* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Velilik - Velayet - Veraset  (Okunma sayısı 387 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2314
Velilik - Velayet - Veraset
« : Mayıs 24, 2018, 08:41:35 ÖÖ »
Velilik, Velayet, Veraset       

            Allah-ü Teâlâ Hazretleri’nin, evliya kullarını bilip tanımanın alâmetleri vardır. Şeriatı düzgünse, ahlakı güzelse, eliyle, diliyle, şehvetiyle, kimseye zarar vermiyorsa,o insan evliyadır.

            Demek ki; eliyle kötülük yapmazsa, hırsızlık yapmazsa, vurmazsa, diliyle başkasını incitmezse, midesine haram lokma girmezse, şehvani arzusunu başka yerlerde tatmin etmezse, Kur’an ve sünnete tam bağlı ise, işte o insan evliyadır. Evliya, nasıl asker denildiği zaman erinden generaline kadar hepsine asker deniliyor. Ama hepsinin rütbeleri farklı farklı; kimi onbaşı, çavuş, başçavuş, asteğmen, üsteğmen, yüzbaşı ve böyle böyle orgeneralliğe kadar yükseliyor ise, evliyaya da, erinden generaline kadar evliya denir, onların da kendi aralarında sınıf ve rütbeleri vardır.

            Evliya, üç türlü olur:

            Birincisi; Allah-ü Teâlâ Hazretleri onu sever. Allah bilir, kendisi ise bilmez.

            İkincisi; hem Allah-ü Teâlâ Hazretleri bilir, hem de kendisine bildirir.

            Üçüncüsü ise; buna da “Ulul Azam Evliya” denir. Hem Allah-u Teâlâ Hazretleri bilir, hem kendisi bilir, hem de evliya olduğunu umuma bildirir.

            Evliyalar iki hal üzere olurlar: Birincisi Allah’ı seven, ikincisi ise Allah’ın sevdiği evliyadır. Birinci evliya durumunda olan yani Allah’ı seven evliya; belli bir yaşa kadar hata işlemiş günah işlemiş, eşkıya, harami, alkolik…  gibi durumlarına pişmanlık duyup tövbe etmiş ve nefsi ile çetin mücadelelere girip, Allah’a dost olmuştur.

            İkinci evliya ise ezelden temiz gelir Cenab-ı Zülcelal Hazretleri’ne ve Habibi’ne tam bir teslimiyet gösterir, günahı kebairden ve gafletten uzak olarak büyür. İlahi muhafaza altında olur. Bu tür evliyaya da Allah’ın sevdiği evliya denir.

            Velayet

            Veli olan kimsenin durumu hakkında kapsamlı bir kavram olup, Allah’ın (cc) dostluğuna eriştirdiği kimselere gösterdiği özel alaka, hususi yardım ve onlar için tasarrufta bulunması, ayrıca onların da halka bir kısım işlerde tasarrufta bulunması gibi, geniş şümulü olan bir kavramdır. Veli olan zât, Allah-ü Teâlâ’nın “el-Veliyyü” isminin kendisi üzerinde tecelli ettiği kimsedir. Bu ismin sırrının tecellisine erişen kimse, Allah’ın yeryüzündeki gerçek halifesi, inanan halis mü’minlerin de efendisidir.

            Velayet mertebesine erişen kimseler, kerameti kendisinden menkul, çevresindekilerin abartıları ile yükseklerde dolaşan, tebası üzerinde saltanat kuran kimseler değildir. Bilakis; Allah-ü Teâlâ’yı bilen, isimlerinde, sıfatlarında ve fiillerinde yeterli bilgi ve marifet sahibi olan, kendi iç âleminde şühuda ermiş, amel ve taatında her türlü isyandan uzak, gafletten uyanık, dünyevi şehvet ve lezzetlerden kaçınan, Peygamber (sav)’in sünneti ile sünnetlenen, ahlakı ile ahlaklanan ve ashab-ı kiramın zühdi yaşayış biçimini şiar edinen, arif, müttaki, muhsin ve salih kimselerdir.

