ENGELLİ ÇOCUKLARIN TEDAVİSİNDE OYUN TERAPİSİNİN GÜCÜ
Çocuklar, farklı kültürel ve gelişimsel özelliklere sahip olmaları, farklı yaşam olaylarıyla karşılaşmaları gibi pek çok nedenden dolayı çeşitli sorun ve gereksinimle karşı karşıya gelebilmektedirler. Bir engele sahip olmaları da çocukların bu sorun ve gereksinimlerini etkileyen farklılıklarından biridir..
Bu anlayışın sağlanması açısından önemli bir yere sahip olan çocuk merkezli oyun terapisine özel eğitim merkezlerinde daha fazla yer verilmesi, bu uygulamaların verimliliğini artıracaktır. Çocuk merkezli oyun terapisi, çocukların içinde bulundukları yaşam koşullarını nasıl algıladıklarını, kendilerini nasıl ifade ettiklerini, sorun ve gereksinimlerinin neler olduğunu anlayabilmek açısından oldukça önemli terapötik bir araçtır.
Oyun belli bir amaca yönelik olan ya da olmayan, kurallı ya da kuralsız olarak gerçekleştirilebilen, her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme süreci olarak tanımlamıştır.. Burada da görüldüğü gibi, terapötik süreç içerisinde yer alan çocuğun kendisini ifade edebilmesi, duygusal sağaltım yaşayabilmesi, olumsuz duygu ve düşüncelerinin yerini olumlu duygu ve düşüncelerin alabilmesi, empati duygusunun, benlik saygısı, sosyal uyum gibi özelliklerinin geliştirilebilmesi gibi açılardan oyun önemli bir araçtır.
Engelli bir çocuğun olumsuz duygu ve düşüncelerinin yerini olumlu duygu ve düşüncelerin almasının sağlanması, kendisini ifade edebilmesi ve duygusal sağaltım yaşaması, yaşadığı sorun ve gereksinimlerin giderilmesi açısından önemli adımlardır ve bu adımların atılmasında oyun önemli bir yere sahiptir.
Çocuk merkezli oyun terapisinde çocuğun kendini iyileştirebilme potansiyeline, güçlü yanlarına odaklanılmakta, kendini ifade edebilme, benlik saygısı, sosyal uyum, empati gibi konularda gelişme sağlanmasına önem verilmektedir. Bunu yaparken önemli olan ise, çocuğun kendini ifade etme biçimine müdahale edilmemesi, onun değerlerine saygı gösterilmesidir.
Fiziksel engelli çocuklar örneğin düşük benlik saygısına sahip olabilirler ve yetersizlik hissedebilirler. Bu çocukların yaşadıkları en önemli sorunlardan biri başkaları tarafından kabullenilmeme duygusudur. Birey odaklı/danışan odaklı oyun terapisi yoluyla bu çocukların kendini kabullenmeleri geliştirilebilmektedir.
Mert 7 yaşında, %40 düzeyinde atipik otizm teşhisi almış bir çocuktu. Bir özel eğitim merkezinde iki seneden beri özel eğitim alıyordu. İkinci sınıfa gidiyordu ve kaynaştırma öğrencisiydi.. Üç kardeşin ortancasıydı. Doğum öyküsüne bakıldığında sezaryenle erken doğmuştu. Doğumundan 6 ay sonra ateşli havale geçirmişti. Yürümesi normal zamanında olmuştu. 2 yaşında konuşmaya başlamıştı. Şu an birkaç kelime ile konuşuyordu, bazı harfleri tam çıkaramıyordu. Arada konuşma tekrarı yapıyordu. Bir şeyleri merak ediyor ama soru sormuyordu. Arkadaşlarıyla anlamlı ilişkiler kuramıyordu.
Yemek yemesi uykusu ve öz bakım konularında herhangi bir sıkıntısı yoktu.
Annenin dile getirdiği şu anki problemleri şöyleydi; yüksek sesten ve kediden korkuyordu. Bir şeye sinirlendiğinde küçük kız kardeşinin boğazına sarılıyor, bazen de annesine vuruyordu. Büyük ablasına da çok sinirlendiğinde onu çimdikliyordu.. Bazen de uykudan kalkıp annesiyle beraber yatmak istiyordu. Arkadaşlarıyla iletişimde ciddi sorunları vardı.
Mert ile oyun terapi seanslarına başladık. İlk seanslarda Mert saldırganlığa dayalı hareketli oyunlar oynuyordu. Dikkatini oyuna veremiyordu, ilgisi çok dağınıktı. Oyun odasında oyuncakları incelemeden hep aynı oyuncaklarla oynuyordu. Çok fazla soru sormuyordu. Hep yönlendirilme bekliyordu.
Sonraki seanslarda dikkati ve ilgisi daha çok arttı. Bir oyun başlatıp artık sürdürebiliyordu, daha fazla cümle kurabiliyordu, isteklerini daha açık ve net ifade edebiliyordu.
Mert ile yaptığımız oyun seanslarından birinde anne artık oğlunun tek başına yattığını, daha güzel cümle kurduğunu, kardeşleri ile daha iyi anlaşabildiğini ve vurma çimdikleme davranışlarının geçtiğini gözleri parlayarak anlattı. Hatta dedesi hastanede yatıyormuş. Babası da hastaneye babasını ziyarete gidecekmiş. Mert de gitmek istemiş babası hayır deyince; “Ama ben dedemi görmeye gitmezsem üzülür” demiş. Anne ilk defa oğlunun duygularını böyle içtenlikle dile getirdiğini ifade etti.
Çocuk merkezli oyun terapisi, davranış bozukluğuna, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna, endişeye, depresyona, özgüven eksikliğine, cinsel travmalara, ilişki sorunlarına, akademik başarısızlığa ve konuşma becerilerinde sorunlara sahip olan çocuklar için etkili bir müdahaledir.
Kaynak: Bu yazının bir kısmında Arş. Gör. Dr. Aslıhan AYKARA’nın yazısından alıntı yapılmıştır.
KIVANÇ TIĞLI BULUT.
PSİKOTERAPİST DANIŞMAN.