HER GECENİ KADİR BİL!
Kadir Gecesi, Kadir suresinde görüldüğü gibi, öyle değerli, öyle bereketli bir gecedir ki, içinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. Kadir Gecesi’ne bu değer ve kıymeti veren şey ise bu gecede Kur’ân-ı Kerîm’in yeryüzüne inmeye başlamış olmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm, Allah Teâlâ tarafından Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına Kadir Gecesi’nde indirilmiştir. Daha sonra, Allah’ın izin ve emri ile 23 yılda peyderpey, ihtiyaca göre Kur’an’ı Resûlullah Efendimize vahiy yoluyla getirilmiştir.
Bu muhteşem gece, bütün değerini Kur’anı Kerim’den almaktadır. Çünkü Kur’an, bu gecede inmeye başlamıştır. Kıyamete kadar insanlığa dünya ve ahiret saadeti temin edecek bir kitabın yeryüzüne geliş günü ve bu günün yıldönümü elbette ki müstesna bir gün olmalıydı. O gün diğer günlerden daha kıymetli, daha şerefli olmalıydı. Gerçekten de öyle olmuş ve bu gece bin aydan daha hayırlı kılınmıştır: “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen nereden bileceksin? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh (Cebrâil veya ruh adındaki melek) o gece Rableri’nin izniyle hayatın her alanına dair tarifsiz bir mutluluğu getirirler. Bunun için inerler.”
Allah Teâlâ ibadetlere verdiği ecir, sevap ve ödülleri arttırdığı, af isteyenleri bağışladığı, duaları kabul ettiği, maneviyatımızı oluşturan unsurları takviye ettiği, dünyamızı ve hanemizi nûr, bereket ve rahmetle doldurduğu günler ve geceler tahsis ederek kullarına lutûflarda bulunmaktadır. Böyle gecelerden biri de Ramazan ayı içinde idrak edilen Kadir gecesidir. Bütün Ramazan geceleri ibadet şuuru içinde geçirilsin, ihya edilsin diye bu gecenin hangisi olduğu kesin olarak belirtilmemiştir; son on gün içinde ve yirmi yedinci gecede olması ihtimali daha fazladır.
Kur''an eğer senin yüreğine, zihnine, hayatına ve dünyana da inerse, sana bir gecesi bir ömür kadar bereketli bir hayat bahşetmez mi? Senin duygu, düşünce ve eylem potansiyelini binlerce kat artırmaz mı? “O gece boyunca melekler, Rablerinin izniyle (ölü canlara) hayat taşımak için bölük bölük inerler; her çeşit barış, huzur, saadet ve güven taşırlar... ta şafak sökünceye kadar..” (97.4-5)
Vahyin taşıdığı barış, huzur, saadet, güvenlik ve özgürlük tek çeşit değildir; duygu, düşünce ve eylem olarak bireyin bütün hayatını kapsar. Sadece bireysel değil toplumsal barış, huzur, saadet ve güvenin de tesisi fıtratla aynı kaynağa ait olan vahyin diriltici soluğuna muhatap olmakla gerçekleşir. Biz bu gecede, başta bu toprakları vahiyden mahrum edenlerin hidayeti ve ıslahı olmak üzere, herkes için dua edeceğiz. Ramazan ayında daha da dikkatli olmamız gerekmektedir. Ramazan ayının 27. gecesine daha dikkat etmeli ve geceyi gereği gibi ihyaya çalışmalıyız. Çünkü Peygamber Efendimiz, “Kadir Gecesi’ni kim sevabına inanıp onu kazanmak ümidiyle ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.” Buyurur. Kadir Gecesi’nin kıymetli olması onun kadir ve kıymetini bilip takdir edenler içindir. Bu gecenin değer ve kıymetini fark edemeyenler bu geceden nasibini alamazlar. Kadir Gecesi’ni ihya sadedinde, namaz kılmak, Kur’an okumak, dua etmek, sadaka vermek gibi bütün ibadet çeşitleri ile Allah’a yönelmek gerekir. Ancak bu gece dualara icabet edilen vakitlerden biri olması sebebiyle dua etmek sünnettir. Nitekim Peygamberimiz o gece için, Hz. Âişe’ye “Allâhümme inneke afuvvun, kerimün tuhibbu’l-afve fa’fu annî (Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni affet.)” diye dua etmesini tavsiye buyurmuştur.
Bizler de bu geceyi uyanık ve şuurla değerlendirelim, başta Müslümanlar olarak bütün insanlığın kurtuluşu için dua edelim. Gecemiz mübarek olsun. Kadir gecesi, kendisi hakkında özel sure inmiş bir gecedir. Bu geceye Kadir gecesi denilmesi şeref ve kıymetinden dolayıdır. O gece de yatsı ve teravih namazının cemâatle kılınması, sonra evde bir miktar nafile namaz kılınması, Kur'ân okunması, istiğfar edilmesi (günahların bağışlanması için Allah'a yalvarılması), dua edilmesi, yatmadan önce son namaz olarak da vitir ve teheccüt namazının kılınması tavsiye edilebilir.
