin ve önemli manevi değerlerin hazinesidir. Bunların birincisi ve en değerlisi; dünya ve ahiret saadetine vesile olan marifetullahı (Allah’ı hakkıyla tanımayı) sağlayan akıldır.
Bunun arkasından ilerlemeyi ve Allah katında derece kazanmayı sağlayan basiret gelir. Bundan sonra da ibadetlerin makbul olabilmesi için gerekli olan ve ebedi hayatı ilgilendiren sevapları kazanmaya vesilesi halis niyyet gelir.
Sonra, diğer insanlar arasında kişinin şeref ve itibarını arttıran ilim ve hikmetler, faziletli bir insan olmasını sağlayan güzel ahlak ve övülen hasletler gelir. Bu saydıklarımızın hepsini geniş ve ayrıntılı olarak “Esrâru Mu‘âmelâti’d-Dîn” isimli kitabımızda açıkladık. İnsan, böylesine kıymetli bir hazinenin değerine layık bir şekilde onu kirlerden ve tehlikelerden koruması, hırsızlardan ve yol kesicilerden muhafaza etmesi; buna ilaveten en güzel süslerle süslemesi ve değer vermesi gerekir. Böyle yaparsa o değerli pırlantalara pislik bulaşmaz, -Allah korusun- düşmanların ellerine geçmez!
Beşinci Esas
Kalp üzerinde iyice düşündüğümde, diğer organlarda bulunmayan beş özelliğin onda bulunduğunu gördüm:
Birinci Özellik
Düşman kalbi ele geçirmeye çalışıyor, her tülü gailelerle sürekli ona karşı hamle yapmakta. Şeytan da insanın kalbi üzerine oturmuş gaflet anını bekliyor. Kalp ilham ve vesveselerin mekanı; melek ve şeytan gibi iki davetçi tarafından sürekli kapısı çalınmakta!
İkinci Özellik
Kalbin meşguliyeti oldukça fazladır. Akıl ve heva-i nefis oradadır. Orası iki rakip ordunun savaş alanıdır; bir tarafta heva ve askerleri, diğer tarafta ise akıl ve askerleri bulunuyor. Bu sebeple kalp, sürekli bir muharebe meydanı, ölüm kalım mücadelesinin mekanı ve rakiplerin çekişme alanıdır. Böylesine mühim bir noktanın dikkatlice korunup gözetilmesi, güvenliği konusunda gaflete düşülmemesi gerekir.
Üçüncü Özellik
Kalbin karşı karşıya kaldığı tehlikeler oldukça fazladır. Bir ok gibi öldürücü fikirler gece gündüz oraya yağmur gibi yağmaya devam eder. İnsan bunlara engel olamaz. Kalp iki göz kapağı arasında bulunan göze benzemez. Göz kapaklarını kapatmakla veya boş bir mekanda olmakla ya da gözlerin bir şey görmediği karanlık bir gecede gözler bütün tehlikelerden selamettedir. İki dudakla dişler arasında bulunan dile de benzemez. Dili hapsedip susturmaya gücün yeter. Ama kalbe devamlı tehlikeli fikirler üşüşür. Bir an bile onlara ne engel olmak ne de onlardan korunmak mümkündür. Bunun yanında nefis de hemen o kötü fikirlere uymak ister. Hasılı bu tehlikelerden kurtulmak çok zorlu bir iş olup insanı dermansız bırakır ve büyük mihnetlere sokar.
Dördüncü Özellik
Kalpte bulunan manevi hastalıkların tedavisi güçtür. Bu hastalıklar senin için gayptır; elle tutulup gözle görülmez. Ancak seni tehlikeye maruz bıraktığında onları hissedebilir, farkına varabilirsin. Bundan dolayı büyük bir gayretle, ince bir dikkat ve riyazetle mükemmel bir şekilde bu hastalıkları tam olarak araştırıp tesbit etmek gerekir.
Beşinci Özellik
Kalp çok süratli olarak halden hale geçtiği için afetler de ona çok çabuk gelir. Kalp için, kaynamakta olan bir tencerenin kapağından daha hareketli derler.
Şair şöyle der:
Kalp, çok değiştiği için bu ismi almıştır
Fikirler insanı halden hale sokar.
