Mutlu olmak
Değerli okuyucular herkes mutlu olmak istiyor, ancak en küçük bir olumsuzlukta hemen ümitsizliğe kapılıyor. Zaten hayatta çok mutlu olacağız diye bir kural yok, önemli olan karşılaştığımız olumsuz olaylardan bir ders çıkarıp, küçük de olsa mutlu olacak bir şeyler bulabilmek… Düşünce yapınıza ve hayata bakışınıza göre, hayat olayları sizi ya yıpratır ya da parlatır. Olumsuz düşünen ve bakış açıları olumsuz olan insanlar, daima “niçin “diye sorarlar ve sorunları görürler. Fırsatlar kapılarını çaldığında da tokmağın sesinden rahatsız olurlar. İyimser ve olumsuz insanlar ise “nasıl” sorusunu sorarlar, daima çözüme odaklanırlar.
Zihniniz bir bahçeye benzer; olumlu düşünce, iç konuşma, hayal ve telkinlerle onu beslerseniz başarı ve mutluluk sizin olacaktır. Endişe ümitsizlik, korku ile beslenirseniz, bunlar adeta zehirli atıklar gibi sonuç doğuracaktır. O yüzden, bir tek olumsuz düşüncenin zihninize yerleşmenize izin verme lüksünüz yoktur. Zira Mevlana’nın deyişiyle, “Sen kötü düşünceyi zehirli, tırnak gibi bil. Bu tırnak derinleştikçe canın yüzünü tırmalar.”
Yine Mevlana, olumlu düşünme hakkında şöyle anlatıyor; olumsuz duygularınızı güneşi engelleyen bulutlar gibi görün. Güneşin er geç kendini göstereceğini hatırlayın.
“Üzüntü gam düşüncesi kalbine geldiği zaman, sen onu gülücüklerle karşıla. Bil ki üzüntü, gam geçici bir buluta benzer. Dikenden gül bitiren, kışı da bahara döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir. Kabuğu kırılan sedef, üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır. Bulutlar ağlamasa, yeşillikler nasıl güler? O halde, ezeldeki uçsuz bucaksız gül bahçesini hayal et de, ona bak. Şimdi ayağını yaralayan şu dikene bakma! ….
Gündelik hayatımızda sorunlara yol açabilen endişe, çökkünlük ve öfke patlamaları gibi rahatsızlık verici duygusal durumların oluşmasına düşünce şemalarımızdaki bazı kusurlar katkıda bulunmaktadır. Bu tarz düşünce şemalarının ortak özelliği, gerçeklik ilkesinden ve akılcılık temelinden ayrılmış olmalarıdır. Bunlar:
1- Filtre oluşturma:
Karşılaştığınız durumlar ya da olayların tek bir yönü sizin için önem ifade ediyor, diğer alanları anlam taşımıyorsa, o kısımları hesaba katmıyorsanız filtre oluşturmaktasınız. Bazı kişiler yaşadıkları bir olay başkaları için ne kadar güzel olursa olsun, onun içinden olumsuz bir durumu adeta cımbızla çıkartırlar. Bu durum kendi geçmişimizi düşündüğümüz anlarda da kendini göstermektedir. Eskileri düşündüğümüzde sadece üzücü, kaygı verici, sinirlendirici ya da kararsız kaldığımız durumları daha çok hatırlıyor ve diğer anılar çok kolay bir şekilde aklımıza gelmiyorsa, gene bilinçaltımız aynı işlemi otomatik olarak yapıyor demektir.
2- Ya hep ya hiç tarzında kutuplarda düşünmek:
Yani olaylar, insanlar, durumlar ya iyidir ya kötü şeklinde sadece masallarda görülebilen iki durumda bulunur.
Bu tür bir düşünce temelinde eğer bir şey yeterince mükemmel değilse, o yetersizdir ve kötüdür. Bu şekilde mükemmeliyetçi bir düşünce yapısı, kişinin kendisi için belirlediği yüksek hedefler ve niteliklere ulaşamadığı zaman, kendini başarısız ve yetersiz hissetmesine yol açar. Bu da beraberinde depresif ve kişinin kendisi ve çevresine eleştirel yaklaştığı bir duygulanımı getirir.