            Veliler topluluğu; Allah’a ulaşabilmek için her türlü mücahede yolunda son derece beşeri bir gayretle çalışarak vusüle eren ve Allah-ü Teâlâ’nın özel bir alaka ile halkın içerisinden seçtiği kimselerden oluşur. Allah-ü Teâlâ hepsine de ayrı isim ve tecellileri ile yakınlıkta bulunur.Bu sebeple  her birinde ayrı haller zuhur eder, belirir. Veli zâtlar bu halleri ile halkın içerisinde emin, güvenilir bir şahsiyetle temayüz ederlerken, halkın da kendilerine teveccühleri bu ölçüde gelişir gider. Böylece İslam ümmeti asırlardır bu bağlantı sebebi ile geçmiş ümmetlerin içine düştükleri akıbete düşmemiştir.

            Allah-ü Teâlâ velilerini bizzat kendisi seçer. Seçtiği kimselere seçkin bir şahsiyet ve kişilik verir. Onları küfür karanlıklarına düşmekten korur. Şeytanın vesveselerinden emin kılar. Dünyanın süsüne, geçici saltanatına boyun büktürmez. Zenginlik ve saltanatın zirvesinde olsalar bile,bu variyet  onlara tesirli olmaz.Çünkü onlar, dinin emirlerini alıp yaşamada son derece gayretli ve yasaklarından kaçınmada da yine öyle titizdirler. Bu halleri ile Veliler; Allah’ın ordularından bir ordu hükmündedirler. Allah Teâlâ onları ilimle, hikmet ve saltanatla teçhiz eder ve razı olduğu işlerde onlara başarı lütfeder. Zorba ve cebbarları onların eliyle etkisiz kılar. Kısaca bu seçkin topluluğun yegane sermayesi; imanı muhafazada, Allah’ın emrettiği farzları edada, haramlardan sakınmada ve İslam ahlakı ile ahlaklanmada gayretli olmaktır.

            Veliler iman esaslarına tam bir teslimiyetle bağlıdırlar. Allah’a ve Resulü’ne iman ettikten sonra asla şüpheye sapmazlar. Allah’a isyan sayılabilecek davranışlardan uzak dururlar. Rableri’ne karşı son derece itaatkar ve oldukça mütevazidirler. Onlar yaptıkları ibadetle Rableri’ni razı etmişler ve toplum içinde sergiledikleri örnek hareketler sebebi ile de Kur’an’da ‘Rahman’ın has kulları’ diye övülmektedirler.

            Veliler Allah’ın hükümlerine karşı en duyarlı olanlardır. Rableri’nin emir, yasak, helal, haram vb. ne gibi ayetleri varsa, bunlar kendilerine hatırlatıldığı zaman, onlara karşı körlerin ve sağırların duyarsız kalışı gibi tavır takınmazlar. Allah (cc) onları ibadeti ile meşgul etmektedir. Onları dinine hizmete sevk etmiştir. Onlar en yakınları da olsalar, Allah’a karşı olanlara, kalplerinde sevgi bulundurmazlar. Sevdikleri Allah iledir. Razı oldukları, Allah’ın verdikleri iledir.

            Velayet mertebesine iki yol ile ulaşmak mümkündür. Bunlardan birisi mücahede ve belli riyazetlerle elde edilen mertebedir. Diğeri ise veraset yoluyla elde edilen mertebedir. Velayet mertebesine Veraset yoluyla erişen kimseye: ‘Peygamber Varisi’ manasına ‘Varis-i Nebi’ denilir. Veraset yoluyla elde edilen velayet, mücahede ve riyazet yoluyla elde edilen mertebeden daha sağlamdır. Çünkü veraset sahibi elde ettiği bu mertebeyi batıni bir yolla almış ve arada vasıta bulunmadan direkt olarak Allah’tan almıştır.

