* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Dâvâ Adamları’na İhtiyacımız Var  (Okunma sayısı 41 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7282
Dâvâ Adamları’na İhtiyacımız Var
« : Dün, 08:36:10 ÖÖ »
 

Dâvâ Adamları’na İhtiyacımız Var

“Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var” diye yazan yazar kardeşlerimle aynı duygu ve düşünceleri taşıyorum.

Dâvâ adamlığında öncümüz, liderimiz, ulu önderimiz âlemlere rahmet olarak gönderilen kâinatın övüncü, kıvancı, öncülerin öncüsü Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselamdır. Sonra sahabeyi kiram, sonra da o izi süren tâbiin, tebei tâbin, selefi salihîn, varisleri mürşidler, Allah dostları…

Resulullah, hak ve hakikat yolculuğundan asla geri adım atmadı ve kararlılığını şöyle ifade etti:

“Allah’a yemin olsun ki sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar, dünyanın nimetlerini de ayağımın altına serseler, Allah dinini güçlendirinceye veya bu yolda canımı verinceye kadar davamdan asla vazgeçmeyeceğim.”

O izi sürenler de Allah demenin yasak olduğu dönemde her şeyi göze alarak Kur’an-ı Kerim’i okuyan okutan, yaşayan yaşatan bir nesil yetiştiren, “Dâvâ muvaffak olsun da varsın bizim yerimiz caminin papuçluğu olsun” diyen Süleyman Hilmi Tunahan’lar, 1922’de Meclis Başkanı Mustafa Kemal’e “Hırsını; makam ve şöhret arzusunu tatmin etmek için İslâm’a saldırarak, Türk ve İslâm düşmanlarının beğenisini kazanmaya çalışmanın büyük bir yanlış olduğu”nu dile getiren Said Nursiler, kafasına geçirilmek istenen serpuşu giymediği için idam edilen kendisini dâvâsına adayan İskilip’li Atıf’lar unutulmadı unutulmayacak. Firavunlar öldü. Ama Firavunluk ölmediği için Cumhuriyet döneminin ‘ebedî şef’ ve ‘millî şef’in zalimliklerinin idamlarıyla şehid oldular. Bugünlere geldiğimizde Filistin’in Şeyh Yasin’leri, Muhammed Mursi’leri, İsmail Heniye’leri, Yahya Sinvar’ları Hasan el-Bennâ’ları rahmet, mağfiret, minnet ve şükranla anarken Suriyeli Müslümanların öncülerinden Ömer el-Emiri’yi de hatırladım. Ümmetin yeniden uyanışı için Suriye’de Daru’l-Erkam hareketi isimli bir hareket kurmuş bir davetçidir. Hasan el-Bennâ ismini duyduğunda onu ve hareketini yakından tanımak için 1945 yılında Mısır’a bir ziyaret yapmıştır. Ancak Hasan el-Bennâ, davet çalışmaları için Mısır’ın birçok şehrini ve köyünü ziyaret edeceği 22 günlük bir yolculuğa çıkmak üzeredir. Ömer el-Emiri bu yolculuğu haber alınca Hasan el-Bennâ’yı en iyi yolculuklarda tanıyabileceğini düşünür ve onunla birlikte gelmek istediğini söyler. Bunun üzerine Hasan el-Bennâ bu teklifi kabul eder. 

Sohbetlerimizle, derslerimizle, İslami faaliyetlerimizle, konuşmalarımızla, sosyal medya davranışlarımızla bütün insanları samimi olduğumuza inandırabiliriz.

Ancak Rabbimizle baş başa kaldığımızda, tek başına namaza durduğumuza, yalnızken bir günah fırsatı ile karşılaştığımızda, kalbimiz harekete geçip de bütün niyetlerimiz ortaya döküldüğünde yani insanlara gizli, Allah’a açık hallerimiz ortaya çıktığında gerçek samimiyetimiz de ortaya çıkmış demektir. Bu seyahat; “Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var” dedirtir. İşte seyahat notu:

“Ben müşkülpesent bir insanım. Yani zor adam beğenirim Hasan el-Bennâ’yı ve hareketini gözlemlemek üzere Mısır’a gittim. Kendisiyle birçok alanda sohbetimiz oldu. En önemlisi, en verimlisi ve bereketlisi, beraber geçirdiğimiz bu illerdeki 22 günlük birlikteliğimiz oldu. Aramızdaki konuşmanın rahat sağlanması için kendisi şoförün yanında otururken beni pencere kenarına oturtuyordu. Bu esnada onu yakından tanıma fırsatı buldum.

 Bazı köylere giderken araçla gitmek mümkün olmuyordu. Merkep sırtında saatlerce yolculuk yapılırdı. Ama Hasan el-Bennâ sanki lüks bir aracın içinde yolculuk yapar gibi büyük bir şevk ve heyecanla hareket ederdi. Onun ihlası, namazlardaki huşusu, uzun uzun yaptığı dualar, boş konuşmaması, etrafındakilere karşı nezaket ve mütevazılığı, cesaret ve adanmışlığı beni derinden etkiledi.

Ancak beni asıl etkilemiş olan ise şudur. Bir köyde misafir olduğumuzda benim için bir dönüm noktası oldu. Ev sahibi üstad el-Bennâ’ya bir oda bana da yakınında bir oda ayırınca, geri kalan kardeşler salona yerleştiler. Saatler gece üç sıralarını gösterirken ihtiyaç için dışarı çıktım. Üstadın oda ışığının yanmakta olduğunu gördüğümde onun da abdest ihtiyacını gidermek istediğini zannettim. İhtiyaçtan döndüğümde ışığın hâlâ eskisi gibi yanıyor olduğunu fark ettim.

Gecenin bu geç vaktinde ne yaptığını öğrenmek istedim ve kapı aralığından baktığımda onu boğuk bir ses ve hıçkırıkla secde ederken buldum. Bu uzun süren secde halinden başını kaldırıp doğrulduğunda, gözlerinden sakalına akan yaşlarını gördüm. Sonra ikinci secdesine devam etti ve namazını bu huşu hali içinde tamamladı.

Bu geçen uzun beraberlik süresi boyunca bizim namazımız gibi namaz kılan adam, kendi başına kaldığında namazını daha da uzatıyordu. Duası, ihlâsı, samimiyeti gerçekten de çok farklıydı. Sonra, bu şahsiyetin gizli hallerinin açıkta olan hallerinden daha hayırlı olduğunu ve Rabbiyle olan sılasının görünenin ötesinde olduğu gerçeğini anladım. İşte bu noktadan sonra, cemaatin durumunu gözlemleyen, sorgulayan halimden sevgi duyan, gönül bağlayan, kendinden hisseden bir hale geldim. Dedim ki, böyle bir lider nasıl sevilmez. Düşünen, yazan o, dertleri dinleyen o, her yere koşan, dağ tepe aşan o, sonra da gecenin yarısı bunca yorgunluğa rağmen kalkıp teheccüde duran o. Böyle bir lider nasıl sevilmez. Çünkü o, ilk önce Rabbine karşı samimi bir insandır.”

Rabbim gizli halleri açık hallerinden daha hayırlı Dâvâ Adamları’ndan bizleri mahrum etmesin. Dâvâ adamlarının davalarındaki gayretlerini muvaffak kılsın.

Yaşar Değirmenci.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

[/font][/size][/color][/b]