Allah Teâlâ Kur'ân'ın gelmeye başladığı geceyi “mübarek bir gece” olarak nitelemektedir. Mübarek, “kutlu, bereketli, insana maddî ve manevî imkânlar bahşeden, fırsatlar sunan” demektir. Kur'ân'ın böyle bir gecede inmeye başlaması hem o gecenin ve onu ihtivâ eden Ramazan ayının hem de Kur'ân'ın önem ve değerini açıkça ortaya koymaktadır. Değerli ödüller önemli günlerde verilir; Kur'ân Allah'ın, kullarına en büyük lûtfu, eşsiz nimetidir ve bu ödül Rahmet Peygamberi aracılığı ile ümmetine Ramazan ayında Kadir gecesinde verilmiştir. ‘Kadir gecesinde neler yapabiliriz?’ diye sorulacak olursa, şunları ifade edebiliriz: Kadir gecesini, namaz kılarak, Kur’ân-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfâr ederek ve dua yaparak değerlendirebiliriz. Zaman ve mekanlar, kendilerinde meydana gelen büyük ve önemli olaylarla değer kazanırlar. Kadir gecesi bu bakımdan hiçbir geceye nasip olmayan bir olayın meydana geldiği gecedir. Çünkü bu gecede kadri yüce bir kitap olan, Allah Teala'nın insanlığa gönderdiği son mesaj Kur'an-ı Kerim, inmeye başlamıştır. Kur'an-ı Kerim İslamiyet'in ana kitabıdır. Dinin esasıdır. Dini hükümlerin dayanağı olan dört delilin birincisidir. Bütün dini hükümleri ihtiva eden Kur'an-ı Kerim, geçmiş semavi kitapların da özetidir. İnanç, ibadet, ahlak ve sosyal bakımdan insanı ve insan topluluklarını maddi-manevi mutluluğa ulaştıracak her şeyi bildirmiştir. Kur'an-ı Kerim insanlar için bir hidayet kaynağı olarak gönderilmiştir. Kur'an-ı Kerim, son ilahi kitap olarak gönderildiğinden, talimatı da bütün insanlığı içine alacak şekilde umumidir. Kur'an-ı Kerim, insanı dünya ve ahirette mutlu kılacak her şeyi ihtiva eden bir Kitab-ı Mübin'dir. O'nu rehber edinen yanılmaz. O'na sımsıkı sarılan sapıklığa düşmez. Onun gösterdiği yolda yürüyen şaşırmaz ve onu okuyanın ecri az olmaz. Kadir gecesini idrak ederken, dünyanın neresinde olursa olsun açların, yoksulların, mahrumların, mağdurların, zulme uğramışların haklarına dikkat kesilmek, onların dertleriyle dertlenmek acılarına ortak olmak, yaralarını sarmak hepimizin vazifesidir. İnsanlığın barış ve huzuru için hayrın anahtarı, şerrin kilidi olmak, yeryüzündeki bütün Müslümanların sorumluluğudur. Bu vazife ve sorumluluk, kadir gecesi yeryüzüne inen meleklere ve Cebrail aleyhisselama eşlik edecek bir kulluğa sahip olmak için de gayret göstermeliyiz. Kadir gecesini, ancak Kur’anın kadrini, kıymetini bildiğimiz müddetçe ihya etmiş oluruz. Kur’anı Kerimin hak, hakikat, ahlak ve adalet ilkelerine sarıldığımız ölçüde bir ömre bedel manevi gelişmeler yaşayabiliriz. Tabii ki Dinimizin yaşanmasını belli gün ve gecelere tahsis etmeden…
‘Her geceni Kadir, her nefesin ahir bil’ şuuruyla hayatımızı sürdürelim. Bu gece, kaybettiklerimizi bulma gecesidir.Zihinleri ve gönülleri Kitabımız Kuranı Kerim’e göre yeniden inşa etme, onun hayat veren soluklarıyla yeniden dirilme gecesidir. İmana, merhamete, şefkate, muhabbete sarılma gecesidir. Kendimizi hesaba çekme gecesidir. Gaflet içinde geçen günlerimizi sorgulamalı, iyi ve güzel davranışlarımızı arttırmaya, kötü ve yanlışlarımızdan uzaklaşarak kalbimizdeki manevi kirleri temizlemeliyiz. Doğruyu/hak ve hakikati bulduktan sonra Peygamberimizin çok sık yaptığı şu duayı da ihmal etmeyelim. “Ya mukallibel kulubi sebbit kalbi ala dinike. Ey kalpleri çeviren Rabbim! Benim kalbimi hak dininin üzerinde sabit kıl.” Ya Rab! Bu gece hürmetine, İslâm coğrafyasında akan kan ve gözyaşlarının durmasını, bütün kardeşlerimizin bayrama huzur ve güven içerisinde ulaşmasını nasip eyle. Bu vesile ile tüm Müslümanların her gecesinin Kadir, her gününün bayram olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Yaşar Değirmenci.