Evlilikte monotonluk
Evliliğin ilk dönemlerinde çiftler bu yeni heyecanla beraber birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarını karşılamakta çok isteklidirler. Hayatlarının merkezine birbirlerini yerleştirirler. Zaman ilerledikçe bayanların hayatının merkezinde çocuk, erkeğin ise işiyer alır. Çocuk hayata dahil olduğunda öncelikler, sorumluluklar yer değiştirmiş olarak çiftlerin karşısına çıkar. Çocuk sahibi olmadıklarında ise bayanın hayatını evle ilgili sorumluluklar doldurur.
Bu iki durumda da günlük yaşam zamanla belirli bir sırada ve belirli bir kurala göre yaşanmaya başlar. Kadın gün içerisinde kendi sorumluluklarını sıra ve kurala göre yaşar, erkek ise iş yerinde vaktini geçirir. Akşam saatleri ya da tatil günleri de çiftlerin birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarına ayırdıkları zaman ya azalır ya da tamamen yok olur. Ortaya çıkan sonuç birbiriyle yaşayan ama birbirinden haberdar olmayan çiftler olur. Böyle bir durumda çiftlerin beraber geçirdikleri süre sofra başında ve televizyon başındaki zaman dilimidir ve bu durum her gün aynı şekilde tekrarlanır. Bir süre sonra da çiftler karşılıklı ya da tek yönlü olarak bu monoton hayattan şikâyet etmeye başlarlar.
Değerli okuyucular, hem erkekler hem de kadınlar hep verdiklerini ama hiç almadıklarını düşünürler. Sevgilerinin kabul ve takdir görmediğini sanırlar. Gerçekte ortada sevgi vardır ama bu sevgiyi gösteriş biçimi karşı tarafa uymamaktadır.
Örneğin, bayanlar bir sürü soru sorup ilgilendiğini belirttiğinde sevgisini gösterdiğini sanır. Ama bu davranış, beyleri çok sıkar. Erkek kontrol edildiğini düşünüp biraz nefes almak isteyebilir. Hanımı buna bir anlam veremez, çünkü onun istediği eşinin kendisine bu şekilde destek olmasıdır.
Aynı şekilde erkekler sevgi gösterdiğini sanırken bu sevgileri hanımının kendini değersiz ve yalnız hissetmesine yol açabilir. Örneğin hanım üzüldüğünde erkek onun sorunlarını önemsemeyecek sözler sarf ederek ona destek verdiğini sanır. “Üzülme, o kadar da büyük bir sorun değil” diyebilir. Ya da tümüyle duymazlıktan gelip ona sakinleşme, düşünme şansı tanıdığını sanır. Oysa bayanların dertlendiğinde sesini duyurmaya ve anlayış görmeye ihtiyacı vardır.
Evlilikte sevgi, aşk, romantizm, sürpriz arayan, çoğunlukla hanımlardır. Eşinden, eve gelirken çiçek getirmesini bekler, özel günlerin hatırlanmasını ister. Eşiyle el ele tutuşup yürümek hoşuna gider. Eşinden sevgi sözcükleri, iltifatlar duymak güzel gelir. Eşi işte olduğunda ondan telefonla hatırının sorulmasını sever.
Yani hanımlar yaradılışları gereği, beylerden daha duygusaldırlar, eşinden daha çok duygusal davranışlar, sözler bekler. Bunları alamadığında da hayal kırıklığı yaşarlar, mutsuz olurlar. Ayrıca erkek, kadının duygularıyla ilgilenirse, o da sevildiğini hisseder. Böylece şefkatle yaklaşarak kadına kendini özel hissettirdiğinde erkek onun en önemli ihtiyacını karşılamış olur. Erkek de eşinin kendine güvenmesini ister, bekler.
Kadınlar bağlılığa, erkekler de beğenilmeye ihtiyaç duyar. Erkek, kadının ihtiyaçlarına öncelik verir, onu tatmin etmeye ve desteklemeye kendini adarsa, kadının bağlılık ihtiyacı karşılamış olur. Beğenildiğini, özel biri olduğunu hisseden bir kadın da eşini daha çok mutlu eder. Erkek de eşi tarafından beğenilmek ihtiyacı hisseder. Bir erkeği takdir etmek, ona hayranlık ve hoşnutlukla bakmak demektir.
Evliliğinizin monoton bir hal almasını istemiyorsanız mutlaka evliliğinizde yenilikler yapın. Arada çocuklarınızı büyüklerinize bırakıp eşinizle dolaşmaya, yemek yemeye çıkın. Konuşmalarınızda sık sık sevgi sözcükleri kullanın, ayda bir veya iki kez eşinize sevgi dolu bir mektup yazın. Eşinizi suçlar, sorgular tarzda soru sormayın. Eleştirilerinizin yıkıcı olmamasına dikkat edin, eşinizin olumlu davranışlarını ödüllendirin. Her ikinizin de hoşlandığı bir etkinliği belirli aralıklarla yapın. (Beraber bulmaca çözmek, evde film veya maneviyatınızı güçlendirici sohbetler dinlemek, beraber kitap okumak gibi…)
Ayrıca, çiftler birbirlerinin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamalı, karşılayamadıkları zaman ise hoşgörülü ve anlayışlı olmaya çalışmalıdırlar. Eşlerinin çeşitli hobilerini paylaşmak ya da en azından hobileri karşısında eleştirel olmamak gerekmektedir. ‘Empati kurmak’ karşılıklı olarak benimsedikleri bir davranış biçimi olmalıdır. Çünkü eşi tarafından anlaşılmayan taraf bir süre sonra kendisini anlatmaya çalışmayacak ve çiftler arasında uzaklaşmalar başlayacaktır.
Eşler evliliklerini zaman zaman küçük değişiklerle renklendirmeli, farklılıklara açık olmalıdırlar. Evlilikte değişiklik isteyen taraf bunu eşine açıkça ifade edebilmeli, anlaşamadığı noktada ise tartışıp bir çözüm bulabilmelidir. Eşler birbirlerinden şikâyet etmeye başladıkları anda da öncelikle kendi davranışlarını sorgulamalıdır.
Evliliğinizde mutlu huzurlu olmanız duasıyla Allah’a emanet olunuz.
KIVANÇ TIĞLI BULUT.
PSİKOTERAPİST. DANIŞMAN.