Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
YENİ - Mahmut Ay
Müslümanlarda Birlik Şuuru Nasıl Güçlendirilebilir
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Müslümanlarda Birlik Şuuru Nasıl Güçlendirilebilir (Okunma sayısı 68 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 8467
Müslümanlarda Birlik Şuuru Nasıl Güçlendirilebilir
«
:
Bugün
, 08:57:27 ÖÖ »
Müslümanlarda Birlik Şuuru Nasıl Güçlendirilebilir
Müslümanların her açıdan çok üzücü bir bölünmüşlük içerisinde oldukları ortadadır. Böyle olmasaydı, Gazze’de aylardır masum Müslümanlar katliama tâbi tutulurken, iki milyarlık bir bünye bu kadar aciz kalır mıydı? Peki, neler yapabiliriz de, Müslümanlarda birlik şuurunu güçlendirebiliriz?
Öncelikle şunu ifade edelim ki, sorun çok kapsamlı ve karmaşıktır. Dolayısıyla bu mesele, birkaç altın tavsiye ile hallolacak basitlikte değildir. Ancak Müslümanların birliğini ve dirliğini dert edinen kimselere düşen vazife, bu konuda fikir ve proje üretmenin gayreti içinde olmaktır. Bu meseleyi çocukluğundan itibaren dert edinen bir kardeşiniz olarak, naçizane bir kaç tespit ve önerimi özetle dikkatlerinize arz etmek isterim. Müslümanların siyâsî ve ictimâî birliğinin, dinî ve fikrî birliğe bağlı olduğuna inandığım için, bendenizin önerileri sivil dinî alanla alakalı olacaktır.
1. Evvelâ Müslümanlar olarak, “tevhîd” inancının mahiyetini iyi idrak etmemiz gerekiyor. “Tevhîd”e inandığını söyleyen kişi, özünde samimi ise;
asla ikilik peşinde koşamaz. Zira “tevhîd” öyle güçlü bir inanç ve kavramdır ki, ona samimiyetle inanan kişide muazzam bir “Bir” tasavvuru oluşur.
“Bir”i seven, her konuda “bir”liği sever. Bütünüyle kâinatta “bir”lik görür. Gönül ve zihin dünyasında ulaştığı “bir”lik şuurunu, hayatın her boyutunda yaşamaya ve yaşatmaya çalışır. İnsanların görüş ve yaşayışlarındaki farklılığı da müsamahayla karşılar. İkilik peşinde koşanlara acır.
Şu halde, hepimizin “tevhîd” inancımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Dinî eğitim veren kurumlarımızda, “tevhîd” inancının Yaratan’a ve yaratılanlara karşı nasıl bir şuur oluşturması, ne tür bir kalp ve akıl inşa etmesi gerektiğini iyi işlememiz gerekiyor. “Tevhîd”i, ahlâk hâline getirmemiz lâzım geliyor. “Tevhîd”i içselleştiremeyen, ittihadı gerçekleştiremez.
2. Ne kadar çaba gösterilirse gösterilsin; insanın fıtratı, eşya ve hadisatı anlama ve yorumlamanın zorluğu ve dolayısıyla çeşitliliği nedeniyle dinî meselelerde ihtilaflar var olmaya devam edecektir. Hikmetli Kitab’ımızda “İnsanlar ihtilaf etmeye devam edeceklerdir.” (Hûd 11/118) buyurulur. O halde, sorun ihtilafta değil, ihtilafın nasıl yönetildiğinde ve hangi boyutlara taşındığındadır. Dinin esasına müteallik olmayan meselelerde farklı düşünmek, zenginliktir. Mizaçları ve kültürleri birbirinden farklı olan insanların, bu zengin yorum birikimi içerisinden kendilerine uygun olanı seçebilmeleri, İslâm’ın evrenselliğini sağlayan büyük bir imkândır. Ancak dindeki ihtilafları, kendileri için taraftar toplama vesilesi edinen; dolayısıyla kendi mezhep ve meşrebinde aşırıya gidip, başkalarını tahkir, tadlil ya da tekfir etmek suretiyle taraftarlarını fanatikleştirenler, İslâm’ın ve Müslümanların en büyük sorunudurlar. Bunlarla, en uygun yöntemle mücadele etmek, Müslümanların temel vazifelerindendir. Bu iş için, 1918’de kurulan Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiyye benzeri sivil bir ilmî müessese kurulabilir.
