Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET GENEL
KUR'ANI KERİM
YENİ - Kur'an Günlüğü
Kur’ân Günlüğü 17 Cüz
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Kur’ân Günlüğü 17 Cüz (Okunma sayısı 69 defa)
0 Üye ve 11 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 8116
Kur’ân Günlüğü 17 Cüz
«
:
Bugün
, 08:25:45 ÖÖ »
Kur’ân Günlüğü 17 Cüz
Âlemlere rahmet olan Elçi
“Biz, seni ancak ve ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiyâ 98/107).
Fatiha Suresi’nde “Hamd, Rahman ve Rahîm olan âlemlerin Rabb’ine aittir.” diyen Âlemlerin Rabbi, kendisinin ilk olarak Rahmân ve Rahîm isimleriyle bilinmesini istemiştir. Hikmetli Kitap’ta yaratma fiili pek çok yerde Rahman ismine isnat edilerek, yaratmanın bir rahmet tecellisi olduğuna işaret edilmiştir. Âlemlerin Rabbi’nin tüm âlemi kapsayacak şekilde ilk ve en yaygın tecellisi rahmet olduğuna göre O’nun insanlar arasında en güzeli olarak seçtiği ve takdir ettiği sonra da son elçi olarak tüm insanlığa gönderdiği Muhammed Mustafa’ya (sav) yakışan da “âlemlere rahmet” olmasıydı. Musa-Hızır kıssasıyla ilgili dünkü yazımızda da ifade ettiğimiz gibi Allah Teâlâ seçtiği kullarına ledünnî ilim ile birlikte ledünnî merhamet duygusu verir. İnsanlık güzeli Efendimiz’in (sav) ne kadar derin bir merhamet duygusuna sahip olduğuna dair kaynaklarda pek çok örnek zikredilir.
Ancak bu âyetteki vurgu, sanki O’nun taşıdığı derin merhamet ve şefkat duygusundan öte, O’nun seçilişi ve gönderilişindeki metafizik hikmete ve tüm evreni ilgilendiren bir olguya işaret ediyor. Bazı hadislerde ifade edildiği üzere ilk yaratılan şey Hz. Muhammed Mustafa’nın nuru ise, bu ilk yaratılış, Rahman’ın rahmetinin küllî bir tecellisi olarak O’nda (sav) kendisinden yaratılacak olanlara da sirayet edecek şekilde tamamen bir rahmet tecellisi şeklinde olmalıdır. Şu hâlde ilk mahlûk olarak O’nun (sav) nurunun var edilmesi, tümüyle kâinatı kuşatan bir rahmet tecellisidir. O’nun, son elçi olarak gönderilmesi ise O’nun peygamberliğine muhatap olan tüm insanlar için ilave bir rahmettir. “Sen, onların içinde olduğun sürece, Allah onlara asla azap göndermez.” (Enfâl 8/33) meâlindeki âyette ifade buyurulduğu gibi O’nun varlığı, adeta ilâhî azaptan koruyucu bir paratoner gibidir. O’nun yaşadığı toplum, ilâhî azaptan muaf ise O’nun yaşadığı bir kalp de ilâhî azaptan muaf olmalıdır. Şu hâlde, kalbinde O’na imanı ve muhabbeti taşıyan bir insana azap edilmeyecektir. Öyleyse, O’nun (sav) nurunun, ilk yaratılan şey ve Rahmaniyetin en kâmil ve şamil bir zuhuru olduğuna ve kendimiz dahil tüm mahlûkatta o nurdan bir eser olduğuna inanarak O’na muhabbetimizi ve hürmetimizi her daim tazelemeye gayret etmeliyiz.
Bu âyette Efendimiz’in (sav) âlemlere rahmet olarak gönderildiği ifade buyurulmuştur. Peki, O’na savaş/cihat izni verilmesini, O’nun bilfiil savaşmasını ve bu savaşlarda yüzlerce gayr-i müslimin öldürülmesini ve Müslümanın şehit edilmesini O’nun âlemlere rahmet oluşuyla nasıl bağdaştırabiliriz?
İmam Mâturîdî, Şems Suresi’nin tefsirinde bu mesele hakkında çok dikkat çekici bir yorum yapar. Ona göre, Hz. Peygamber’e (sav) savaş/cihat izni ve emrinin verilmesindeki hikmet şudur: Şayet Hz. Peygamber’e (sav) savaş izni ve emri verilmemiş olsaydı, geçmiş peygamberlerin ümmetlerinin başına gelen, O’na inanmayanların başına da gelir ve topluca helak edilirlerdi. İşte O’na savaş izninin verilmesi, O’na inanmayanların toplu helakten muaf olmalarına vesile olmuştur. Şu hâlde O’na savaş/cihat izni verilmesi ve O’nun savaş meydanlarında bilfiil savaşması, O’nun “âlemlere rahmet” oluşunun gereğidir. (Mâturîdî’nin bu enfes yorumundan, kendisi vesilesiyle haberdar olduğum Prof. Dr. Mustafa Fayda hocama teşekkür eder, sağlıklı uzun ömür dilerim).
Cenâb-ı Hakikat
“Allah hakikatin ta kendisidir. O’nun dışında yalvarıp taptıkları ise bâtılın ta kendisidir” (Hac 56/62).
