Takıntılarımdan Kurtulamıyorum
Değerli okuyucular, obsesif kompulsif bozukluk, kişilerin günlük yaşamı ve işlevselliğinde belirgin bozulmaya neden olan obsesyonlar ve bunlara eşlik eden kompulsiyonların varlığı ile kendini gösteren bir kaygı bozukluğudur. OKB rahatsızlığı bulunan kişiler, günlük hayatının bir bölümünü temizlik ve düzene ayırmak zorunda kalırlar. Bu davranışının yanlış ve mantıksız olduğunu bilir, ancak kendini bundan alıkoyamaz. Bu kişiler her şeyin belli bir düzende veya simetrik olmasını ister, pis bir şeyden kirlendim mi, bana bir şey bulaşmış mı diye düşünebilir. Çok sevdiği eşyalarını yıpranmış bile olsa atamaz, biriktirme eğiliminde olur. Bazen de bir şeylerin düğmesini kapattım mı diye tekrar tekrar kontrol davranışında bulunur.
33 yaşında olan Saime hanım, psikolojik danışmanlık merkezine başvurduğunda şikayetleri üç yıldan beri devam ediyormuş. Kendisiyle ilgili şikâyetleri, bir yere gitmesi gerektiğinde otobüsün koltuklarına oturamıyormuş, yolu uzak da olsa ayakta yorularak gidiyormuş. “Otobüsteki koltuklara ya çok kirli biri veya hastalıklı biri oturmuşsa ve bana bu hastalık bulaşırsa” diye korkuyormuş. Otobüse bindiğinde de gittiği yerden döndüğünde tüm giysilerini çamaşır makinesine atıp yıkıyormuş. Saime hanımın kişilik yapısına bakıldığında kararsızlık, mükemmeliyetçi, aşırı titiz, detaylara çok fazla önem veren, sosyal yönü fazla gelişmemiş özellikler görülmüştür. Saime hanım tek çocukmuş ve annesi çalışmak zorunda olduğundan çok titiz ve detaycı birisi olan anneanne tarafından bakılmış.
Saime hanıma seansta Beck depresyon envanteri, fonksiyonel olmayan tutumlar ölçeği ve belirti tarama ölçeği uygulandı. Bu ölçeklerin sonuçlarına göre terapi planı oluşturuldu. Saime hanımın travmatik yaşantılarını incelediğimizde ise çocukluğuna ait anneannesi ile ilgili olumsuz anıları konuşuldu. O anı da şöyle olmuş; anneannesine bir gün, kendisi onunla kalıyorken misafir gelmiş. Anneanne çok titiz olduğundan, misafir gittikten sonra oturduğu koltuğu kendisine defalarca sildirmiş. Hatta bunla da kalmayıp onun da ileride büyüdüğünde kendisi gibi titiz ve temiz birisi olması gerektiğini söylemiş. Başka bir anısında da; Saime hanım ilkokuldan dönünce anneanne onu telaşla karşılayıp onun okul kıyafetini kapının hemen girişinde çıkarttırıyormuş.
Saime hanım ile, kendisini hâlâ etkileyen bu olumsuz anıları ve tetikleyicileri EMDR travma tedavisi ile çalıştık. Kendisiyle yapılan terapilerde, bilişsel davranışçı terapi, duygu odaklı terapi ve EMDR terapisinden yararlanıldı.
OKB rahatsızlığına sahip kişilerde ortak olan bazı düşünce biçimleri vardır bunlara değinelim;
- Abartılı Sorumluluk Algısı: Kişilerin kendisi için belirgin olan girici düşünce, imaj ya da dürtülerinin kendine ve çevresindekilere zarar vermeye ilişkin olan otomatik düşünceleriyle ilişkili olması halinde, bu durum kişi için sıkıntı yaratmaktadır. Kişiler bu sıkıntılarından doğan kaygıyı azaltmak için kompulsif davranışlarda ya da nötralizasyon davranışlarında bulunmaktadır.
- Düşüncelerin Aşırı Önemsenmesi: Bu inanışa göre kişide sadece belirli düşüncelerin var olması bile bu düşüncelerin önemli olduğu anlamına gelmektedir.
“Bir düşünceyi düşünüyorsam onun olmasını istediğim anlamına gelir “ diye gerçeği çarpıtır. Örneğin, bir anne “Çocuğuma çok kızgınım, ona zarar vermek istiyorum” diye düşünmüşse, bu düşüncenin sanki gerçek olduğuna inanır. Yani bunu düşünüyorsam, bu davranışı yapmış gibi olurum diye düşünür ve kendini aşırı suçlu hisseder.
- Abartılı Tehdit Algısı: Bu inanışa göre kişiler durum ve olaylardaki tehlikenin olasılığını ve ciddiyetini abartılı biçimde algılamaktadır. Örneğin, kişi dışarda bir banka oturduğunda, oraya daha önce oturan kişilerin hasta veya kirli olabileceği ile ilgili felaketleştirme ve abartma yapar.
- Belirsizliğe Tahammülsüzlük: Bu inanış alanı belirsizliğin kendisi ve sonuçlarıyla ilgili olumsuz inanışları içermektedir. Örneğin, bu kişiler için bir hastalıkla ilgili emar sonucunu beklemek çok büyük bir kaygı nedenidir. Bu kişiler için hastalanmak da kontrol dışı bir şey olduğundan, hastalandıklarında kendilerini büyük bir boşlukta ve belirsizlikte bulurlar.
- Mükemmeliyetçilik: Kişi her problemin mükemmel bir sonucu olduğunu ve bu sonuca ulaşmanın gerekli olduğunu düşünür. Ayrıca, böyle düşünen kişilerde küçük hataların bile ciddi sonuçlara neden olabileceğine ilişkin bir inanış hakimdir. Buna ek olarak, bu kişilerin davranışlarından emin olamama eğilimleri bulunmaktadır. Bu inanış alanındaki temel motivasyon amaçlara ulaşmak yerine hatalardan kaçınmaktır. Yani süreç değil, sonuç önemlidir diye düşünürler.
Sağlıklı, daha az kaygılı günler geçirmeniz duasıyla Allah (c.c)’a emanet olunuz.
KIVANÇ TIĞLI BULUT PSİKOTERAPİST DANIŞMAN.