* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Peygamberlere İman  (Okunma sayısı 141 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Peygamberlere İman
« : Ekim 23, 2020, 06:05:08 ÖÖ »
Peygamberlere İman
   

“Biz her millete ‘Allah’a kulluk ediniz, tağuta (şeytana) tapmaktan sakınınız’ diyen bir Peygamber gönderdik.” (16 Nahl, 36)

“Her şeyi bir hikmete bağlı olarak yaratan Allah’ın iradesi, insanı hem doğru yolu, hem de sapıklığı tercih edebilecek bir yetenekte yaratmayı dilemiştir.

Onlara iki yoldan birini seçme özgürlüğü vermeyi uygun görmüştür. Ayrıca onlara akıl vermiştir. İki yönelişten birini bununla tercih etsinler diye... (Ayrıca bunun yanında yani onlara akıl vermenin) Yanısıra evrene, göze, kulağa, duygulara, kalbe ve akla hitap eden ayetler yerleştirmiştir. Gece ve gündüz boyunca hangi tarafa yönelirse yönelsin, insanın bu delillerle karşılaşmasını sağlamıştır.

Bütün bunlardan sonra Allah’ın kullarına olan şefkat ve merhameti, onları sadece bu akılla baş başa bırakmayı yeterli bulmadı. Peygamberlerle gönderdiği yasaları ile bu akla değişmez bir kriter belirledi. Nerede işin içinden çıkamaz olursa, orada bu ilkelere dayanmasını, böylece arzu ve isteklere göre şekil almayan bu değişmez kriter ile yapılan değerlendirmenin doğru veya yanlış olduğunu pekiştirmesini istedi.” (1)

Bu nedenle her “Peygamber, insanın ruh katlarını açmış ve onun her katını içinde bulunduğu şartlara ayarlamıştır. Bir katını dünyaya, bir katını ölüme, bir katını ölümden ötesine.

Mağaradan, çölden en karmaşık büyük kent yaşamalarına kadar insan düşüncesi, duyarlılığı, sükûneti, coşkunluğu, Peygamber ülküsünün ve hikmetinin önünde faniliğe dönük olmaktan kurtularak, Allah sevgisi ve korkusuyla, tevhit ahengiyle, hakikat şuuruyla dolu ebedilik şartlarına ayarlanır.

İnsanı bir Nemrut ateşi gibi yakıcı hale getiren cehalet ve zulüm karanlığından çıkararak, vahiy ışığında bir miraç yolcusu gibi yürüten, bir inancın ay ışığında ilâhî güzellikleri ruhun gıdası gibi sindire sindire ilerleten Peygamber izidir...

İnsanı putların köleliğinden kurtararak fıtratın medeniyetini kuran Peygamber’dir.

İnsanı, etinden kemiğinden fırlayan hayâllerden, puta tapıcılık hezeyanlarından arıtan Peygamberlerdir.

Toprağı teyemmüm, suyu gusl ve abdest gücüyle donatan Peygamberlerdir.

Ak kanadı sevap, kara kanadı günah, kaderinin hızıyla zaman içinde uçup gitmektedir insan. Kara kanadını yenileyen şeytandır, ak kanadını da Peygamberlerdir insanın. Dökülen kara kanat yerine ak kanat takmaya çalışanlardır insana onlar.

Beyaz, siyah, sarı, Asyalı, Afrikalı, Avrupalı farkı olmaksızın, insanın insan olmasını ön plâna çıkaran bir medeniyeti haber veren ve gerçekleştirenlerdir onlar...

Peygamberin izinde ruh sönmeyen bir ateştir, dünya da onun külü. Daha doğrusu, ışık ve zeytinyağı...

Vahyin ruha ve hayata karışması.. Peygamber izi budur.

Hikmet ve mucize, sertleşmiş ve gelenekleşmiş metafizik ve sosyal köleliği yumuşatıp ortadan kaldırmasında Peygamber’in destan kılıcıdır. İnsan, o kılıcın önünde baş eğerek hür olur.

Örneği Peygamber olan çocuklar, despotların, tiranların ve diktatörlerin serapsı hayâllerinin peşinde koşmazlar.

Çelik, cam ve çimento içinde, ancak Peygamberin izini gözleyerek, vahiy sevincinden doğan muştuları, umutları ve zikirleri ruhun durmadan yenilenişi ve dirilişi için tekrarlayarak ayakta durabilir insan.

Her zaman ölmeye yüz tutan insan ruhunu ayakta tutmak.. İşte Peygamberlerin bıraktığı miras.

Ruhun dirilişi, çağın özlediği, bir türlü adını koyamadığı; ancak Peygamber izinde gerçekleşebilecek ülküdür.

Gençliğin isyanı, anarşisi, başkaldırması, nihilizme veya romantizme batık olanı da bilmeden bu izi aramaktan, ararken izi daha çok kaybetmekten başka bir şey değil.

Peygamber ve çocuk.. Bu tabloyu ortadan kırmış olan insanlık, daha nice zaman azap çekecektir.”(2)

Hutbemizi noktalarken; Yüce Rabbimizden önümüzdeki Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece idrak edeceğimiz ‘Mevlid Kandili’ni Efendimiz’in bu Peygamberlik işlevinin bilgi ve bilincine ulaştıracak bir düzeyde ihya etmemizi ve ihya olunmamızı dileriz.

---------------------------------------------

1) Seyyid Kutub

Fî Zılal’il Kur’an, c.6, s.514

2) Sezai Karakoç

Günlük Yazılar II sütun

5. Baskı, s. 391-393


Süleyman Önsay.