Samîmiyet ve Sabır Güzel Hasletlerdir
"Tarîkatlerde asıl olan kalbin çeşitli hastalıklarından temizlenerek şifâ bulmasını temin etmektir..."
Câhidî Sultan Osmanlı evliyasındandır. Asıl adı Ahmed Câhidî Efendi olup, Halvetiyye tarîkatından Câhidiyye kolunun kurucusudur. Edirne'de doğdu. 1659 (H.1070)'da
Çanakkale'nin Kilidü'l-Bahr köyünde vefât etti. Küçük yaştan itibâren din ve fen ilimlerinde yetişti. Aynı zamanda Cemâliye ve Uşşakiye tekkelerinde dersler alarak şeyhlik makâmına yükseldi.
Bir gün Çanakkale'ye geçmek için Kilidü'l-Bahr iskelesine geldi. Parası olmadığı için zamânın kayıkçıları kendisini kayığa almadılar. Üzgün bir hâlde dönüp evine geldi. Kendisini gören hanımı Kerîme Hâtun niçin gitmediğini sordu.
Câhidî hazretlerinin kayığa alınmadığını söylemesi üzerine de; "Al şu seccadeyi de bin üzerine, Çanakkale'ye geç gel" dedi. Bu şekilde Çanakkale'ye geçen Câhidî Efendiyi gören kayıkçılar şaşırıp kaldılar. Böylece onun büyük bir velî olduğunu anladılar...
Talebelerinden birisinin sohbet esnâsında kalbin ne şekilde terbiye edileceğine dâir sorduğu suâle Ahmed Câhidî hazretleri şu cevâbı verdi:
"Tarîkatlerde asıl olan kalbin çeşitli hastalıklarından temizlenerek şifâ bulmasını temin etmek, onu güzel sıfatlarla süslemektir. Allahü teâlâya yaklaşmanın yolları tövbe, nefsini hesâba çekme, yaptığı işlerden gurura kapılmama ve ümitli olmak gibi kalbî makamlarla, doğruluk, samîmiyet, ihlâs, sabır gibi güzel hasletlerdir. Tasavvuf yolunda yürüyen kimse bu vasıflarıyla cenâb-ı Hakk'a yaklaşırsa, mârifet ehlinden olur ve bu sûretle en yüksek derecelere kavuşur. Tarîkatlerde esas olan zikir şunlardır:
1. Dilin zikri: Kalpten kötülüklerin izale edilmesini sağlayacak olan cenâb-ı Hakk'ın anılması.
2. Kalbin zikri: Allahü teâlâyı kalpten tefekkür etmek, düşünmek ve O'nun kalbe nazar ettiğini bilmek.
3. Nefsin zikri: Harf ve ses yerine his ve hayâl ile içten, kalpten Allah'ı anmak.
4. Rûhun zikri: Cenâb-ı Hakk'ın kâinâtta tecellî eden, güzel sıfatlarının netîcesine bakarak O'nu tefekkür etmek, düşünmektir. Bu zikir çeşitleri kişiyi kemâl mertebesine ulaştırmak için en kuvvetli yoldur. Bunlar tarîkatte zikir çeşitlerinin özetidir. Gayrisi teferruâttan ibârettir."
Bu mübarek zat, talebelerine; "Lâ ilâhe illallah, diyerek kalbinizin pasını siliniz" dedikten sonra, şu şiiri söylerdi:
Her kelâmın âlâsı, Lâ ilâhe illallah
Cümle varın mevlâsı, Lâ ilahe illallah
Cümle derdin dermânı, koma dilinden anı
Müminlerin îmânı, Lâ ilâhe illallah
Tâliblerin şükrüdür, kalplerinin fikridir
Dillerinin zikridir, Lâ ilâhe illallah.
Vehbi Tülek.