Okul Çağı Çocukları
Değerli okuyucular, “Okul Çağı” çocuğun ilkokul ve ortaokul dönemini içine alan, 6 ile 12 yaş arası dönemdir. Bebeklik ile ergenlik arasında kalan duygusal sakinliğin daha yoğun olduğu, birçok duygunun gizlendiği bir gelişim dönemidir. Bu yüzden okul çağı dönemi psikoloji biliminde “gizli dönem” olarak isimlendirilir. Bu dönemin en öne çıkan özelliği, daha önceden var olan birçok dürtüden uzaklaşmaktır. Çocuklar bu dönemde davranışlarının altında yatan bazı ihtiyaçlarını önemsemeyerek kendilerini öğrenme ve bilgi biriktirmeye adarlar. Okul öncesi dönemde; öz bakım becerilerini kazanabilme, kendi hayatını idame ettirebilme gibi temel becerileri edinmek daha merkezde iken, ilkokulda; çocuğun belli alanlarda bazı becerileri gerçekleştirebilmesi beklenir. Bu dönem çocuğu için bilgiye ulaşmak çok önemlidir. Çocuk, bilgiyi edinmek ve başarılı olmak, kendini akademik anlamda göstermek ister. Bu çağda çocuktan, otoriteyi ve uyması gereken kuralları fark edip içselleştirmesi beklenir.
Okul Çağı Dönemi 3 evrede incelenebilir.
1. Başlangıç dönemi; Çocuk bu dönemde okula başlar. Çocuk ilgisini, anne babasından çok, arkadaşlarına, öğrenmeye, okula verir. Hatta çoğu anne, çocuğunun okulda ne yaptığını söylememesinden şikâyetçidir. Çocuğun okulunda kendine güvenli davranması, öğrendiklerini, öğretmeni soru sorduğunda hafızasından çağırarak yanıtlayabilmesi, karşılaştığı sorunlara akılcı çözümler bulabilmesi, duygularını düzenleyebilmesi anne babadan aldığı güçle olur. Yani çocuğuna karşı sevgisini belli eden, ona şefkatle yaklaşan, yapabileceği işlerde küçük yaştan itibaren sorumluluk veren, tutarlı ve pozitif bir disiplin uygulayan, onunla oyun oynayan ebeveynlerin çocukları ilkokulda daha kolay uyum göstermektedir. Çocuk ilkokulda yavaş yavaş okula uyum sağlamaya başlar ve anne babadan ayrışmaya başlar. Okula başlamak, çocuk için genelde her şeyin serbest olduğu korunaklı bir ortamdan kuralların daha belirgin ve net olduğu, kalabalık bir ortama geçmesi demektir. Çocuğuna evde prenses veya prens gibi davranan, her istediğini anında yerine getiren ebeveynlerin çocukları, okulda arkadaşlarından en küçük bir olumsuz davranış gördüğünde, büyük bir narsistik kırılma yaşar, bocalar. Çünkü çocuktan okul içinde hem kuralları tanıması, içinde bulunduğu gruba uyum sağlaması ve arkadaşlarıyla işbirliği yapabilmesi beklenir. Bu dönemde kurallar henüz içselleştirilmemiştir. Kuralı bilir, anlar, ancak kurala uyabilmesi için hâlâ dıştan onu denetleyecek bir diğer kişiye ihtiyaç duyar. Her ne kadar bu dönemde okul, öğretmen, arkadaşlar önem kazanmış olsa da çocuk için en önemli kişiler hâlâ anne ve babadır. Anne babanın çok güçlü olduğuna ve her şeyi bildiklerine dair olan inancı devam eder.
2. Orta dönem; bu dönemdeki çocuk, 1. ve 2. sınıfı bitirmiştir. Arkadaşlık ilişkilerinde bir gruba ait olmak ister, kendini o grupla daha güçlü hisseder. Kendisinin kim olduğuna dair merakı ve ilgisi çok fazladır. Bu dönemde kızlarla erkekler oyunlarında daha çok hem cinslerini tercih ederler böylece kendi cinsiyet rollerini detaylıca tanımış olurlar. Bu dönemdeki çocuklar bazı durumlarda arkadaşlarına karşı saldırganca davranabilir, öfke kontrolünü sağlayamayabilir. Çocuk bu saldırganca davranışlarını daha çok rekabet içeren oyunlarda ve sportif faaliyetlerde ortaya çıkartır. Çocuk için bu dönemde oyunlara seçilmek, öğretmeninden takdir almak, oyunları kazanmak çok önemlidir
3. Son dönem; 10-12 yaşları arasındaki dönemdir. Çocukluk geçilmiş ama ergenliğe de henüz girilmemiştir. Biz bu döneme “ön ergenlik “dönemi de diyebiliriz. Çocuklar bu yaşlarda ebeveynlerinden farklı olmayı istemeye başlarlar. Onların kendisiyle ilgili aldığı kararları daha çok sorgulamaya başlarlar. Hayatıyla ilgili kararları kendileri almak isterler. Anne babasının ve öğretmeninin koyduğu kurallara uymakta zorlanırlar.
Yani çocuk bu dönemde hem anne babasından bağımsız olmak, kararlarını kendi başına almak ister, hem de ailesinden güven, ilgi, anlayış, destek bekler. Bazı ebeveynler, çocuğunun bağımsızlaşma girişimlerini bir tehdit olarak görüp, çocuğuna bu konuda gerekli desteği vermez. Ona sık sık “sen yapamazsın ben olmadan bu konuyu halledemezsin” gibi mesajlar verirler.
Hayata dair birtakım merakların da oluşmasıyla birlikte çocuk kendi ile ilgili de birtakım hedefler belirlemeye başlar. Bu hedeflerin temelinde anne baba ile kurulan özdeşim de çok önemlidir. Erkek çocuğun büyüyünce babası gibi, kız çocuğun da annesi gibi olma arzusu, çocuğun kendi ile ilgili hedef belirleyebilmesini de kolaylaştırır. Çocuğun model alacağı, özdeşim kuracağı kişi olan anne veya babanın ruhsal sorunları varsa, kendi çocukluk yaşantılarındaki travmalarını halledememişse, kendi duygu regülasyonunu yapamıyorsa çocuğuna karşı doğru örnek, sağlıklı bir model olamaz. Çocuk da okul hayatında, arkadaşları ve öğretmeniyle daha çok sorunlar yaşar.
Çocuklarımız bu pandemi döneminde tekrardan eğitim hayatlarına başladı. Uzunca bir süre derslerini online olarak gördüler, arkadaşlarını sınıflarını çok özlediler. Özellikle bu pandemi günlerinde onların her zamankinden daha fazla ilgi ve sevgiye anlayışa ihtiyacı var. Özellikle ebeveyn olarak, koronavirüs konusunda rahat ve sakin olmalıyız ki, çocuğumuzda daha az kaygılı olsun. Bu dönemde, özellikle ilkokula yeni başlayan çocuğumuzla daha çok oyun oynamalı, onların duygularını daha çok yansıtmalı, olumlu yönlerinin daha çok farkında olmalı, öğretmeniyle daha çok işbirliği içerisinde olmalıyız.
Çocuklarımızın sağlıklı, başarılı olması duasıyla Allah (c.c)’a emanet olunuz.
KIVANÇ TIĞLI BULUT.
PSİKOTERAPİST DANIŞMAN.