3- Aşırı genellemeler yapmak:
Karşılaştığınız bir olay nedeniyle, hemen olayın sonucunu bütün hayatınıza yönelik yargı haline getirip, yetersiz verilerle genelleme yapıyorsanız bu düşünce şemasını kullanıyorsunuz demektir. Belli bir durumda yaşadığınız bir olumsuz olay, daha sonra yaşayabileceğiniz benzeri olaylarda da yaşanacak şeklinde bir düşüncenin oluşmasına yol açabilmektedir. Bunun eseri olarak bir kişi sizi görmeden yanınızdan geçtiğinde, “bak işte bana selam vermedi, yeterince bana değer vermiyor, sevmiyor” şeklinde gerçek olmayan bir düşünceyi oluşturabilmektedir.
4- İnsan sarrafı olma (karşısındakinin ruhunu okuma):
Başkaları hakkında kolayca fikirler ileri sürerek onların davranışlarının temeli, amacı ve sonraki hareket tarzları ile kendinizi bağlayıcı kararlar alıyorsanız bu tarz bir düşünce şemanız var demektir. Bu şekilde başkalarının hissettikleri, olaylardan etkilenişleri yönünde hipotezler üretirsiniz.
5- Olası en olumsuz temayı senaryolaştırma:
Çok ufak bir durumun sonucunda kişinin o olayın bir felaketle sonlanıp, olası bir facia haline getirmesidir. Kişi bu nedenle yakınlarından birinin başına gelen bir sorunun, kendisi ile benzerliği olmasa da kendi başına geleceğini düşünebilir. Normal vücutsal belirtiler bile bir kanser habercisi olarak düşünülebilir..
6- Kişiselleştirme-sorumluluk sahibi hissetme:
Çevrenizdekilerin söylediklerinden ya da yaptıklarından kendinize yönelik uygunsuz anlamlar çıkarmanız söz konusudur. Bu yapıyı kullanan kişiler sürekli olarak, kendilerini çevrelerindekilerle kıyaslarlar. “ben arkadaşlarım kadar para kazanmadığım için eşim bana böyle davranıyor” şeklinde düşünüp huzursuz hissedebilirler
7- Bireysel adalet algısı:
Bireysel ilişkilerinizde size özel, sizin başkalarına ya da başkalarının size yönelik yapılması gerektiğinizi düşündüğünüz, çok da objektif olamayabilecek bir takım kural ve yönetmelikleriniz vardır. Eğer arkadaşınız gerçek bir dost olsaydı, size istediğiniz miktarda borç verir hatta hibe ederdi gibi düşünceler kişinin etrafına yönelik hipotezler üretmesi, kişiyi mutsuzluğa sürükler.
8- Duygularınızın doğruluğundan taviz vermemek:
Burada sözü edilen şey, duygularınız neyi söylüyorsa ona körü körüne inanmanızdır. Eğer kendinizi suçlu, başarısız, değersiz hissediyorsanız mutlaka öylesinizdir, o tür bir davranış yapmışsınızdır şeklindeki düşünüş tarzı sizi çökkün hissettirecektir.
9- Önyargı ile çevrenizdekileri sınıflamak:
İnsanların sizi rahatsız eden bir özelliği nedeniyle onları yaftalamak onlarla ilişkileriniz bozacaktır. Sizinle tanışmamış bir kimsenin sizinle konuşmaması onu soğuk bir kişi yapmaz. Aynı şekilde iş yerinizdeki bir üstünüz işinde titiz bir insansa, bu onun insafsız, acımasız bir insan olduğunu da göstermez. İnsanları yeterince tanımadan, kendinizi onların yerine koyarak empati yapamadan davranırsanız, hatalı sonuçlara ulaşırsınız. Elbette ki, bu görüşlerinizin bir bölümünde haklı olabilirsiniz ancak her insanın olumlu yönleri olabildiği gibi olumsuz yönleri de vardır. Bunları göremezseniz onları sevebilme ve yakın hissedebilme olanaklarınızı harcamış olursunuz. Bu da sonuçta ilişki çemberinizin daralıp, yalnız kalmanıza ve bir takım güzel şeyleri paylaşarak mutlu olmanıza engel olacaktır.
Mutlu sağlıklı yıllar duasıyla Allah’a emanet olunuz.
PSİKOTERAPİST KIVANÇ TIĞLI BULUT
DNŞ.