Milletin Kurtuluşu ve Saadeti Ne İle Olur
Hayır ve iyilik müesseseleri kurmak, fakirlere yardım etmek hep mal ve servet ile olur...
Yahyâ bin Eksem hazretleri Hanefî fıkıh âlimidir. Mezhebde müctehid idi. 180 (m. 796)’da Türkistan’da Merv’de doğdu. İmam-ı Azam hazretlerinin en büyük talebesi Muhammed Şeybânî başta olmak üzere Süfyân bin Uyeyne, Vekî' bin Cerrâh gibi âlimlerden ilim tahsil etti. Kâdılkudâtlık, Dîvânü’s-sadakât başkanlığı gibi görevler yaptı. Medine yakınlarındaki Rebeze’de 242 (m. 857)’de vefat etti. Buyurdu ki:
Dünyaya gönül bağlamanın kötülenmesi ve âhiret için daha çok çalışılması husûsunda vârid olan âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle berâber, İslâm dîninde, ilim, fen, teknik, mimârlık, sanat ve ticâreti emreden, bunlar için çalışmayı teşvîk eden nice emirler, âyet-i kerime ve hadis-i şerifler vardır. Çünkü medenî bir cemiyetin, bir milletin kurtuluşu ve saadeti fakirlik ile olamaz. Bilakis, hayır ve iyilik müesseseleri, imârethâneler, mektepler, medreseler, yapmak, âcizlere, fakirlere ve kimsesizlere yardım etmek hep mal ve servet ile olur. Mal ve servet ise, çalışmak ve ticâret ile kazanılır. Nitekim Kur'ân-ı kerimde, Nisâ sûresinin yirmidokuzuncu âyetinde meâlen şöyle buyurulmaktadır:
(Ey îman edenler! Mallarınızı [fâiz ve kumar gibi İslâmiyetin haram kıldığı] bâtıl yollarla yemeyiniz. Ancak birbirinizden râzı ve hoşnûd olarak [ticâret ile] ola.) Bekara sûresinin iki yüz yetmiş beşinci âyetinde meâlen (Allahü teâlâ bey'i ve ticâreti helâl ve ribâyı [fâizi] ise haram kılmıştır) buyurulmuştur.
Âl-i imrân sûresinin ondördüncü ve onbeşinci âyetlerinde de meâlen buyuruldu ki:
(Kadınlardan, kantarlarla altın ve gümüşten ve en güzel atlardan, davarlardan, [sığırlardan, develerden] ve ekinden yana olan, nefsin arzularına muhabbet, insanlar için tezyîn olundu [süslendi]. Bunlar ise, dünya hayatının geçici menfaatleridir ve insanın en son gideceği yer, Allahü teâlânın indindedir. Ey Resûlüm, müminlere de ki: Bu dünya ziynetlerinden daha hayırlısını size haber vereyim mi? O dünya ziynetlerinden hazer edenler için Rableri katında, ağaçları altında [önünde] ırmaklar akan Cennetler vardır.
Bunlar, orada devamlı kalacaklardır. Orada her ayıptan uzak, tertemiz zevceler ve en büyük nîmet olan Allahü teâlânın rızası vardır. Allahü teâlâ kullarının hâllerini ve yaptıklarını hakkı ile görücüdür.)
Nebe' sûresinin onbirinci âyetinde meâlen (Gündüzü kazanç zamanı kıldık [Tâ ki gündüzleri hayatınızda, yaşamanızda lâzım olan şeyleri kazanasınız]) buyurulmuştur.
Vehbi Tülek.