* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Önce Takva  (Okunma sayısı 171 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7234
Önce Takva
« : Kasım 29, 2024, 09:39:29 ÖS »


Önce Takva

Asıl olan suret değil siret, zahir değil batın, madde değil mânâdır. İslamı benimsemek, hayatın her cephesinde fert, toplum ve devlet düzeyinde tatbik etmek böylesi bir anlayışı esas alarak mümkün olur.

Kökü olmayan bir ağaç düşünülemeyeceği gibi mânâdan yoksun, batını ihmal eden, akidevi gerçeklikten uzak, ritüellere hasredilmiş bir din de düşünülemez.

Mekkeli müşrikler İslam’ın bu yönünü anlayamadıklarından ötürü tevarüs ettikleri birtakım adetlerle övünmekte ve bunu müslümanların aleyhine bir delil olarak kullanmaktaydılar. Kâbe’nin bakımı, onu ziyarete gelenlere ikramda bulunmak gibi hususları akidevi gerçeklikten kopararak, doğru yolda olduklarına dair iddialarına sebep kılmaya çalışan müşrikler, bu süreçte oldukça açık ve sert ilahi uyarılara muhatap olmuşlardır. Allah Teala âyet-i kerîmede şöyle buyurmuştur: ‘’ Onlar Mescid-i Haram’dan (mü’minleri) alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken, Allah onlara ne diye azap etmesin? Oranın bakımına ehil olanlar ancak Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat onların çoğu bilmez.’’[1]

Seyyid Kutub (r.aleyh) bu âyet-i kerîmenin tefsirinde şöyle demektedir: ‘’ Onların azaba uğramasına engel olan şey, iddia ettikleri üzere  Hz. İbrahim (a.s) soyundan gelmiş olmaları veya Allah Teala’nın (c.c) evinin dostları ve sahipleri olmaları değildir. Bu, gerçeklikte temeli olmayan iddiadan başka bir şey değildir. Onlar bu evin (Kâbe'nin) dostları ve sahipleri değildirler. Onun düşmanıdırlar, onu gasp etmişlerdir. Çünkü Allah Teala’nın evi öncekilerden sonrakilere bırakılan bir miras değildir. Ona Allah Teala’dan korkan dostları varis olur. Kendilerinin Hz. İbrahim'in varisi olduklarına ilişkin iddiaları da böyledir. İbrahim Peygambere varis olmak kan ve soy bağıyla gerçekleşen bir şey değildir. Bu veraset ancak din ve akide bağıyla gerçekleşir. Hz. İbrahim'in ve onun Allah için inşa ettiği bu evin varisleri Allah Teala’dan sakınanlar (muttakilerdir). Onlar, bu evin gerçek dostlarını, İbrahim'in dinine inananları Kâbe'den alıkoymaktadırlar. Onlar Kâbe'nin yanında namaz kılıyor olsalar bile, onun dostları değildirler.

Üstelik yaptıkları ritüel namaz da değildir. Onların yaptıkları ıslık çalmak ve el çırpmaktı. Vakardan uzak, karmakarışık birtakım davranışlardı. Ne Kâbe'nin saygınlığının bilincindeydiler ne de Allah Teala’nın heybetinden ürperiyorlardı.’’[2]

Âyet-i kerîmedeki ‘’muttaki’’ vurgusu ziyadesiyle önemlidir. Muttaki demek, Allah Teala’ya gönülden muhlisane bağlanıp, dini emirleri cân-ı gönülden, ruhuna uygun surette yerine getirerek Allah Teala’nın rızasını kaybetmekten sakınan kişidir. İşin bu manevi boyutundan uzak olan amel sıradanlaşacak ve hakikate tekabül etmeyecektir. Efendimiz’in (s.a.v) birçok hadisinde kendisine yakın olan kimsenin, arzu ettiği müslüman profilinin sureti değil sireti, zahiri değil batını, maddeyi değil mânâyı, gevezeliği değil akidevi gerçekliği kuşanmış kimse olduğunu vurguladığını görürüz. Amr b. Âs (r.anh) Rasûlullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: ‘’ Benim dostlarım Allah ve salih müminlerdir.’’[3] 

Diğer bir rivayette ise şöyle nakledilmiştir: Rasulullah (s.a.v) ‘’ Bazı akrabalıklar bazılarından daha yakın olsa da kıyamet gününde benim dostlarım müttakiler olacaktır. Onun için diğer insanlar güzel amellerle huzura gelirken siz dünya malını boynunuzda taşır bir şekilde çıkıp sonra:

‘Ey Muhammed!’ diye benden yardım istemeyin. Zira o zaman ben de yüz çevirip: ‘Olmaz’ diyeceğim" buyurdu ve her iki tarafını da yüz çevirir gibi döndürdü.’’[4]

Bir diğer rivayette de şöyle buyurmuştur: ‘’ Bana en yakın olanlar, her kim ve her nerede olurlarsa olsunlar müttaki olanlardır.’’[5]

Müslümanlar olarak bu hassasiyeti kuşanmalı, akideyi, mânâyı, bâtını üstün tutan; gevezelik değil hakiki bir İslami kavrayış ve yaşayışı gaye edinen kimseler olmak zorundayız. Bilmeliyiz ki İslam kimsenin tapulu malı değildir, iddia eden değil yaşayan ve tatbik eden kazanır.

---------------------------------------------------------------------------------

[1] Enfâl Sûresi, 8/34.

[2] Fî Zilâli’l-Kur’ân, 3/1506.

[3] Ed-Dürrü’l-Mensûr, 7/104.

[4] Ed-Dürrü’l-Mensûr, 7/104.

[5] El-Bezzar, 2647, Ahmed, 22052.
 
Hamza Korkmaz.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:00:00 ÖÖ]


Muallim - Öğretmen - Peygamber Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:54:03 ÖÖ]


Dar Günlerin Adamı Hz. Osman Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 11:18:19 ÖÖ]


İhlas ve Samimiyet Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 11:13:16 ÖÖ]


Zekat İslam’ın Köprüsüdür Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 11:09:53 ÖÖ]


Kurtuluş İslâm’dadır Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 10:58:52 ÖÖ]


Tevhid ve İstikâmet Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 10:55:38 ÖÖ]