3. Topluma yön verenler, liderlerdir. Bir lider, bir toplumu ıslah etmeye de ifsat etmeye de kâfidir. Hele de, sosyal medya aracılığıyla insanlara ulaşmanın son derece kolay olduğu dijital çağda; insanları etkileme potansiyeline sahip kişilerin, toplumları olumlu ya da olumsuz olarak yönlendirme imkânı son derece kolaydır. Maalesef bu sebeple insanlar; narsist kişilik bozukluğu olan, elifi görse mertek zannedecek kadar cahil ya da bilgisi arttıkça egosu azan, popülaritesi arttıkça iyice zıvanadan çıkan nice kimselerin menfi tesirlerine maruz kalmaktadırlar. Günümüzde, Müslümanların en büyük sorunlarından birisi; belki de birincisi, müspet manada liderlik yapacak din âlimlerinin kemiyet ve keyfiyetçe yetersiz kalmalarıdır. Bu, Müslümanlar için varoluşsal bir sorundur. İslâm’ın geleceği, büyük oranda bu sorunun nasıl çözüleceğine bağlıdır. Şu halde akl-ı selîm ve kalb-i selîm sahibi Müslüman işadamları, kurum ve kuruluş sahipleri, cemaat ve kanaat önderleri, mutlaka bir araya gelip bu mesele üzerinde istişareler yapmalı ve geleceğimizi emanet edeceğimiz din âlimlerimizin, topluma rehberlik ve liderlik edebilecek bir kıvamda yetişmeleri için el birliğiyle projeler üretmelidirler. Özel eğitim projeleriyle yetiştirilecek yarının lider âlimlerine, Müslümanların birliğinin her şeyden önemli olduğu çok iyi kavratılmalıdır. Zira Müslümanların birliği, bu birliğin önemine inanmış dinî liderlere bağlıdır.
4. Herkesi birleştirmek mümkün değildir. Birleşmeleri mümkün olanların ise, en kapsamlı şekilde birliği için çalışılmalıdır. Geniş anlamıyla -yani Eş’arîlik ve Mâturîdîlik merkezde olmak üzere mutedil sufîlik ve mutedil selefîliği de kapsayacak şekilde- Ehl-i Sünnet hassasiyeti olan cemaat, tarikat ve STK’ların en üst düzey temsilcileri ile, tanınırlığı ve etki gücü yüksek olan şahsiyetler, yılda birkaç kere “şûrâ toplantıları”nda bir araya gelip ümmetin ve memleketin meselelerini, kardeşlik hukuku çerçevesinde istişare etmelidirler. Mümkünse ittifakla alınan kararlar kamuoyuna açıklanmalıdır.
5. En az yılda bir kere, muhtelif cemaat, tarikat ve STK’lara gönül veren binlerce kişinin katılacağı üç-dört gün sürecek geniş kapsamlı “kardeş buluşmaları” gerçekleştirilmelidir.
6. Dinî eğitim veren bütün müesseselerimizde, “İslâm’da ihtilâf fıkhı ve ahlâkı” ya müstakil ders ya da seminerler şeklinde müfredatta yer almalıdır. Bu konu etrafında çeşitli sohbetler, paneller, sempozyumlar ve sosyal medya üzerinden etkili yayınlar yapılmalıdır.
7. “En kapsayıcı cemaat, cami cemaatidir.” anlayışıyla, Müslümanların birliğini dert edinen cemaat ve STK’ların, müntesiplerini cami cemaatlerinin arasına katılmaya teşvik etmeleri çok faydalı olacaktır.
8. Bütün bu önerileri (ve belki daha da kıymetli başkaca önerileri) hayat geçirmek için, mutedil Müslümanların tamamının saygı duyacağı, birleştirici ve toparlayıcı bir “çatı kuruluş”a ihtiyaç vardır. Ülkemizde, bu amaçla 2 yıl evvel bir müessese kurulmuştur: İslâm Âlimleri Vakfı. Ancak henüz kurumsallaşma sürecini tamamlamamıştır. İnşallah yakında bu kurumdan güzel haberleri paylaşmanın bahtiyarlığını birlikte yaşarız.
Hayal gördüğümü düşünebilirsiniz. Ancak hayal görmek ile hayal kurmak arasında fark vardır. Birincisi, kişinin mevcut durumu gerçek dışı algılamasıdır ve patolojiktir. İkincisi ise, insanın geleceğe umutla bakmasını sağlar. Ve bütün gerçekleşmiş projeler, kurulan bir hayalin sonucunda ortaya çıkarlar.
İnsan, hayalleri kadar büyüktür. Gelin, birlikte büyük hayaller kuralım!
Mahmut Ay.
İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
YENİ - Mahmut Ay
Müslümanlarda Birlik Şuuru Nasıl Güçlendirilebilir