Evlat ve Aileye Dâimâ Tatlı Sözlü Olmalıdır
Dost, düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dil ile karşılamalı, hiç kimse ile münâkaşa etmemelidir.
Mahvî İsa Efendi Osmanlı âlimlerindendir. Bolu’nun Gerede ilçesinde doğdu. İstanbul’a giderek medrese tahsilinden sonra Fethi Abdülkerim Efendi'nin sohbetlerine devam etti ve halifesi oldu.
Süleymaniye Camii'nde vaizlik vazifesi verildi. 1127 (m. 1715)’de hac dönüşünde Şam'da vefat etti.
Bu mübarek zat, vaaz ve sohbetlerinde buyurdu ki:
Dost, düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dil ile karşılamalı, hiç kimse ile münâkaşa etmemelidir.
Herkesin özrünü kabul etmeli, kabahatlerini affetmeli, zararlarına karşılık yapmamalıdır.
Dervîşlik, yalnız, namaz, oruç ve geceleri ibâdet yapmak değildir. Bunlar, herkesin yapacağı kulluk vazîfeleridir. Dervîşlik, kalb kırmamaktır. Bunu yapabilen, Allahü teâlânın rızasına kavuşur. [Velî olur]. Velî, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmuş sâlih insan demektir.
Fütüvvet [mertlik], düşmanlık edene iyilik yapmak, seni sevmeyene ihsânda bulunmak ve sevmediğin ile de tatlı konuşmaktır.
Az konuşmalı, az uyumalı ve az gülmelidir. Çok kahkaha, kalbi öldürür. [Allahü teâlâyı unutturur.]
Her işi, Allahü teâlâya havâle etmeli [yâni, sebeplere yapışmalı, fakat, sebeplerin tesîr etmesini, Allah'tan beklemelidir.]
Hiçbir farzı kaçırmamalı ve geciktirmemelidir. Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri buyuruyor ki:
(İhtiyâclardan kurtulmanın ilâcı, muhtaç olduğun şeyi terk etmektir. Her ihtiyacını [hâsıl edecek sebebi] Allah'tan beklemelidir). Hadis-i şerifte, (İnsan, ihtiyaçlarını, Allaha havâle ederse, ihtiyaçlarını [husûle getirecek sebepleri] ihsân eder) buyuruldu. Meselâ, herkesin sana merhamet ve hizmet etmesini temîn eder.
Yahyâ bin Mu'âz Râzî, buyuruyor ki: (Herkes seni, Allahını sevdiğin kadar sever. Allah'tan korktuğun kadar, senden korkarlar. Allaha itaat ettiğin kadar, sana itaat ederler.) Yine buyurdu ki: (Allahü teâlâya hizmet ettiğin kadar, sana hizmet ederler. Hülâsa, her işin, Onun için olsun! Yoksa hiçbir işinin faydası olmaz. Hep kendini düşünme! Allahü teâlâdan başka, kimseye güvenme!)
Kendin ile Allahü teâlâ arasında en büyük perde [mâni], hep kendi menfaatini düşünmek ve kendin gibi, bir âcize güvenmektir. Sôfîlik, istediğin her yere gidebilmek ve bulutların gölgesinde rahat etmek ve herkesten hürmet görmek değildir. Her hâlinde, Allahü teâlâya güvenmektir.
Evlat ve âile ile dâimâ tatlı sözlü ve güler yüzlü olmalıdır...
Vehbi Tülek.