* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Hac insanlığın Allah’a yürüyüş destanınıdır  (Okunma sayısı 708 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Hac insanlığın Allah’a yürüyüş destanınıdır
« : Ağustos 15, 2017, 09:48:41 ÖS »
Hac  insanlığın Allah’a yürüyüş destanınıdır

Hac, insanlığın Allah’a yürüyüş destanını, her müminin kendi şahsın tekrar yaşamasıdır.

Hac, Âdem rolünü oynayan her bir insanın, yitirdiği cenneti aramaya çıkmasıdır.

İnsanlığın tanıdığı en büyük iman hamlesi bu topraklarda başlamıştır. Âdem Havva’sına ve yitirdiği cennetine bu bölgede kavuşmuştur. Üç semavi şeriatın ortak atası İbrahim, onun aziz hatıraları Hacer ve İsmail, bu bölgede rollerini oynamışlardır.

Bir yoruma göre ilahi otoriteyi temsil eden arşın altında bulunan el-Beytü’l Ma’mur’un yeryüzündeki izdüşümü olarak inşa edilen Kâbe, insanlığın ilk atasına mabetlik etmiştir. Mekke işte bu ilk mabed etrafında şehirleşmiş ilk yerleşim birimidir.

Hz. İbrahim, Kâbe’yi tamamladıktan sonra Cebrail’in rehberliğinde Şeytan’ı bu bölgede üç kere taşlamıştı.

O gün bugündür bu sembolik taşlama Hz. İbrahim’in hatırasına sürer gider. Şeytan taşlamanın bölge halkının muhayyilesinde yer eden bir başka öyküsü de şu:

Hz. İbrahim rüyasını gerçekleştirmek üzere oğlu İsmail’i kurban etmek için götürdüğünde anne Hz. Hacer’in haberi yoktur. Anne Hacer oğlunun kurban edilmek üzere kocası tarafından götürüldüğünü şeytandan öğrenir. “Bir baba oğlunu keser mi hiç?” diye, önce aklını kullanarak şeytanın vesvesesini savuşturur. Şeytan onu ikna etmek için der ki: “Allah emretmişse?” Hacer bu kez aşkını ve imanını kullanarak “Allah emretmişse sana ne oluyor?” der ve şeytanî vesveseyi “üç cemre yeri”nde taşlar. Bölge halkının muhayyilesinde efsanevi bir nitelik kazanan olayın gerçek mahiyeti ne kadar sisli ve kapalıysa, olayın sembolize ettiği gerçek o denli açık ve net. O da, insanın şeytana, şeytansı dürtülerine, şeytanın yardımcısı olan insan şeytanlarına ve şeytanî düzen ve ideolojilere karşı kesintisiz bir savaş vermesinin gerekliliği.

Kimdir şeytan?

Şeytan kesinlikle bir tek düşman değildir. Şeytan imanın iktidarına karşı duran güçtür.

Öncelikle her işin başı, sağlam bir niyettir. Bu sebeple hacca niçin gidiyorum sorusunun cevabı önemlidir.

İkinci önemli husus, hacca helal imkânlarla gitmektir.

Allah’a isyan anlamına gelen haramla, Allah’a ibadet ve itaat olmaz. Müslümanlar olarak helal kazanca, helal lokma ile ailemizi geçindirmeye dikkat ettiğimiz gibi, Hac farzını yerine getirirken de bütün harcamalarımızı helal kazançla yapmamız çok özen göstereceğimiz meseledir. Hac yükümlülüğünü sadece “mali yeterlilik” şartına bağlayanlar geniş düşünmek, âyeti dikkatle okuyup düşünmek, imkanı olmadığı halde gitme yolu, oraya gidecek bir yol bulana yol gösterip  yardımcı olma fikri iptal edilmemelidir.  Sorun mesela: “Hacca, sadece yüzlerce doları olan mı gitmelidir?” diye. Ardından da Âli İmran 97. ayeti okuyun: “Orada apaçık, Allah’a saygıyı çağrıştıran deliller, nişâneler ve Makam-ı İbrahim vardır.

