Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET GENEL
KUR'ANI KERİM
YENİ - Kur'an Günlüğü
Kur’ân Günlüğü - 1.Cüz
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Kur’ân Günlüğü - 1.Cüz (Okunma sayısı 153 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 8063
Kur’ân Günlüğü - 1.Cüz
«
:
Mart 02, 2025, 09:31:20 ÖÖ »
Kur’ân Günlüğü - 1.Cüz
kur’ân’ın özeti olarak Fâtiha
Mushaf-ı Şerif, Fâtiha Suresi ile başlar. Yedi kısa cümleden oluşan bu mübarek sure; uluhiyet, nübüvvet ve ahiret konularını içermesi itibarıyla Kur’ân’ın bir nevi özetidir. Önce Hak Teâlâ’nın en kuşatıcı sıfatları zikredilir; ardından kulun niyazı gelir. O’nun şu üç sıfatı hatırlatılır:
Rabbu’l-âlemîn, er-Rahman er-Rahîm ve Mâliki yevmi’d-dîn. Birincisi, O’nun tüm evreni yaratan, yaşatan; tür farkı olmaksızın tüm canlıların; inanç, ırk ve renk ayırımı gözetmeden cümle mahlûkatın terbiye edicisi olan, -tabiri caizse- bakımını yapan ve ihtiyaçlarını gideren bir varlık olduğu mesajı verilir. Bu sureyi okuyan insana şu hatırlatılır: Senin yönelmiş olduğun, niyaz ettiğin Allah, sadece senin ve senin inancına mensup olanların değil, tüm insanların Rabbi’dir. Dolayısıyla O’na yönelirken, sanki tüm mahlûkat adına O’nun huzurundaymış gibi hissetmelisin veya tüm mevcudatın aslında her an O’nun Rab’liğinin tasarrufu altında olduğunu düşünmelisin. İşte sen, böyle bir Rabb’in huzurundasın.
Akabinde, O Rabb’in en önemli sıfatının merhamet olduğunu vurgulamak üzere iki ismi zikredilir. O’nun Rab’liğini, rahmet tecellileri olarak göstermek istediğini, kullarının kendisini rahmâniyet ve rahîmiyetiyle tanımalarını istediğini vurgular. Sonrasında, bu hayat bittiğinde O’nunla münasebetimizin kesilmeyeceğini, bilakis bu dünyadayken yapıp ettiklerimizin hesabını vermek üzere O’nun huzuruna gideceğimizi hatırlatır.
“Yalnızca Sana kulluk eder ve yalnızca Sen’den meded umarız.” ifadesiyle, kulluğun özünün yalın bir tevhid inancı olduğu vurgulanır. Surenin ikinci bölümü ise, bu dinin yeni bir din olmadığını, bu yolda kendi başımıza buyruk bir şekilde yürüyemeyeceğimizi, bu dine inanmanın, kadim bir geleneğin takipçisi ve büyük bir ailenin ferdi olmak anlamına geldiğini hatırlatırcasına, ilk insandan itibaren tevhid inancına sahip olanların/sırât-ı müstakîmdekilerin izinden yürümeye talip olmamız gerektiğini öğretir.
Kur’ân’ın Rehberliğinden Kimler Yararlanabilir?
Bakara Suresi, Hikmetli Kitab’ın hidayet rehberi olduğunu ifade ederek başlar. Hani Fâtiha’da “Bizi doğru yola ilet ya Rabbi!” diye niyaz ediyoruz ya. İşte o talebimizin cevabı olarak âdeta şöyle denilir: “
Ey kulum! İstediğin rehberlik ve hidayet, bu Kitap’ta! O’nun mesajlarını anlamaya çalışırsan arzuladığın doğru yola ulaşırsın.” Sonra da onun rehberliğinden hakkıyla istifade edebilmek için insanda şu özelliklerin olması gerektiği ifade edilir:
1. Ruhumuzu karartacak günahlardan korunmak (takva)
2. Gayba iman
3. Namazı düzgün kılmak
4. Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu rızıkları ve nimetleri bunlardan mahrum olan insanlarla paylaşmak
5. Hz. Muhammed’e (sav) ve evvelki peygamberlere gönderilenler inanmak
6. Ahirete inanmak. Demek ki, hidayete tâlip isek şayet, bu talebin gerektirdiği şeyleri yerine getirmekle mükellefiz. Gayret sarf etmeden, hidayetin ayağımıza gelmesini beklemek, beyhudedir. Her başarı gibi, hidayet de emek ve çaba ister; nihayetinde ise onu nasip eden/yaratan Cenâb-ı Hak’tır.
Müminlerle alâkalı üç âyetten sonra, inkâr edenlerle alâkalı iki âyet zikredilir. Sonrasında ise dışı mümin, içi kâfir olan münafıklarla ilgili on üç âyet zikredilir. Zira mümin ve kâfiri tanımak kolaydır. Ancak münafığı tanımak zordur. Onu tanımak için daha detaylı bir tanıtıma ihtiyaç vardır.
Hz. Peygamber’in (sav) etrafında bile pek çok münafığın olduğu bildirilerek, münafıkgiller familyasına mensup kişiler hakkında dikkatli olmamız zımnen hatırlatılır. Sonrasında ise, insanın ilk yaratılışta hangi amaç ve misyonla yaratıldığını göstermek amacıyla Hz. Âdem’in yaratılış kıssasına geçilir.
