YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUKLARDA OTİZİM
6 yaşında olan Murat, üniversite mezunları olup muhasebecilik yapan 42 yaşında baba ve 36 yaşında annenin ikinci çocuğuydu. İlk kez 5 yaşındayken merkezimize konuşma güçlüğü, eksik anlaşılmaz konuşma, aşırı hareketlilik, insanlara ilgisizlik, zıplama, aşırı sinirlilik ile başvurmuştu. Aileden alınan bilgilerle 3.5 yaşına kadar psikomotor, dil işlevlerinde, kişisel sosyal alanda gelişimin normal olduğu aktarılmıştı.
3.5 yaşında konuşmasında bozulma, verilen komutları anlamadığı, anlaşılmayan tarzda konuşmaları izleyerek bozuk gramerle ilgisiz konuşmaların olduğu, giderek konuşmasının azaldığı, kendince kelimeler uydurduğu artikülasyonunda belirgin güçlüklerin olduğu, kendi kendine konuştuğu; konuşmasındaki bozulmaya paralel içe kapanma, oyuncakları kırma, koşuşturma halinde olduğu bildirilmiştir.
Murat’ı gözlem seansına aldığımızda ekolalik konuşma tekrarı konuşmaların olduğu, göz kontaktı kurmadığı, hareketli, hırçın olduğu görüldü.
Çocuk nörolojisine muayene için gönderildi, sonuçlara göre MRI incelemesi normaldi, EEG’sinde sıkıntı vardı. Merkezimizde Murat’a özel eğitim seansları verildi, konuşma terapistinden konuşma terapisi alması sağlandı. Oyun terapisti tarafından oyun seansları düzenlendi. Murat kısa sürede 2-3 kelimelik cümleler başladı ancak artikülasyon kusuru sürmeye devam etti. Göz teması kurmada, anlamasında artma, hareketliliğinde azalma oldu. Oyun terapileriyle kendine güveni ve farkındalığı arttı, öfke kontrolü ve kendini sakinleştirebilme özellikleri gerçekleşti.
Değerli okuyucular, Yaygın gelişimsel bozuklukların en bilineni otistik bozukluk olup çocuğun oyunlarda, sosyal etkileşimde ve sözel iletişimlerinde bozukluklar göstermesi ve basmakalıp (stereotipik) bir davranış görüntüsünün olması ile karakterizedir. Otizmde birey, dış dünyanın gerçeklerinden uzaklaşıp kendine özgü bir iç dünya oluşturur. Genellikle 3 yaş öncesindeki çocuklarda ortaya çıkar ve yaşam boyu devam eder. Ancak çocuk 3 yaşını doldurduktan sonra da otistik davranış özellikleri gösterebilir. Özellikle küçük yaşlarda otizm, belirtileri ve seyri bakımından otizm dışındaki bazı hastalık ve bozukluklarla karıştırılabilmektedir. Bunlar arasında; sağırlık, çocukluk çağı depresyonu, çocukluk çağına özgü konuşma sorunları, zeka geriliği ve dikkat eksikliği–hiperaktivite bozukluğu sayılabilir.
Otistik Çocukların Özelliklerini özetle şöyle sıralayabiliriz;
Göz teması kuramazlar, biriyle göz göze geldiklerinde sanki boşluğa bakıyor gibi dururlar ya da çok kısa süreli göz temasları vardır.
Sözel ya da sözel olmayan ifadeleri yanıtsız bırakabilirler. Örneğin, kendilerine seslenildiğinde duymuyormuş gibi davranabilirler.
Kimi otistik çocuklar, bazı seslere, kokulara, ışık ya da dokunuşlara karşı aşırı hassasiyet geliştirebilirler.
Sıcak, soğuk ya da acı gibi duyusal materyallere karşı duyarsız olmaları mümkündür.
Etrafındaki birtakım değişikliklere karşı tepkisel olabilirler. Örneğin, ev içinde eşyaların yerinin değiştirilmesinden ya da odalarında yapılan değişikliklerden rahatsızlık duyabilirler. Bazı çocuklar saldırgan olabilir, kendilerine, çevrelerindeki insanlara ve eşyalara zarar verebilirler.
Tehlike ve korku duygusu hissetmezler. Bu nedenle, gerek evde gerekse dışarıda tehlikeli eylemlerde bulunabilirler.
Yemek yeme bozuklukları olabilir. Yenmeyen bazı şeyleri yemekten hoşlanabilirler.
Kelime hazineleri sınırlıdır, çoğunlukla etraftan duydukları kelimeleri kullanırlar. Bazen de konuşulanları tekrarlamaları mümkündür (ekolali).
Sosyal ve duygusal açıdan izoledirler. Çevrelerindeki insanları önemsemeyen bir tutum içinde olabilirler.
İnsanlarla değil, cansız obje ve varlıklarla vakit geçirirler.
Otizm tedavisinde özel eğitim, oyun terapisi, Dır Floortime yöntemleri oldukça etkilidir. Otizmi tedavi eden herhangi bir ilaç yoktur ancak kullanılan ilaçlar otistik bireylerde görülebilen hiperaktivite, saldırganlık, yeme sorunları, epilepsi nöbetleri, depresyon gibi sorunlar üzerinde etkili olabilmektedir.
Sağlıklı huzurlu ramazanlar duasıyla...
KIVANÇ TIĞLI BULUT.
PSİKOTERAPİST DANIŞMAN.