Oraya giren emniyet ve huzur bulur. Yoluna gücü yeten herkesin hac ibadetini ifa etme, hayır ve bereket elde etme ümidiyle Beytullah’ı ziyareti Allah’ın insanlar, Müslümanlar üzerindeki hakkıdır. Kim bu hakkı inkâr eder, tanımazsa Allah’ın azabından kurtulamaz. Bilmelidir ki, Kim, oraya girerse emin olur. Ona yol bulabilen herkesin, Kâbe’yi haccetmesi insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Kim inkar ederse; bilsin ki doğrusu Allah, alemlerden müstağni’dir.

Allah insanlara, âlemlere muhtaç olmayacak kadar zengindir.” Bu âyet mealinde gördüğümüz gibi “Ona bir yol bulabilen insanın haccetmesi Allah’ın insanlar üzerindeki hakkıdır.” Zengine ait bir farz gibi ifade edersek tartışma haline getirirsek vebal altına gireriz. Şimdi bir daha sorun: Yüzlerce doları olana mı, yoksa “ona bir yol bulana” mı? Adamın doları yok ama “ona bir yol” bulma fırsatı var; şimdi bu adama “Senin haccın olmaz” mı diyeceğiz? Ölçüyü kaçırmayalım. Aman dikkat!

Hac farzının ifasında takvaca hareket şarttır.

Sabır, şükür, kanaat, hayırlı ve faydalı olmak, harama bulaşmamak, cemaatla ve Kâbe’de namaz kılma hassasiyetini hep canlı tutmak çok önemlidir. Dinimizi topyekûn (parçalamadan, kendi ölçülerimize değil, Allah ve Rasulünün ölçü ve emirlerine tâbi olarak) yaşamamız istikamet üzere yaşamaktır.

Gerek Hac farzını ifa ederken gerek diğer ibadetlerimizde gerekse ferdî, sosyal ve kamu hayatımızda İbni Abbas Hazretlerinin şu tasnifini hiç hatırımızdan çıkarmamalıyız.

Diyor ki:

“Din dört cüzdür. Sıralamasıyla temeli Akaid, sonra Ahlak, sonra İbadet, sonra da Muamelat. Kim Dinimizi parçalamadan/bölmeden/birisiyle iktifa etmeden yaşarsa Dindardır.”  Bu maddelerden birisine ağırlık vererek değil, tamamından mesul/sorumlu olduğumuzu, bu hususlara dikkat etmemiz gerektiğinin şuuruyla hareket etmeliyiz.

Bazı âlimler, Hac yolcularına bilhassa namazlarına dikkat çekmek için şu misali verirler.

Hac yolculuğunda en az bir vakit namazı vaktinde kılamayacağını kesin bilen birisinin hacca gitmesi uygun olmaz. Belki bu da nafile hac için söylenmiş olabilir, ama namazın önemini anlatması bakımından önemli bir görüştür.

Hac esnasında da kalp kırmayacağız. Basit dünyevî meselelerle tartışıp vaktimizi boşa geçirmeyeceğiz. Son Haccımız gibi kul hakkına azami dikkat edeceğiz. Etrafımızdaki din kardeşlerimize her hususta faydalı ve yardımcı olmaya çalışacağız.

Âyet ve hadisten daha fazla hiçbir âlim, müçtehid, mürşid, vs. sözlerini, hatıralarını konuşarak Peygamberleri/Peygamberimizi/ sahabey-i Kiramı gölgede bırakmayacağız.

Bilgi ve Din kültürümüz yetersiz ise, ibadet mahalleri hakkında bilgi ve kültür sahibi olacağız. Medine’ye gidersek Hicreti çok iyi bileceğiz. (Sadece mağara/olaylar, vs. değil) Kur’an-ı Kerim’in pratiği/uygulayıcısı/yaşayan Kur’an’ı olan Rasulüllah Efendimizin tebliğini, irşadını, her hal ve şarttaDinimizi nasıl yaşadığını/yaşattığını düşünerek o izi süren Mü’minler olduğumuzu ‘üsve-i hasene’ olarak göstereceğiz.

 Dinimizden hiç kimseyi soğutmak, kötü örnek olmak durumuna düşürmeyip, Dinimize adam kazandırma, iyi örnek olarak Peygamberimize layık ümmet olma gayreti içinde olacağız İnşaallah.

Yaşar Değirmenci.