Haydi İbâdet Edenler Kalksın
"Gece ibâdetle meşgûl olanın, gözleri uykusuzluktan sönük, fakat kalbi sevinçlidir.”
Zileli Abdurrahmân Efendi, Anadolu velîlerindendir. Tokat-Zile’de doğdu. Tahsîl ve terbiyesini Zile'deki âlimlerden aldıktan sonra Kastamonu'ya gelerek Şeyh Şâbân-ı Velî tekkesinde Mustafa Çelebi Efendiye intisab ederek evliyâlık yolunda ilerledi. Mustafa Çelebi'nin vefâtı üzerine Şâbân-ı Velî tekkesinde irşâd makâmına oturdu. 1673 (H.1083) senesinde orada vefat etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Süfyân bin Uyeyne buyurdu ki:
-Bize şu haber ulaştı: Gecenin evveli olunca, semâdan bir münâdî şöyle seslenir. “Haydi ibâdet edenler kalksın!” O zaman âbidler kalkar, Allahü teâlânın dilediği kadar namaz kılarlar. Sonra yine bir münâdî; “Allahü teâlâdan af ve mağfiret isteyenler nerede?” diye seslenir. Onlar da Allahü teâlâdan af ve mağfiret istemek için duâ ederler. Fecir doğduğu zaman, yine bir münâdî; “Haydi gâfiller kalksın!” der. Onlar da yataklarından, ölülerin kabirlerinden tembel olarak kalkması gibi kalkarlar. Gece ibâdetle meşgûl olanın, gözleri uykusuzluktan sönük, fakat kalbi sevinçlidir.”
Lokman Hakîm buyurdu ki: “Üç kimse, üç yerde bilinir. Hilm sahibi kimse kızgınlık zamanında, kahraman harbde, arkadaş ve gerçek dost ihtiyâç zamanında.”
Muhammed bin Selâm şöyle buyurdu: “Seninle dostluğu ihtiyâç zamanında olan kimseyi, kendine arkadaş ve dost edinme.
Çünkü, onun sana olan ihtiyâcı bitince, dostluk ve arkadaşlığı da biter.”
Ebüdderdâ (radıyallahü anh) buyurdu ki:
“Üç şey beni güldürdü. Üç şey de ağlattı. Beni güldüren üç şey şunlardır:
1-Ölüm kendisini isteyen kimsenin, dünyâda uzun emel sahibi olması,
2- Akıllı olup da, kendisinden akla uygun işlerin sâdır olmadığı kimse,
3- Rabbinin kendisinden râzı olup olmadığını bilmediği hâlde gülen kimse.”
Süfyân-ı Sevrî şöyle anlattı:
-Lokman Hakîm’e; “Hangi ameline daha çok güveniyorsun?” diye sorulunca; “Mâlâya’nîyi (faydası olmayan şeyleri) terk etmeme” cevâbını verdi.”
Muhammed bin Selâm anlatır:
-İlim ehlinden birisi buyurdu ki: “Sana fayda vereceğini bildiğin yerde yalanı terk et. Çünkü yalan, senin için zararlıdır. Sana zarar vereceğini bildiğin yerde ise, doğruluğa yapış, zira o sana fayda verir.”
İbrâhim bin Edhem hazretleri buyurdu ki: “Zühd üç çeşittir,
1- Farz olan zühd, haramlardan sakınmaktır.
2- Fazilet olan zühd, helâl olan şeylerden zarûret miktarı kullanmaktır.
3- Selâmet olan zühd ise, şüphelilerden sakınmaktır.”
Vehbi Tülek.