Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
YENİ - Mahmut Ay
Müslümanlarda Tevhid ve İttihad Şuuru Olsaydı Ne olurdu
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Müslümanlarda Tevhid ve İttihad Şuuru Olsaydı Ne olurdu (Okunma sayısı 341 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 8496
Müslümanlarda Tevhid ve İttihad Şuuru Olsaydı Ne olurdu
«
:
Dün
, 09:11:10 ÖÖ »
Müslümanlarda Tevhid ve İttihad Şuuru Olsaydı Ne olurdu
Ütopik düşünmek gibi distopik düşünmek de faydasız hatta zararlıdır. Umuttur insanı hayatta tutan; endişedir insana önlemler aldıran. Şu halde en doğrusu, hal ve istikbale dair bir yandan endişe duymak; öte yandan umut beslemektir. Zira bütün çözümler, endişe ve umudun izdivacından doğar.
Geçen haftaki yazımızda Cenâb-ı Hakk’a dair samimi bir tevhid inancının, mutlaka “ehl-i tevhid ile ittihad” şuurunu beslemesi gerektiğinden söz etmiştik. Ancak Müslümanların birleşemediklerinden de esef etmiştik.
Öncelikle şu hususun altını çizelim ki, iki milyarlık bir bünyede elbette farklı yorumlar ve yönelimler olacaktır. Ancak Müslümanların, “ümmet”i ilgilendiren temel meselelerde itikâdî, fikrî, siyâsî, ictimâî ve iktisâdî açıdan mümkün mertebe birlik olmayı başarabilmeleri, bu gaye uğrunda çabalamaları, en azından bu birliğin önemine samimiyetle inanmaları gerekir. Buna inanan ve bu uğurda gayret sarf eden milyonlarca samimi ve ihlaslı Müslümanın ve binlerce kurum, kuruluş, cemaat ve cemiyetin olduğu da müsellemdir. Ancak İslâm dünyasının umumi manzarasına bakıldığında, bir dağınıklık ve parçalanmışlık halinin varlığı da yadsınamayacak bir olgudur.
Madem, tablo vahim; öyleyse gelin, umum itibarıyla “Müslümanlar tevhid ve ittihad şuurunda olsalardı ne olurdu?” sorusunu cevaplamaya çalışalım.
*İslâm’ın hikmetli öğretilerinin, çok kapsamlı ve dünya çapında organize olmuş meydan okumalarla karşılaştığı günümüzde; İslâm’ın (dolayısıyla kendilerinin) modern çağda varlığını tehdit eden bu meydan okumalarla mücadeleye odaklanırlar; birbirleriyle lüzumsuz bir kör düğüşün içine girmezlerdi.
*Siyasi ve içtimai konulardaki görüş farklılıklarını, milli kültürlerinden kaynaklanan kendilerine has bazı gelenek ve göreneklerini, coğrafi sınırlarını vb. kendilerini “ümmet”in ana gövdesinden ayıran önemli bir “ayırıcı unsur” olarak görmezlerdi. Bilakis bunları, o ana gövdenin gücüne ve kuşatıcılığına katkı sağlayan “zenginleştirici unsur” olarak görürlerdi.
*İki milyarlık İslâm âlemi, Gazze’deki kardeşlerinin aylardır ölüme, açlığa ve vatansızlığa mahkûm edilmesine seyirci kalamaz; kardeşlerine bu zulmü reva görenlerden, anlayacakları dilde hesap sorardı. Refah Mülteci Kampında günlerdir aç susuz kalmış masum yavrular, kadınlar ve siviller, üzerlerine yağan bombalarla yakılırken; İslâm âleminin müntesipleri, kendi refah seviyelerini artırmakla meşgul olamazlardı. Halklar, birkaç sokak gösterisi yapmakla; yöneticiler de üç beş hamâsî nutuk atmakla yetinemezlerdi.