İnsanın Hikâyesinin Başlangıcı: Âdem’in Halife Olarak Var Edilmesi
Kur’ân’ı başından okumaya başlayan bir kişinin ilk karşılaştığı kıssa, Hz. Âdem’in (as) yaratılış kıssasıdır. Bu, çok manidardır. Mushaf’ı başından okumaya başlayan kişi, insanın hikayesinin nasıl başladığına dair, ilk bakışta gayet yalın; ama dikkatlice düşünüldüğünde son derece derin manaları içeren mesaj yüklü, işaretlerle dolu bir anlatı ile karşılaşır. Malum olduğu üzere Kur’ân, kıssaları anlatırken tarih, yer ve şahıs isimleri gibi detaylara girmez. Zira amacı bilgi değil, bilinç vermektir.
O sebeple, kıssada anlatılanlara takılıp kalmamalı, asıl anlatılmak istenenin peşine düşmelidir. Anlatılan kıssaya değil, kıssadan alınması gereken hisseye odaklanmalıdır. Kıssalar anlatıldıktan sonra, bu anlatılanlar üzerinde tefekkür etmemizi, “ibret” almamızı, bizim için konulmuş olan “işaretler”i bulmamızı/anlamamızı isteyen âyetler bunu gösterir.
Arapçada “ibret”, bir yerden başka bir yere geçmektir. Şu hâlde anlatılandan anlatılmak istenene, meselden memsûle, sözden öze geçmeye “ibret” ve “itibar” denilir. Hz. Âdem’in yaratılış kıssası bu açıdan okunduğunda özetle şunlar söylenebilir: Kıssa, “Rabbin, meleklere ‘Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım’ demişti.” ifadesiyle başlar. Burada, “halife” kelimesinin kullanılması üzerinde çok derin tefekkür etmek gerekir.
“Halife”, “birinin ardılı olan, onun yerine tasarrufta bulunan” anlamına gelir. Türkçe’mizdeki “kalfa” kelimesi de “halife” kelimesinden gelir. Ustanın ardından gelen, yeri geldiğinde onun yerine tasarrufta bulunan kişi anlamına gelir. Bu anlatıdaki “halife” kavramı, Hak Teâlâ’nın, insana verdiği özellikler sayesinde, Rab’lik sıfatının, istidadı ölçüsünde insanda tecelli ettiğine ve böylece insanın yeryüzünde diğer canlı türlerine üstün geldiğine işaret eder. Nitekim âyette “Rabb’in meleklere ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.’ demişti.” buyurularak, halifenin “Rabb” isminin halifesi olacağına işaret edilir. İnsanın halifelik sırrı, esmânın ona yüklenmesiyle ortaya çıkar. Hak Teâlâ, meleklere öğretmediği esmâ”yı ona öğretir ve bu sayede insan, meleklerin dahi secde edeceği bir varlık hâline gelir. Âyette kullanılan “esmâ” kelimesi, o kadar geniş bir anlam sahasına sahiptir ki Allah’ın isimlerinden, eşyanın isimlerine; insanın kelimeleri ve dilleri icat etme yeteneğinden, en genel anlamıyla akletme ve düşünme kabiliyetine kadar pek çok manayı çağrıştırır. İnsanın bilgisine meleklerin secde etmesi de çok anlamlıdır. Demek ki, bilgiye boyun eğilir; bilgi boyun eğdirir. Hâsılı; insanın halifeliğinin maddî ve manevî olmak üzere iki boyutundan söz edilebilir. Maddî boyutu itibarıyla insanın hilafeti, Hak Teâlâ’nın kendisine vermiş olduğu akletme yeteneği sayesinde diğer canlı türlerine ve daha çok akleden insanların, insan türü içinde de üstünlük kurup diğerlerinin ona boyun eğeceğine işaret eder. İnsanın halife oluşunun manevî boyutuna gelince; Hak Teâlâ, meleklere esmâsının bir kısmını öğretmiş; ancak Âdem’e tamamını öğretmiştir. Yani insanın Allah’ı tanıması, meleklerin tanımasından daha ihatalıdır.
(Burada şunu hatırlamakta fayda var: Kur’ân’da ‘esmâ (isimler)’ kelimesi, kullanıldığı tüm âyetlerde “eşyanın isimleri” değil, “Allah’ın isimleri” anlamında kullanılmıştır. Dolayısıyla bu kıssada geçen “esmâ” kelimesini de “Cenâb-ı Hakk’ın isimleri” manasında anlamak, kelimenin Kur’ân’daki kullanımına daha uygundur). Bu manasıyla hilafet, Hak Teâlâ’nın insana biçtiği rolü ve yüklediği misyonu ifade eder. Onda öyle bir manevî potansiyel vardır ki, onu harekete geçirdiğinde melekleri dahi kendisine hayran bırakacak manevî bir makama erişebilir. Bu potansiyel de Allah’ın isimlerinin bizzat O’ndan tahsil edilmesiyle ortaya çıkar.
İlk insanın cennette yaratılmış olması da çok anlamlıdır. Demek ki, insan cehennem için değil cennet için yaratılmıştır. Onu yaratan, onu oraya layık görmekte, orada görmek istemektedir. Hikayemizin başladığı yer orası olduğu gibi bittiği yer de orası olmalıdır.
İlk insanın aynı zamanda Allah’tan doğrudan mesaj alan bir peygamber olması da çok anlamlıdır. Demek ki, peygamberlik, ilk insanla başlar; insanlık kadar eskidir.
Peygamberlerle bağını koparan, kendi hikayesiyle bağını koparmış; onların sözünden uzaklaşan, kendi özünden uzaklaşmış olur.
Mahmut Ay.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET GENEL
KUR'ANI KERİM
YENİ - Kur'an Günlüğü
Kur’ân Günlüğü - 1.Cüz