Hayatın İçinde Bir Peygamber
Rasûlullah aleyhisselam buyurdular:
“Kim, inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini ihyâ ederse, geçmiş günahları affolunur.”
(Buhârî, Terâvih, Muvatta’, es-Salât fi’r-Ramazan)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Aziz ve celîl olan Allah, “İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim…” buyurmuştur.” (Buhârî, Savm; Müslim, Sıyâm)
Oruç, sadece belli bir süreliğine aç kalmak değildir.
Oruç yalnızca mide ile tutulmaz. Bütün uzuvların bu ibadete iştirak etmesi îcâb eder.
İslâm’ın beş temel esasından biri olan orucu; yalan, gıybet, kovuculuk gibi zaaflarla zedeleyerek ecrini asgarî seviyeye düşürmek, büyük bir israftır.
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur:
“Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terk etmezse, Allah o kimsenin yemesini-içmesini bırakmasına kıymet vermez.” (Buhârî, Savm Edeb)
Bu sebeple oruçta ağza bir şey girmemesine dikkat etmek kadar, ağızdan yanlış bir ifadenin çıkmamasına da dikkat edilmelidir.
Bu Ramazan-ı Şerifte elimizle, dilimizle, gözümüzle ve tüm kalbimizle niyet edip oruç tutalım!
Abdullah İbni Abbas (ra)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle söylemeyi itiyat edinmişti:
“Allah’ım! Sana teslim oldum, ben Sana inandım, Sana dayandım. Yüzümü gönlümü Sana çevirdim, Senin yardımınla düşmanlara karşı mücadele ettim.
Allah’ım! Beni saptırmandan yine Sana, Senin büyüklüğüne sığınırım ki Senden başka ilah yoktur.
Ölmeyecek diri yalnız Sensin. Cinler ve insanlar ise, hep ölümlüdürler!”
(Müslim, Buhari)
Özellikle sıkışık anlarda Allah’a tevekkülün kıymeti büyüktür. Tevekkül, telaş ve paniği önler.
Soğukkanlılık, Allah’a güvenden kaynaklanır.
Tarihte, hayatının tamamı en ince teferruatına kadar tesbit edilebilen tek peygamber ve tek insan, Hz. Muhammed Mustafa (sav)’dir. O’nun bütün söz, fiil ve duyguları anbean kaydedilerek târihe bir şeref levhası halinde geçmiştir. Hz. Peygamberdeki “üsve-i hasene”, yani örnek şahsiyet, bütün bir beşeriyyet için zirve teşkil etmiştir.
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“İnsan, kulluk vazifelerini ifada kusur gösterir, yani her ibadetini kafi miktarda yapmayıp azaltırsa Cenâb-ı Allah onu gam ve kedere mübtela kılar.”
İnsan dâimâ Rabbine sığınmak, Onunla beraber olmak ve zaman zaman da Onunla konuşmak ister.
Bu durumda O’nun kelâmı olan Kur’ân-ı Kerim ile meşgul olur. Bu suretle kalben ferahlar, rûhen rahatlar, zihnen dinlenir ve manen güçlenir. Okuduğu âyetlerden istikamet alır, önceki insanların hâlinden ibret ve dersler çıkarır ve yoluna devam eder.
En mühimi de, insan ibadetler sâyesinde ruhen yükselir ve hakiki insanlık şerefine nail olur.
İbâdetlerle Allah’a yaklaşabildiği nisbette kâinatın gözbebeği olma vasfını elde eder.
İslâm, insânî faaliyet alanlarının hiçbirini ihmal etmeyen ve hayatı tüm yönleriyle ihtivâ eden bütün bir sistemdir.
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Allah’ı rab, İslâm’ı din, Muhammed’i peygamber olarak benimseyip onlardan razı olan kimse imanın tadını tatmıştır” (Müslim, İmân)
İslâm düşmanları, Hz. Suheyb (ra)’ı da bayıltıncaya kadar döverlerdi. Bu işkenceler hicrete kadar devam etti. Nihayet Suheyb (ra), Peygamber Efendimizden sonra Medîne’ye hicret etmek maksadıyla yola çıktı. Mekkelilerden bazıları arkasından yetişerek:
“–Sen buraya fakir ve zayıf bir kimse olarak geldin. Aramızda bol servete kavuştun! Sonunda kendinle birlikte servetini de alıp gitmek istiyorsun ha! Vallahi buna müsaade etmeyiz!” dediler.
Suheyb hemen hayvanından yere indi. Sadağındaki okları çıkardı ve:
“–Ey Kureyş cemaati! İyi bilirsiniz ki, ben sizin en iyi ok atanlarınızdan biriyim. Vallahi yanımda bulunan okların hepsini üzerinize atar, bitince de kılıcımı çekerim. Bunlardan birisi elimde bulundukça bana yaklaşamazsınız. Ancak onlar elimden çıktıktan sonra bana istediğinizi yapabilirsiniz. Şimdi, servetimin yerini haber verip onu size terk edersem yolumu açar, beni serbest bırakır mısınız?” dedi.
Müşrikler, teklifi kabul ettiler. Bunun üzerine Suheyb (ra), servetinin yerini onlara bildirerek yoluna devam etti. Rebîülevvel ayının ortalarında Kuba’ya varıp Rasûlullâh’a kavuştu.
Allah Rasûlü (sav) onu görünce tebessüm etti ve onun imanı uğruna bütün servetini feda etmesini ima ederek:
“Suheyb kazandı! Suheyb kazandı! Ey Ebû Yahya! Satış kârlı oldu! Satış kârlı oldu!” buyurdu.
Yaşar Değirmenci.