Hikmetli Kitap’ta üç yerde “Allah hakikatin ta kendisidir (Zâlike bi ennellâhe huve’lHak)” ifade geçer. Bu âyetlerin ikisinin devamında şöyle buyurulur: “O’nun dışında yalvarıp taptıkları ise bâtılın ta kendisidir.” (Lokman 31/30). “Hak”, “gerçek ve hakikat olduğunda en ufak bir şüphe olmayan şey” demektir. Detayına girmeden şunu ifade edelim ki “ennellâhe huve’lHak” cümlesi Arapça grameri açısından “Hak/hakikat yalnızca O’dur; O’ndan başkası hak/hakikat olamaz” anlamına gelir.
En soyut ve en nihai anlamıyla hakikat, yalnızca O’dur. Allah hakikatin ta kendisidir. “Cenâb-ı Hak” demek “Cenâb-ı hakikat” demektir. O’nun dışındaki her şey bâtıldır, aslında yok hükmündedir. Dün olmayıp yalnızca bugün var olan ve yarın da var olmayacak olan bir varlığın hakiki bir varlığa sahip olması düşünülemez. Her şey fânidir; ezelden ebede Bâkî olan yalnızca O’dur. Şu hâlde, âlemde hakikati arayan O’nu aramalıdır; zira hakikati O’nun dışında bir şeylerde arayan onu asla bulamaz.
Ey insanlar! Kulak verin bu misale!
“Ey insanlar! Size bir misal veriliyor; kulak verin ona: Allah’tan başka kendilerine yalvarıp yakardıklarınız var ya, hepsi bir araya gelseler ve güçlerini birleştirseler de bir sinek bile yaratamazlar! Hatta sinek onlardan bir şey kapsa, onu dahi ondan kurtaramazlar. İsteyen de âcizdir; kendinden istenen de!” (Hac 22/73).
Kimi insan, evvelkilerin uydurdukları bir takım hayalî tanrılara inanır; mesela putlara tapar. Kimisi, bazı yaşayan ya da ölmüş insanlara bir takım tanrısal sıfatlar atfederek onları yarı tanrı yarı insan gibi tasavvur eder; mesela türbelere giderek oradaki ölülerden yalnızca Allah’tan istenebilecek şeyleri istemeye kalkar. Kimisi de çok güçlü gördüğü insanların neredeyse her şeye kadir olduklarına inanır; onlar ne derse onu yapar, neye ihtiyaç duysa onların kapısına gider, kulu kölesi olur ve onlara yalvarıp yakarır. Hâlbuki tüm putlar hayalîdir ve tüm insanlar, acizdir. Onların tamamı bir araya gelseler, tek bir sineği dahi yaratamazlar. Modern insanın bir nevi “modern put”u olan teknoloji de bir şeyi yaratamaz, sadece üretir. Yaratılmış ve mevcut olan şeylerin özelliklerini keşfederek onlardan yeni şeyler üretmeye çalışır. Yaratmak, yalnızca Allah’a mahsustur. O hâlde kulluk edilmeye lâyık olan, kendisinden medet istenilebilecek tek varlık da O’dur.
Allah’a şartlı kulluk etmek
“İnsanlardan bazıları, Allah’a şartlı olarak kulluk eder; öyle ki kendisine bir nimet bahşedilirse bundan pek memnun olur, ama başına bir sıkıntı gelse hemen (Allah’tan) yüz çevirir. Böyleleri dünyayı da âhireti de kaybetmiştir ve apaçık hüsran işte budur.” (Hac 22/11).
Kimi insan, Yüce Yaratıcı’yı sanki dileklerini yerine getirmek zorundaymış gibi tasavvur eder. Dileği yerine geldiğinde O’na inancı artar, zira dünyalığı artmıştır. Dileği yerine gelmeyince O’na inancı azalır, zira dünyalığı azalmıştır. O hâlde o kişinin derdi ve isteği, dünyadır. O, tâlib-i Hüdâ değil tâlib-i dünyadır.
Dünyaya talip olan ahireti kaybedeceği gibi dünyayı da kaybeder. Zira dünyada elde edeceklerinin tamamını bir gün ebedi olarak terk edip gidecektir. Ahiret için de kendisine fayda edecek bir amel biriktirememiş olacaktır.
Hz. Eyyûb’un niyazındaki edep
“Rabbim! Başıma bir musibet geldi ve Sen merhametlilerin en merhametlisisin!” (Enbiyâ 21/83).
Yukarıdaki âyette “Rabbim bana verirsen, Sana inanırım; vermezsen inanmam. Dileğim yerine gelirse namaza başlar, ibadetlerimi yaparım; ama yerine gelmezse yapmam.” şeklinde dünyevî menfaate dayalı şartlı dindarlığa meyilli insanlar zikredilmişti. Buna mukabil, Hz. Eyyûb’un duası pek zarif, pür edep bir niyazdır. “Rabbim! Başıma bir musibet geldi.” dedikten sonra bir şey istemeye bile cesaret edemez ve yalnızca O’nun merhametlilerin en merhametlisi olduğunu zikreder. Zira O Erhamürrâhimîn ise, O’ndan bir şey istemeye ne hâcettir! Ve O’ndan bana ne gelirse mahza rahmettir. Ne derin bir kulluk! Ne edepli bir dua! Ne coşkulu bir yakarış!
Mahmut Ay.
İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET GENEL
KUR'ANI KERİM
YENİ - Kur'an Günlüğü
Kur’ân Günlüğü 17 Cüz