Boşanmaların azalması için
Değerli okuyucular, son yıllarda boşanma sayısında ciddi artışlar var... TÜİK kurumunun 2010 yılında yaptığı araştırmalara göre; Türkiye de boşanma oranında % 7’lik bir artış, Evlilik oranında % 0,8’lik bir artış görülmekte. 2009 yılı verilerine göre ise biz daha geç evlendik, daha az evli kaldık ve maalesef daha çok boşandık... Günümüzde boşanmalar daha kabul edilir hale geldi .Oysa boşanmak Cenab-ı Allah’ın en sevmediği şeydir. Herkes eşini olduğu gibi kabul etse, olaylara onun penceresinden bakabilse, hatalarını hoşgörüyle karşılasa, eşini sadece bu dünyalık eş olarak değil de, ahiret arkadaşı gibi görse, o zaman evlilikler daha uzun süreli olur, boşanmalar azalır.
Boşanmak aslında büyük bir travma, kişileri gerçekten kötü etkiliyor. Çünkü evlilik, içine çok fazla umut eklenen bir başlangıç; ömür boyu süreceğine dair bir beklenti var. Bu beklentiden dolayı bir şekilde evlilik devam etmediğinde kişilerde öncelik olarak başarısızlık duygusu yaşanıyor. Sorun kimde olursa olsun her iki taraf da özgüveni çokça örseleyen bu başarısızlık duygusunu yaşıyor. Boşanmak isteyen taraf belki biraz daha yaşıyor bu duyguyu, boşanmak istemeyen taraf da “istenmemiş olma” duygusunu daha yoğun bir şekilde yaşıyor. Derin bir reddedilmişlik ve istenmemişlik yaşayan bu tarafın da özgüveni oldukça zedeleniyor. Ancak her iki taraf da diyalog içerisinde boşanmaya karar verirlerse boşanma travması az da olsa hafifliyor.
Boşanma kadını ve erkeği farklı şekillerde etkiliyor. Bu tür durumlarda kadınlar genelde kendilerini çok hızlı suçlar; ilişkiyi kendilerinin beceremediğini düşünür ki bu çok örseleyicidir. Kadının özgüveni sarsılır; iç huzuru ve mutsuzluğu perçinlenir. Erkeklerse genelde sorunu kendilerine değil de karşı tarafa yöneltmeyi tercih ediyor. Toplum da erkeğin bu davranışına çokça katkıda bulunuyor. İlişkileri genelde kadınlar kotardığı için toplum tarafından “ilişkiyi sürdürmeyi başaramayan” de yine kadın oluyor.
Erkek boşandıktan sonra eski karısının yerine başka birini çok daha hızlı koyabiliyor. Kadın boşandığında ise genel olarak verdiği tepki, kendisiyle baş başa kalmak oluyor; hemen yeni bir ilişki yaşamaya sıcak bakmıyor. Bu noktada kadın yeni hayatını bir şekilde kendisine faydalı olacak şekilde, örneğin ekonomik özgürlüğünü kazanacak şekilde kurgularsa, boşanmış olduğu eşinin kıskançlığına da maruz kalıyor. Araştırmalara göre, boşanmış erkeklerin evli erkeklere göre beş kat, boşanmış kadınların da, evlilere göre üç kat ruhsal bozukluklara uğradığı görülmüştür. Bu bulguların iki yorumu var; ya mutsuz evlilikler eşlerde ruhsal uyumsuzluklara sebep oluyor ya da ruhsal uyumu bozuk olanların evliliği kısa sürüyor. Bir evli çift düşünelim; erkek karısına bağırıp çağırıyor, her şeye bahane buluyor, kadın da erkeğe yeterli ilgi ve saygıyı göstermiyor. Her gün evde hırgür var, tabii ki eşlerde depresyon, panik atak, uykusuzluk gibi ruhsal sıkıntılar olması normal. Her boşanmanın sonu rahatlama ve kurtuluş değildir, eziklik ve tedirginlik vardır.
Eşler boşanmadan dolayı kendilerini sorumlu tutar ve suçluluk duyar. Hele bir de çocukları varsa, bu durum daha kötüdür. Boşanmadan dolayı eşler boşluk ve yalnızlık hissi duyarlar. Özellikle baba evine sığınan kadın kendini sığıntı gibi hisseder, iş bulmak, yük olmamak ister. Hele çocuklarının velayetini alan annenin işi, bir mesleği yoksa daha zordur. Böyle bir annede karamsarlık, öfke duyguları, kime dayanacağını bilememe gibi duygular çok normaldir.
Bunlar zamanla geçer; çünkü zaman her şeyin ilacıdır.
Boşanma sonrasında “çivi çiviyi söker” diye hemen bir ilişki peşinden koşmaktansa, kendini ve hayatı yeniden yorumlamak için kendimize zaman tanımalıyız. Boşanma sonrası hayatın en üretken aşamalarından birisidir.
Kaybolan zamanların telafisi ve kendiniz için yapmak isteyip de ertelediğiniz şeyler için bir fırsatlar dönemidir.
Kaybınızın yasını tutarken diğer taraftan fiziksel, ruhsal ve profesyonel anlamda kendinize yeni ve farklı katkılar oluşturmakla ilgili üretkenliğinizin arttığını görürsünüz yani kendi kişisel gelişiminize yatırım yaparsınız.
Bana gelen danışanlarımdan biliyorum; boşanma sonrası verilen ödevleri hızla yerine getirdiklerine tanıklık ediyorum.
Yeni hobiler bulma, arkadaşlarına daha fazla zaman ayırma, dışarıda sosyal etkinliklerde bulunma, yeniden işe girme, işi ile ilgili eğitimlere katılma ve maneviyatını güçlendirici hizmetlerde bulunma ve yeni yaşayacağı alanı kendi beğeni ve rahatına göre düzenleme gibi konulara yoğunlaştıklarını görüyorum.
Değerli okuyucular, boşanma sonrası hayat yeniden başlayabilir, yeni olan korkutur genellikle ama aynı zamanda heyecanı da vardır. Arzu edilen eşinizle birlikte yaşlanmaktır ama olmuyorsa, yürütemediyseniz verdiğiniz kararın arkasında durup, kendiniz için onarıcı ve iyileştirici yaşantılara yönelmek durumundasınız.
Evliliğinizde kıskançlık ve aldatılma vb. şüphelerinizde artış varsa, eşinize ve evliliğinize olan güveninizde azalma olduğunu hissediyorsanız, cinsel ve duygusal anlamda eşinizden uzaklaşma hissediyorsanız, sık sık tartışıyor ve bu tartışmalarınız kavga ile sonuçlanıyorsa, ilişkinizde sevgi, saygı, güven, bağlılık duygularında azalma varsa, eşiniz sizi küçümsüyor ve aşağılıyorsa, eşinizle küsmeleriniz çoğalmaya ve uzun sürmeye başlamışsa evliliğiniz için tehlike çanları çalıyor demektir. Yani yardım almanın zamanı gelmiş demektir.
Evliliğinizde mutlu olmanız duasıyla Allah’a emanet olunuz.
PSİKOTERAPİST KIVANÇ TIĞLI BULUT DANIŞMAN.