Çocuklarda Karşı Gelme Bozukluğu
Ferhat okuldaki öğretmeninin tavsiyesiyle annesi tarafından danışmanlık merkezine getirilen 10 yaşında bir erkek çocuktu. Anne Meral hanım, oğlunun okul yılı boyunca diğer öğrencilerle kavga etmek, öğretmenine karşı itaatsizlik ve saygısızlık göstermek, dersi dinlememek gibi nedenlerden pek çok kez idareye gönderildiğini belirtti. Meral hanım, oğlunun sınıfta verilen ev ödevlerini çoğunlukla yapmadığını ve sürekli olarak sınıf arkadaşlarını rahatsız ettiğini söyledi. Sınıfta Ferhat’ı seven pek çocuk olmadığını ve oğlunun tek arkadaşının benzer olumsuz davranışlar sergileyen bir çocuk olduğunu anlattı. Oğlunun tüm bu sorunlu davranışlarına rağmen, oğlunun öfke nöbetlerinden sonra genellikle sakinleşebildiğini ve bazen yaptıklarından dolayı özür dileyebildiğini de aktardı. Öğretmeni, anneye öğrencisinin zeki ve yetenekli bir çocuk olmasına rağmen, olumsuz davranışları ve sinirli olması nedeniyle okulda başarılı olamadığını ifade etmiş.
Meral hanım, oğlunun evde öfke nöbetleri geçirdiğini ve sürekli olarak tartışmaya yer aradığını belirtti. Ayrıca oğlunun evdeki yapması gereken sorumluluklardan kaçmak için sıkça yalan söylediğini ve kendinden 2 yaş küçük kız kardeşiyle durmadan kavga ettiğini söyledi. Anneye göre, oğlu kız kardeşine gösterilen ilgiyi çok kıskanıyordu ve kendisi kızıyla belirli bir sürenin üstünde ilgilendiğinde oğlunun öfkesi daha çok şiddetleniyordu. Meral hanıma oğlunun yaptığı herhangi iyi bir şey olup olmadığı sorulduğunda, “Oğlum bir senedir pekiyi bir şey yapmıyor” cevabını verdi. Meral hanım, Ferhat’ı “nefret dolu bir çocuk” olarak nitelemişti, fakat saldırgan davranışları sonucunda çocuğun zaman zaman özür dilediğini de onaylıyordu. Buna karşılık Meral hanım, oğlunu sürekli olarak disipline etmede zorlandığını, çünkü kendisinin eşinden ayrı çalışan bir anne olduğunu ve çoğu zaman oğlunun davranış sorunlarıyla uğraşamayacak kadar yorgun bir şekilde işten eve döndüğünü açıkladı. Oğluna arada sırada oda cezası vermekle birlikte, çoğu zaman, özellikle çok yoğun ya da sinirli olduğunda, dövme ve aşırı bağırma yöntemlerine başvurduğunu anlattı.
Ferhat geldiği ilk seanslarda düzgün bir şekilde giyinmiş, yaşıtlarına göre kısa boylu bir çocuktu.
Kendisine okulda yaşadığı sorunlar sorulduğunda “öğretmenim benden nefret ediyor.” Başka çocukların yaptığı şeylerde “beni suçluyor” cevabını verdi. Ayrıca Ferhat’a göre annesi ona “sürekli bağırıyordu” ve “başı her zaman dertteydi.” Ferhat kendisinin yargılanmayacağını anladıkça rahatladı ve başkalarına karşı “bazen kötü davrandığını” ve “çabuk sinirlendiğini” kabul etti. Ferhat okuldaki çocuklar ona “bücür” ya da “tembel” dediğinde onlarla genelde kavga ettiğini anlattı. Genel anlamda Ferhat iyi bir izlenim vermeyi çok isteyen ve özel ilgi arayışında olan bir çocuktu. Sıkça annesinin kendisi hakkında ne söylediğini öğrenmek istedi ve annesinin de katılacağı bir seans olup olmayacağını sordu.
Ferhat’a geçen aylarda bir psikiyatrist tarafından “karşı gelme bozukluğu” tanısı konmuştu ve oyun terapisi alması gerektiği söylenmişti. Açıkça anlaşılıyordu ki yetişkinlerin dikkatini çekmek onun için çok önemliydi. Annesinin ilgisini üzerine toplamak için özellikle kardeşiyle ilgilendiği zamanlarda, karşı gelme davranışı sergiliyordu. Biz uzmanlara terapi eğitimlerinde söylenen bir söz vardı; “Her yaramaz davranışın altında karşılanmamış bir ihtiyaç vardır. Çocuklar sorunlarını, ihtiyaçlarını yetişkinler gibi sözlerle dile getiremezler. Ancak davranışlarıyla duygularıyla bu ihtiyaçlarını belli ederler. “Ferhat’ta da karşılanmamış ihtiyaçlar vardı. Bütün bunların yanı sıra Ferhat ve annesi arasında, üstünlük kurmaya dayalı, ailevi şefkat ve desteğin yeterli olamadığı, olumsuz bir iletişim mevcuttu. Ferhat okulda kendisiyle alay edildiğinde, öfkesine hakim olamıyordu. Anlaşmazlıkları çözmede ilk olarak saldırganlığa başvuruyordu ve temel sorun çözme becerileri yeterli değildi. Bazı temel iletişim becerilerinden de yoksundu ki bu da onu akranlarıyla düzgün ilişkiler kurmaktan alıkoyuyordu ve anlaşmazlıkları konuşarak çözme kabiliyetini kısıtlıyordu.
Ferhat ilk oyun seanslarında pek çok oyuncakla çok kısa süre oynadı, ilk oyunları saldırganlık temalıydı. Aramızda güven ilişkisi kurulmaya başlayınca, okulda diğer öğrencilerle ve öğretmeniyle olan travmatik anılarını canlandırdı. Terapist olarak bana roller verdi, travmalarını yeniden canlandırarak kaybettiği gücünü, onurunu, şahsiyetini tekrar geri kazandı. Ferhat oyun seanslarının sonunda kendine daha çok güvenmeye başladı, ders başarısı yükseldi, arkadaşlarıyla daha iyi ilişkiler kurdu, karşı gelme davranışları belirgin ölçüde azaldı.
Değerli okuyucular, karşı gelme bozukluğu tanısı için sıkça öfkelenme, yetişkinlere karşı asi ve muhalif tutum, etrafındakileri bilinçli bir şekilde rahatsız etme, asabiyet, sinirlilik ve kincilik de dahil sekiz semptomdan dördünün, çocukluk ya da gelişim dönemindeki normal bir bireye göre anormal seviyede, en az 6 ay sürmesi gerekmektedir.
Araştırmalara göre, karşı gelme bozukluğu tanısı konulan çocukların aşırı otoriter ebeveynlere sahip olduklarını ve normal çocuklara kıyasla yeterli aile şefkati göremediklerini tespit etmişlerdir. Ayrıca karşı gelme bozukluğu tanısı konulan ergenlik öncesi dönemdeki çocukların annelik görevini üstlenen bireylerle güvensiz bağ kurduklarını gösteren kanıtlar da mevcuttur ki bu da annelik yapan bireylerde stres ve depresyona yol açar.
Çocuklarınızla güvenli bağlar kurmanız duasıyla Allah (c.c)’a emanet olunuz.
KIVANÇ TIĞLI BULUT PSİKOTERAPİST DANIŞMAN.