Oyun Terapisi ve Sınırlar
Değerli okuyucular, erken çocuklukta davranış problemleri; çocukların kendisi ya da başkaları için sorun oluşturan şeyler yaparak, kendilerini veya çevrenin güvenliğini tehlikeye atan herhangi bir davranışta bulunması olarak tanımlanmaktadır.
Okulu tarafından danışmanlık merkezine yönlendirilen 5 yaş 9 ay takvim yaşında bir erkek çocuğu olan olgu, bir okul öncesi kuruma devam etmektedir. Okulundan yönlendirilme sebebi; okulda annesi olmadan sınıfa girmek istememekte, sınıfta kurallara uymamakta, eşyalara, öğretmenine ve arkadaşlarına zarar vermektedir. Okul ve sınıf içinde alınan önlemlere rağmen okula ve sınıfa uyumu sağlanamamıştır.
Özellikle saldırgan davranışlarından dolayı anne ve öğretmeni çaresiz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Yapılan ilk görüşmeye olgu annesi ile gelmiştir.
Anne ile yapılan görüşmeden alınan bilgiye göre, 25 yıllık evliliklerinde 3 çocukları olmuş. Olgunun iki ablası bulunmakta ve büyük ablası evlenip ayrı bir evde yaşamaktadır. Olgu, ailenin en küçüğü olup 18 yıl sonra annenin ifadesi ile “çok da istemeyerek” planlanmamış bir bebektir.
Anne, ilk görüşmede oldukça kaygılı ve çocuğunun durumundan rahatsız bir şekilde terapiste “Çocuğumu benden alın.
Artık onunla ne yapacağımı bilmiyorum. Her gün cam kapı kırıyor, beni dövüyor, durduramıyorum…” demiştir.
Annenin bu sözlerinden ve beden duruşundan ne kadar üzgün olduğu ve çaresiz kaldığı görülmüştür.
Eşinin yani olgunun babasının kalp hastası olduğunu ifade etmiştir. Babanın evde oldukça öfkeli davrandığını ayrıca 1 yıldır psikiyatrik tedavi gördüğünü ilaç kullandığını belirtmiştir. Anne, babanın çocukları ile çok ilgili olmadığını sadece ‘işinde gücünde bir adam’ olduğu ve olgunun babadan korktuğunu ancak ona da saldırgan davranabildiği öğrenildi.
Gelişim öyküsünde dikkat çeken bir diğer husus; hâlâ geceleri altının bağlanmasıdır. 2.5 yaşında bezi bırakmış ancak o tarihten beri geceleri sürekli altı bağlanmıştır. Evde ve dışarıda anneden hiç ayrılmak istememektedir. Anne bir kez tuvalete gittiğinde olgu, evin camını açıp, “Beni kurtarın, annem evde yok!” diye bağırmış ve komşuların toplanmasını sağlamıştır. Okulda da annesinin yanından 1 dk ayrılmak istememektedir. Annesi hayvanları özellikle köpekbalığı, timsah gibi yırtıcı hayvanları çok sevdiğini ifade etmiştir. Geçen yıl anaokuluna başlaması gerekirken 2 hafta bile tam devam edemediği için okuldan alınmıştır. Anne evde çok yoğun ağlama ve öfke nöbetleri geçirdiğini bu süre içinde bardak, cam pencere kırdığını söylemiştir. Hatta olgunun kendisine de vurduğunu öfkeli anlarında ondan dayak yediğini anlatmıştır. Anne de bazen öfkesine hakim olamayıp olguya şiddet uyguladığını belirtmiştir.
Olgu, anneden ayrılma kaygısı yaşadığı ve anne ile ilişkisini gözlemlemek için çalışmalara aile oyun gözlemi ile başlanmıştır. Seanslara babanın iş saatlerine denk gelmesi ya da annenin ifadesi ile “O böyle şeylere gelmez hocam bahane yapıyor işini…” nedeniyle baba hiç seanslara katılmamıştır.
Baba ile süreç içinde sadece 2 kez telefonda görüşülmüştür. Aile oyun gözleminde, anne ile oyun odasına alınan olgu annenin yanından ayrılmadan uzun süre sessiz beklemiştir.
Seans çıkışında anne ile geribildirim ve değerlendirme amaçlı yapılan konuşmada evde de böyle anneye yapışık davrandığı ve istedikleri olmadığında hırçınlaştığı öğrenilmiştir. Aile oyun gözleminde annenin çocuğa yaklaşımı da fazla korumacı ve yönlendirici olarak gözlenmiştir.
Çocuğun itiraz edeceği her türlü konuda anne temkinli yaklaşmakta adeta onu kızdırmak için çaba sarf etmektedir.
Olgu anne ile oynarken annenin yönlendirmelerine bazen karşı çıkmış “Hayır anne yapacağım…” diyerek annesine istediği gibi davranmıştır. Son 5 dakika ve son 1 dakika uyarılarını dikkate almamış süre bitmesine rağmen oyun odasından çıkmak istememiştir. Yani gerçek hayatta yaşadığı sınır koyma problemi ve kurallara uyma sorunu seans odasında da gözlenmiştir.
Bu olgu, aynı zamanda çok yoğun öfke sorunu da yaşamaktadır. Birçok seansta öfkesini oyuncaklar ve oyun üzerinden ifade etme ve dışavurum yaşamıştır. Oyun ve oyuncaklara dökülen öfkenin boşalımı sağlanıp süreç içinde azalması ve dış dünyada daha kontrollü davranabildiği görülmüştür. Anneden oyun seansları devam ederken alınan bilgiler ışığında 8. Seansta artık okulda tek başına kalabildiği ve okuldaki çalışmalara katıldığı öğrenilmiştir. 11. Seans sonrasında yine annesi evde çok daha sakin olduğunu, cam kırmadığını, öfke nöbetleri geçirmediğini ifade etmiştir. Öğretmeni de 6. Seanstan sonra okulda daha sakin davrandığını ve arkadaşlarının oyunlarına katıldığını ifade etmiştir.
Çocuklarınıza sağlıklı sınırlar koyabilmeniz duasıyla Allah ( c.c )’a emanet olunuz.
KIVANÇ TIĞLI BULUT. PSİKOTERAPİST DANIŞMAN.
Kaynak:
Uzm. Psikolojik Danışman Emine Yanıt’ın “Bütüncül psikoterapi dergisinde” yayınlanan yazısı.