* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Tevhidin; Bilgi, Ahlak ve Diğer Alanlara Yansıması 1  (Okunma sayısı 649 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Tevhidin; Bilgi, Ahlak ve Diğer Alanlara Yansıması  1

Tevhidin ilk anlamı, Allah’ın birliğini kabul etmektir. Fakat asıl tevhit, Allah’ın bütün isimlerinde tek olarak kabul edilmesidir.

Fakat Allah’ın isimleri, izafi ve eksik olarak tüm canlılarda da bulunabilir. Ve bütün ilahi isimlerin, gerçek anlamda tecelli ettiği tek yaratılmış varlık insandır. Örneğin Allah, âlimdir; insanın da ilim sıfatı vardır. Fakat Allah’ın ilmi mükemmel ve bütün varlığın sebebi iken, insanın ilmi eksik ve varlığın sonucudur. Allah rızık verir; örneğin baba da izafi olarak rızık verir.

Lakin Allah’ın her ismi, her insanda, aynı şekilde tecelli etmeyebilir. Bu yüzden insanların kabiliyet ve ahlakları farklı farklıdır.

Burada unutulmaması gereken şey, Allah’ın isimlerinin, kulda, mutlak anlamda değil de izafi ve geçici olarak bulunmasıdır. Mutlak anlamda ise bu isimlerle, sadece Mevlâ tesmiye edilebilir. Bu yüzden gerçek anlamda rızık veren, Allah’tır. Hidayet veren de. İnsan ise sadece hidayete ve rızka vesile olabilir.

Bu yüzden de küfür/inkar, sadece Allah’ın varlığını ve birliğini inkar etmek değildir. Aslında küfrün gerçek anlamı, şirktir. Şirk ise Allah’ın tüm isimleri için başka ortaklar bulmaktır.

Aslında Allah’ın varlığını inkar etmek, arızi bir durumdur ve ya inattan ya da ahmaklıktan kaynaklanmaktadır. Zira varlık bilgisi bedîhî ve zorunludur. İnsanın kendisi bilmesi gibi. Bu yüzden Allah’ın varlığının bilgisi de zorunludur. Buradan hareketle İslam alimleri, tebliğden haberi olmayan insanların da Allah’ın varlığından sorumlu olacaklarını; fakat diğer hükümlerden sorumlu olamayabileceklerini ifade etmektedirler.

Peygamber göndermek de Allah’ın isimleri ile alakalıdır. Yani kişi, tebliğ kendine ulaşmadan; diğer hükümlerden mesul olmasa da Allah’a imandan mesuldür.

Küfrün sadece ateizm; Allah’a imanın da sadece Allah’ın varlığına iman olarak algılanması yanlıştır. Ebu Cehil de “vallahi” diye yemin etmekte idi yani Allah’ın varlığını kabul ediyordu. Onu kâfir yapan şey, başka sebeplerdir. Yoksa Allah’ın varlığını inkâr etmek değildir.

Tevhidin sadece Allah’ın varlığına iman olarak algılanmasından kaynaklanan bir başka büyük hata ise “herhangi bir şekilde bir tanrı kabul eden herkesin” ehli iman olarak kabul edilmesidir.

Aslında “Allah” ismi celili yerine “tanrı” kullanılması da hatadır. Allah da bir tanrı yani ilahtır. Zira Müslümanların ilahıdır. Tanrı, genel bir kavramdır ve Allah’ın sıfatlarından biri olabilir.

Ama Allah ismi celilini aynı ile karşılamaz. Zira tanrı kavramı; putlar, totemler, birden fazla tanrı kabul edenler gibi birçok başka batıl inançta kullanılabilir.

“Fıtrî” ve “tabiî” kavramlarının “doğal” olarak tercüme edilmesi de vahim bir hatadır. Zira tabiat, Allah’ın tabettiği anlamında kullanılmaktadır ve “sünnettullâh” demektir. Fıtrat ta aynı anlamdadır ve Allah’ın bir varlığı yarattığı mahiyet ve amacı ifade etmektedir. Örneğin insanın, kendine mahsus bir tabiatı vardır. Diğer canlıların da. Her canlının, kendi tabiatına uygun davranması gerekir. Kendi tabiatına uygun davranmayan varlık, yok hükmündedir. Doğal kavramı ise, evrimci ve ilerlemeci bir kavramdır ve kendiliğinden olmayı ifade eder. Bu teoriye göre aslanın kendi başına evrimle elde ettiği bir davranış vardır. İnsan da kendi başına herhangi bir şekilde davranabilir.

Bu durumda “doğal ahlak” demek, insanın diğer canlılar gibi davranabilmesi demektir. Doğallıktan kasıt da özgür ve başıboş davranmaktır. Oysa fıtrata uygun davranmak; insanın diğer canlılar gibi değil de kendine yakışan şekilde ve sorumluluğuna uygun olarak davranmasıdır.

İnsan kavramından da bizim ve batının ne anladığı önemlidir. Biz; insan kavramı ile halifeyi kastediyoruz. Yani insan, özel olarak yaratılmış bir canlıdır. Oysa modern anlayışa göre insan; diğer hayvan türünün gelişmiş bir örneğidir. Ve bu durumda diğer hayvanlar gibi davranması doğaldır. Bu da ahlak ve inancı ortadan kaldırmaktadır.

İnsanın modern tanımı ile özgürlük ve doğallık kavramı da yine bu bağlamda birbiri ile irtibatlıdır.

Özetle söylemek gerekirse bizim inanç, fıtrat ve insandan anladığımız şey; başka toplum ve milletlerin anladığı şey değildir.

İrade ve özgürlük kavramları da birbirinden farklıdır. Yani irade, özgürlük diye tercüme edilemez. İrade; kişinin, kendi kararlarını, bedelini kendi ödemek kaydıyla kendi almasıdır. Yani iradede hak ve sorumluluk dengesi vardır. Oysa özgürlükte hak vardır ama sorumluluklar dile getirilmez.

Turgut Akyüz.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]