HASSAS BAĞIRSAK SENDROMU STERES
Değerli okuyucular, hassas bağırsak sendromu, ince ve kalın bağırsakların anormal derecede artışı, kendiliğinden hareketlerinin görüldüğü bir hastalıktır ve genellikle duygusal stresle artış gösterir. Bağırsakların çalışmasında bir bozukluk, dış tesirler ile tetiklenen aşırı duyarlılık vardır. Daha çok sol alt karın ağrısı, her iki yan boşlukta dolgunluk ve sızı, gaz, şişkinlik, hazımsızlık, geğirti ile zaman zaman kabızlık ve ishal tarzı değişken hareketlerin birlikteliği şeklinde görülen, tüm mide sistemini etkileyen bağırsak hareket bozukluğudur. Huzursuz bağırsak sendromu, bilinen bir yapısal ya da biyokimyasal bozukluğun olmadığı, yemek, stres ile alevlenen ve yaşam kalitesini önemli oranda etkileyen bir rahatsızlıktır.
En sık görülen belirtileri;
Karın ağrısı /karında rahatsızlık hissi, şişkinlik /gerginlik, kabızlık veya ishal yakınmalarıdır. Bu yakınmalar genelde dışkılamadan sonra azalır. Ayrıca stres-depresyon-konsantrasyon güçlüğü, geğirti-mide bulantısı-kusma-gaz-iştahsızlık-hazımsızlık –sindirim güçlüğü-mide yanması, sık idrara çıkma ve yanma hissi, baş-sırt ağrısı, kalp çarpıntısı, güçsüzlük yorgunluk halsizlik, uykusuzluk hissi gibi belirtiler de görülebilir.
Mutluluk hormonu serotoninin %95’i, bağırsaklarınızdaki bakteriler tarafından üretilir. Bu bakteriler aynı zamanda beyindeki zevk ve ödül merkezini kontrol etmeye yarayan dopaminin de yarısını üretirler.
Düşünceleriniz, duygularınız ve hareketleriniz beyninizdeki nöronlar arasındaki iletişimle meydana gelir. Bu iletişimi sağlayan da serotonin ve dopamin gibi sinir taşıyıcılarıdır. Örneğin iyi veya üzgün hissetmenizi, keyif almanızı veya acı çekmenizi, kızgınlığınızı, konsantrasyonunuzu bu sinir taşıyıcıları düzenlemektedir.
Bu yüzden tıp dünyasında milyarlarca bakteriden oluşan bağırsak florasına ‘ikinci beyin’ adı verilmektedir.
Sinir taşıyıcılarının büyük oranda bağırsaklardaki bakteriler tarafından üretilmesinin fark edilmesi üzerine sindirim sistemi ve beyin arasındaki bağlantı üzerinde araştırmalar yoğunlaşmış ve çok önemli sonuçlar bulunmuştur.
Depresyon, saplantı (obsesif-kompulsif bozukluk), otizm, kaygı bozukluğu (anksiyete) gibi rahatsızlıklar bağırsak florasındaki dengesizliklerle ilişkilendirilmektedir.
Huzursuz bağırsak sendromunda hastaların % 85’inde psikolojik faktörler, mide –bağırsak şikayetleri başlamadan önce veya onlarla aynı anda vardır. Şikayetler, ruhi gerginlik ile stres dönemlerinde görülebilir. Stres, hastalarda kalın bağırsak spazmlarını tetikler. Hastalığın başlangıç ve tekrarlarından çoğunlukla evlilikte mutsuzluk, eşinden boşanma, çocuklara bağlı sıkıntı, sevilen bir yakının kaybı, geçmiş ve gelecek kaygıları gibi psiko-sosyal faktörler sorumludur.
En dikkati çeken nokta da; bu hastalarda depresyon, panik atak ve sıkıntı arasında güçlü bir ilişki vardır. Hastalar, normal kişilerden daha fazla hastalıklarını kafalarına takma eğilimindedirler.
Değerli okuyucular, Amerikan Kaygı bozukluğu derneğine göre, hassas bağırsak sendromu olup olmamasından bağımsız olarak kaygı bozukluğu olan insanlar; sağlık, para ya da kariyer gibi hayatlarındaki olgular konusunda kaygı duyma eğilimindedirler.
Stres yönetiminin, hassas bağırsak sendromu göstergelerini önlemeye, azaltmaya yardımcı olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Uzmanlara göre, bu rahatsızlığın tedavisini gören kişilerin mutlaka kendi doktorları yanı sıra bir psikolog- psikiyatrist gözetiminde olması, ihtiyaç varsa psikoterapi görmeleri de gerekmektedir.
Hayırlı, stressiz günler geçirmeniz duasıyla Allah’a emanet olunuz.
KIVANÇ TIĞLI BULUT PSİKOTERAPİST.