* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Fayda Getirmeyen Tartışmaları Terk Etmeye Var mısınız  (Okunma sayısı 204 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Fayda Getirmeyen Tartışmaları Terk Etmeye Var mısınız
« : Haziran 21, 2020, 07:24:10 ÖÖ »
Fayda Getirmeyen Tartışmaları Terk Etmeye Var mısınız
   
Herkes tartışıyor. Bilim, laiklik, din, spor, siyaset kısacası bildiğimiz ya da bilmediğimiz bütün konularda tartışıyoruz, tartışmanın adabını da bilmeden. Bir taraf, karşı tarafı dinlemeden, kendi fikirlerini kabul ettirmeye zorluyor. Böylece taraflara hiçbir fayda sağlamayan; hatta kalplerin kırılmasına sebep olan, insanları birbirine düşman eden bir sonuç çıkıyor ortaya. (Tabii adabıyla yapılan tartışmalara diyecek bir sözümüz yok.) Taraflardan birisi Peygamberimizin verdiği müjdeyi hatırlayıp tartışmaya bir son verse, ne düşmanlık olacak, ne gurur damarları tahrik olacak. Efendimiz:

“Haksız olduğu halde münakaşayı bırakana cennetin kenarında bir köşk verilir. Haklı olduğu takdirde münakaşayı terk edene ise cennetin ortasında bir köşk verilir...” buyurmaktadır. Başka bir hadiste ise, “Haklı dahi olsa tartışmayı terk etmeyen, kâmil iman etmiş olmaz” buyurulmaktadır. Yüce Kitabımızda ise mevzu şöyle ifade buyrulur:

“Haydi diyelim ki az çok bildiğiniz konularda tartışıyorsunuz. Peki, ne diye hakkında bilginiz olmayan hususlarda tartışıyorsunuz? Hâlbuki işin doğrusunu Allah bilir, siz bilemezsiniz.” (3 Al-i İmrân, 66)

Bu ayet, tartışmanın bir şey kazandırmadığına değinerek, insanların hele de bilgileri olmadığı bir konuda konuşmasının yanlışlığını anlatır. Bu konuda nasıl bir davranış sergileyebiliriz? Çoğu zaman dengesiz bir sözün söylenmesiyle, önü alınamaz bir duruma gelen tartışmalara (özellikle eşlerimize karşı) girmeyelim. Tartışma yerine vakitlerimizi okuyarak geçirelim, böylece hem kalp kırılmasına engel oluruz hem de birçok bilginin sahibi. Peygamber Efendimizin müjdesini hatırlayarak tartışmalardan uzak duralım.

Tartışmanın ortasında kaldıysak uygun bir şekilde tartışmaya nokta koyalım. Belki zor; ama cennette bir köşk sahibi olmak sizi heyecanlandırmıyor mu? Bütün kavgaların, gürültülerin, vs.’lerin hep sinirle ve tartışma ile başladığını düşünemez miyiz?

Bu önemli ve mutlaka uygulamamız gereken hususlardan birisi. Bir başkası:

Elimize servet geçince onu faizle çoğaltmayı değil, zekat ve infakla çoğaltmayı düşünün! Riba servetin miktarını artırır. Ruhunu öldürür. Diri servet, sahibini sırtında taşırken, ölü serveti, sahibi sırtında taşır. Zekat, görünürde malın miktarını azaltırken, hakikatte malın bereketini artırır.

Günahta ısrar, günah işlemekten daha büyük günahtır. Zira bu, günaha aldırmamanın bir sonucudur. Günaha aldırmamak vicdanın kör, imanın pasif oluşunun bir göstergesidir. Sonu helake açılan hayat tarzıdır günahtan vazgeçmemek.

Sakın Allah yokmuş gibi konuşayım deme! Allah’ın hayata her an müdahil olduğu gerçeğini unutma! Burada bir tasavvur inşası vardır. Allah’tan bağımsız bir hayat alanı olmadığını hiç aklından çıkarma ve kariyer planlamasını yaparken Allah’ı hesaba kat!

İnsanların birbirine sevgiyle-saygıyla davrandığı, kendileri için istediklerini, başkaları için de istedikleri; kendileri için istemediklerini başkaları için de istemedikleri anlayışını hâkim kılamaz mıyız? Mutluluğu da acıyı da paylaşabilen, insanı insan yapan değerleri hiç unutmayan kişilerden biri olamaz mıyız?

Komşulukları, dostlukları, arkadaşlıkları, akrabalıkları, vefakârlıkları hayatımıza yansıtamaz mıyız? Ağlamayı da gülmeyi de çileyi de  başarıyı da terslikleri de bilen, taşıyan ve gerektiği gibi karşılayan “ölçü ve denge” toplumunun inşasına katkıda bulunamaz mıyız?

 Geliniz hep birlikte bir nefs muhasebesini gündemimizi alıp, yapmamız gerekenleri yapalım. İhmal etmeyelim.

Yaşar Değirmenci.