Allah korusun kalbin sürçmesi, doğruluktan sapması çok büyük bir felaket, böyle bir tehlikeye düşmek katlanılmaz bir zorluk ve afettir. Bunun başlangıç seviyesi kalp katılığı/kasvet ve Allah’tan başkasına meyil, sonu ise Allah korusun küfürdür.
Cenab-ı Hakk’ın iblisle ilgili şu kavlini duymadın mı:
“O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu.”( 2 Bakara, 34. )Onun kalbinde kibir vardı, kibir onu Allah’tan yüz çevirmeye ve açık bir küfre sevk etti. Cenab-ı Hak yine şöyle buyurur:
“Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü.”( 7 A‘râf, 176. )
Zaten onun kalbinde hevasına meyletme ve uyma isteği vardı. Bu da onu o çirkin günahı işlemeye itti. Şu ayete de kulak ver:
“Yine O’na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların kalplerini ve gözlerini ters çeviririz. Ve onları şaşkın olarak azgınlıkları içerisinde bırakırız.”( 6 En‘âm, 110. )
Ey saadet yolcusu, bütün bu manalar sebebiyle Allah’ın has kulları kalpleri için çok korkarlardı. Onun için ağlar, kalplerinin sapmaması için büyük gayret gösterirlerdi. Allah Teala bu kimseleri şöylece vasf eder:
“Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.”( 24 Nûr, 37. )
Allah Teala bizleri de sizleri de ibret alanlardan, tehlikelere dikkat edip korunanlardan, kalplerini güzel bir şekilde ıslah etmeyi başaranlardan eylesin. O, merhametlilerin en merhametlisidir.
Kalbin Karşılaştığı Afetler
Bu anlattıklarınızdan kalbin çok önemli olduğu anlaşıldı. Şimdi bize kalbin nasıl ıslah edileceğini, onun maruz kaldığı afetleri, bozulmasına sebep olan hususları açıklayalım. Böylece salikler de gösterilen yolda yürüyüp başarılı olabilsinler!
Bilmelisin ki bu konuların ayrıntıları bu kitabın hacmine sığmayacak kadar geniştir. Ahiret alimleri bu önemli konulardaki incelikleri ortaya çıkarmak ve tasnifini yapmak için, diğer konulara göstermedikleri bir titizlik göstermişlerdir. Buna göre, 99 güzel huya sahip olması ve bunların zıddı olan 99 kötü huydan uzak durması gerekir, demişlerdir. Bundan sonra da bir o kadar yapılması gerekli fiiller ve kaçınılması gerekli davranışlar vardır. Allah’a yemin ederim ki, dinine önem veren, gaflet uykusundan uyunarak kendine gelen kişiler için bunları elde etmek ve uygulamak Allah’ın yardımı ile pek zor değildir.
Kalbin bu garip hallerini bir nebze İhyâu Ulûmi’d-Dîn isimli kitabımızda açıkladık. Bu konuyu tam ve ayrıntılı bir şekilde, tedavi yollarını da göstererek Esrâru Mu‘âmelâti’d-Dîn isimli eserimizde anlattık. Bu eser sırf bu konulara tahsis edilmiş müstakil bir kitaptır. Fakat bu eser ilimde mesafe almış kimseler için yazıldığından herkes ondan yararlanamaz. Şimdi bu kitapta anlatacaklarımız ise hem alimlerin ve halkın, hem de güçlülerin ve zayıfların faydalanacağı özelliktedir.
İbadet konusunda kalbin tedavisi için gerekli olan, kendisine mutlaka ihtiyaç duyulan olmazsa olmaz denilebilecek esaslara baktığımızda şunlarla karşılaşırız: Bunlar dört temel esas olup abidlerin en zayıf noktaları ve tehlikeye düştükleri noktalardır. Bunlar kalpler için fitne ve nefisler için de musibettir. İnsanların kalplerini ve nefislerini iyiliklerden alıkoyar ve kötülüklere sebep olur. İyilikleri ifsad edip boşa çıkarır. Bu dört büyük afetin karşılığında da, abidleri ayakta tutan, ibadetlerinin intizamını ve kalplerinin ıslah olmasını sağlayan dört temel esas vardır.
Bu dört afet:
1. Uzun emel,
2. Acelecilik,
3. Hased,
4. Kibir.
Dört güzel haslet ise:
1. Kısa emel,
2. İşlerde teenni,
3. İnsanlara nasihat,
4. Tevazu ve huşû’dur.
İmam-ı Gazali – Cennete Doğru Yedi Geçit