            Muhyiddin Arabi gibi muhakkik zâtların haber verdiği üzere; gerçek varis-i nebi olan zâtlar, hakikatte biri zahirde ve biri de batında olmak üzere olmak üzere iki ayrı mertebede bulunurlar. Zahirde bulunan müçtehid derecesindeki büyük imamlardır. Zira onlar, hakkında şer’i bir yasa bulunmayan hususlarda içtihad ederler ve onu şeriata dâhil ederek gereği ile amel ederler ve amel edilmesini de emrederler. Bu sebeple usul bilginleri ‘İçtihad gizli bir vahiy’ türüdür derler. Bu bakımdan Müçtehid imamlar zahirde Varis-i Nebi’dirler. Arif-i Billâh olan âlimler ise, onlar ‘Fena-fillah’ olmaları münasebeti ile arada vasıta olmaksızın Hak Teâlâ tarafından kendilerine ihsan olunan bilgi, sezgi, anlayış ve saire ile İlahi maarifi direkt olarak Allah Teâlâ’dan almış bulunurlar. Bunlar da batında Varis-i Nebi’dirler.

            İmam-ı Rabbani gibi mütebahhir âlim zâtların belirttiğine göre; gerçek Varis-i Nebi olan zâtların, hakikatte peygamberlerden kalan ‘Hükümler ilmi’ ile ‘Sırlar ilmi” nden nasibi olan kimseler olması şarttır. Hatta eğer bir kimsenin her iki ilimden de nasibi yoksa o kimse gerçek varis olma hüviyetine sahip değildir. İmam Rabbani ve yolundakiler, bu şartı ileri sürmekle zahir ile batını birleştirmektedirler. Fakat Şeyh-i Ekber ve yolundakiler ise, her iki sınıfı ayrı bir şekilde dereceye tabi tutmuşlar ve her birinin mesleğinin ve derecesinin farklılığına hükmetmişlerdir.

            Hulasa; velayet mertebesi içerisinde müstesna bir mertebe olan ve Allah tarafından kendilerine hususi bir tarzda ihsan olunan velayet, veraset’tir. Bu makamın sahibine ‘Varis-i Nebi’ denilir. İmam Şa’rani’nin kaydettiğine göre, varis-i nebi olan zât, Peygamberi’nin ayağını önünde görmeden adım atması caiz değildir. Nitekim Şazeli Efendimiz (ks): “Eğer Rasulullah (sav)’i gözümün önünden bir an kaybedecek olsam, kendimi küfre düşmüş sayarım” demesi, bunu doğrulamaktadır.

            Yine İmam Şa’rani Hazretleri, şeriatın membâı olan Rasulullah (sav)’e erişen bir varis-i nebinin, amelde taklitten kurtulmuş olduğunu belirtir. Bu mertebeye gelemeyen kimsenin amelde taklitte kaldığını ve mutlaka dinde müçtehid olan imamlardan birine tabi olması gerektiğini belirtir. Fakat şeriatın membaına ulaşırsa, artık dini hükümlerin hangisi zayıf, hangisi kuvvetli, hangisinin eski ve hangisinin en son uygulandığını görür. Böylece veli zât bizzat Rasulullah (sav)’i müşahede ederek, dini hükümleri yerli yerince elde eder. Onunla daima huzur halinde bulunarak, onun şahs-ı manevisinden gereken edep ve terbiyeyi alır.Yakini tam manasıyla kemal bulur. Kendisi böyle olduğu gibi, kendisine uyan salih kimseleri de böylece sevk eder. Bu bakımdan kendisine uyulan zâtta bulunması gereken mühim özelliklerden biri de budur. Nitekim sufiyye yolunun önderlerinden niceleri vardır ki, tıpkı Şazeli Efendimiz gibi hareket ederek yaşamışlardır. Allah Teâlâ bizleri bu zâtların nefesleri ile bereketlendirsin.

Âmin.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]