*“Müslümanları siyâsî açıdan güçlendirmeliyiz.” mottosuyla ortaya çıkan, ama zamanla kendi ikballerini güçlendirmenin esiri olan; Müslümanların birliği için çalışmak bir yana, şahsi menfaatleri için her türlü ihtilafı körükleyerek “İslâmcılık oyunu” oynayan çakma mücahit siyasetçi ve aksiyoncular zuhur etmezdi.
*Modern çağın meydan okumaları karşısında; imanında, düşüncesinde ve duygularında şiddetli savrulmalara maruz kalan günümüz Müslümanlarına; herkesi kapsayıcı ve kucaklayıcı bir şekilde temel meselelere ağırlık vererek hizmet etmek yerine, holdingleşme peşinde koşan, sayısal ve parasal üstünlüğü manevi bir başarı ve bereket zanneden, en tâlî meseleleri en temel meselelermiş gibi ciddi ihtilaf ve tefrika sebebi yapan, gücü eline geçirdiğinde darbeye cüret edip halkına silah doğrultmakta bile beis görmeyerek “cemaatçilik oyunu” oynayan acınası kişiler ortalığı doldurmazdı.
*Başına takkeyi, sırtına cübbeyi geçirip, tasavvufun özel mevzularını ve içinde büyüdüğü tarikatın en mahrem meselelerini “magazin gazeteciliği” edasıyla ifşa etmeyi büyük bir manevî vazife (!) zanneden; Ehl-i Sünnet’i ehl-i tasavvufa indirgeyen, üstüne üstlük tasavvufun ve hatta Ehl-i Sünnet’in neredeyse yegâne temsilcisi ve akredite edicisi rolüne soyunarak “tarikatçılık oyunu” oynayan zavallılar türemezdi.
* Her bireyin, her milletin ve her toplumun; dinleri ve ideolojileri yaşarken, detaylarda kendine has yorumlar yapmasının gayet tabii olduğunu bir türlü anlayamayan; tek bildiği şey, hadis literatürünü son derece katı bir literal okumadan ibaret olan, kendinden gayrı İslâm’ın hiçbir yorumunu otantik kabul etmeyen ve dolayısıyla Müslümanlar arasında “tekfircilik” belasını yayan, yeri geldiğinde de tekbir eşliğinde Müslümanları kıtır kıtır kesmekte beis görmeyerek “selefçilik oyunu” oynayan kaba saba tuhaf varlıklar peydahlanmazdı.
* Nurettin Topçu’nun “Bizim münevverlerimiz, vagonlarından kopmuş lokomotiflere benzerler.” teşbihini hatırlatırcasına, “hadis-i şerif” denince aklına “uydurulmuş söz” gelen, şefaat ve kabir hayatı gibi Müslümanların neredeyse tamamının asırlardır inanageldiği bazı temel inanç konularına inanmanın şirk ya da cehalet olduğunu zanneden; Kur’ân-ı Hakîm’den bahsederken alaycı bir dil kullanan ve onun bugüne dair pek bir şey söyleyemediğini vehmeden; kimi Kur’ancı, kimi tarihselci, kimi bilmem neci; akademisyenlik ile din adına ahkâm kesme makamı arasında gelip giden, söyledikleri sözlerin bireylerin inanç dünyasında ve toplumun bütünlüğü açısından nasıl bir tahribat yaptığının farkında ol(a)mayarak “Luthercilik oyunu” oynayan “sonradan görme” akademisyen ilahiyatçı tayfası pıtrak gibi çoğalmazdı.
Gönlü tevhid inancıyla, zihni ittihad bilinciyle yoğrulmuş samimi müminleri elbette tenzih ederiz. Dikkat ederseniz; bütün bu “oyuncu”ların ortak noktası, “bölücü” olmaktır.
.İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
YENİ - Mahmut Ay
Müslümanlarda Tevhid ve İttihad Şuuru Olsaydı Ne olurdu