Şükürsüzlük Hastalığı
Allah bizi şerefli bir varlık olarak en güzel kıvamda yarattı(Tin 95/4) ve sayısız nimetleri de önümüze serdi.(İbrahim 14/32-34, Nahl 16/18) Bunca nimetleri bize veren Allah olduğuna göre O’na TEŞEKKÜR gerekmez mi? Bugün basit bir iyilik gördüğümüz kimseye bile teşekkür etmeyi ihmal etmiyorsak mülkün asıl sahibi, sayısız nimetleri kullarına ihsan eden Allah’a da elbette teşekkür/şükür gerekir.
ŞÜKÜR NEDİR? Sözlükte “yapılan iyiliği bilmek ve onu yaymak, iyilik edeni iyiliğiyle övmek; minnettarlık anlamına gelir. Terim olarak ise şu anlama gelir: Allah’tan veya insanlardan gelen nimet ve iyilikten dolayı minnettarlığını ifade etme, nimete söz ve fiille mukabelede bulunma, Allah’a itaat edip günah işlemekten uzak durmak suretiyle nimetin gereğini yapma. Bir başka ifadeyle şükür, her türlü nimetin tek ve gerçek sahibinin Allah olduğunun şuuruna varmak ve bunu içten ve usulünce(sözlü veya fiili olarak) ifade etmektir.
Şükür Kur’an’da üzerinde en çok durulan konulardan birisidir. Kur’an’da 75 yerde şükürden bahsedilir. Kur’an şükrü Allah’a kulluk etmenin şartı olarak görür. Eğer Allah’a kulluk ediyorsanız yiyin için ama Allah’a şükredin… (Bakara2/172)
İnsan Rabbine neden şükretmesin ki? Rabbimizin nimetlerinden bazılarına bakalım. İnsanı en güzel şekilde yarattı (Nahl16/78, Mülk67/23). Doğru yolu bulmamız için peygamberler ve kitaplar gönderdi. Sayısız gıdalar verdi. Dini emirlerde kolaylıklar sağladı. Kullarına merhametinin eseri olarak tevbe kapısını açtı…vs.
Şükreden aslında bunu kendisi için yapmıştır. Zira şükreden kişi Rabbine yönelmiş, onun hoşnutluğunu kazanmıştır. Bunun neticesinde de cennete gidecektir. Demek ki şükür netice itibariyle insanı cennete götüren bir eylemdir. (Neml 27/40, Lokman 31/12)
Kulluk ile şükür arasında güçlü bir bağ vardır. Şükürden kopan kulluktan kopmuş demektir. Şükürsüzlük Allah’a itaatsizliktir. Bu sebeple ezeli düşmanımız şeytanın bütün çabası kulları şükürden uzaklaştırmaya yöneliktir. Şeytan cennetten kovulunca Allah’a şöyle dedi: Ben senin dosdoğru yoluna oturacağım, kullarının sağından-solundan, önlerinden-arkalarından yaklaşacağım ve sen onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın. (Araf 7/16-17)
Evet şeytan insana dört bir taraftan yaklaşır. Günahları süslü ve cazip gösterir. Böylece insanı Allah’a kulluktan-itaatten ve şükürden uzaklaştırır. Burada şuna dikkat edelim. Yarın BÜYÜK MAHKEMEDE “ne yapayım şeytana uydum, her şey şeytanın yüzünden oldu” diyerek sıyrılma imkânımız da yok. Zira Allah akıl verdi, irade-i cüz’iye verdi. O günahı kendi hür iradenle seçmiş oluyorsun. Sonuçlarına da katlanacaksın artık.
Şükür nasıl yerine getirilir?
Üç nevi şükür vardır. 1-Dil ile Şükür: Nimetin sahibini anmak, onu övmek. 2-Kalb ile Şükür: Nimet sahibinin Allah olduğunu kalb ile tasdik etmek ve kalbi onun sevgisi ile doldurmak. 3-Fiil ile Şükür: Bedenen nimet verene itaat ve onun bütün emirlerini yerine getirip yasaklarından da uzak durmaktır. Şükreden bir müminin hayatında bu üçü de olmalıdır. Zira hayatımızda bunların ayrı ayrı yeri vardır. Yeri gelir dil ile yeri gelir kalb ile yeri gelir beden ile yeri gelir her üçü ile şükredilir.
Şunu unutmamak lazım. Her nimetin şükrü kendi cinsindendir. Mesela malın-paranın şükrü mal ile yerine getirilir. Yani bir çiftçi “Ya Rabbi bana şu kadar fındık verdin sana şükrediyorum” demekle şükretmiş olmaz. Ancak o fındığın zekatını(öşür) verdiğinde şükretmiş olur. Hem ŞÜKÜR nimetlerin artmasına sebep olur. Rabbimiz “şükrederseniz elbette artırırım” diyor.(İbrahim 14/7)
İnsan geçmişini bilmeden geleceği sağlıklı okuyamaz. Ben büyüklerimden çok yoksulluk ve açlık hikâyelerini dinledim. Şimdiki nesle bunlar masal gibi geliyor. Ama hepsi gerçek. 2007 yılında Güce Boncukçukur Köyünde 104 yaşındaki bir amca ile mülakatım sırasında onun ağzından “babam şu evde açlıktan öldü” dediğini bizzat dinledim. Yine 2009 yılında Espiye’de 100 yaşındaki başka bir amcadan; Birinci Dünya Harbi ve İstiklal Savaşı yıllarında fındık yaprağından çorba pişirip yediklerini, fındık kabuğunu öğütüp yediklerini, 1 okka mısırın 1 kırmızı lira olduğunu bizzat dinledim. Her iki mülakatın kaydı arşivimde duruyor. Şimdi nimetler içinde yüzüyoruz ama şükretmeyi bilmiyoruz. Yaprak yiyerek ayakta kalan dedelerin torunları bir günlük ekmeği bayat diye çöpe atıyorsa(ki ülkemizde günde 6 milyon adet ekmek çöpe atılıyor) ortada büyük bir şükürsüzlük ve nimete nankörlük var demektir. Belki de o yüzden paramız var ama bereket ve huzurumuz yok.
Çağımızda “şükürsüzlük hastalığı” her geçen gün yaygınlaşıyor. İnsanlar mali yönden güçlendikçe şımarıyor. Rabbini unutuyor. Dolayısıyla şükürsüzlük hastalığına yakalanıyor. Nimeti veren Allah’ı unutunca onun emirleri de unutuluyor ve neticede fakir-fukara da gözetilmez oluyor.
Şükürsüzlüğün bir diğer tezahürü de kanaatsizlik, eldeki ile yetinmemek, hep daha fazlasında gözü olmaktır. Bu tür insanlar daha çok kazanmak için aç gözlü davranarak tüm değerlerini ayaklar altına alırlar. Son olarak şunu söyleyelim. ŞÜKÜRSÜZLÜK NANKÖRLÜKTÜR. Yani şükrün zıddı nankörlüktür.(Bakara 2/152, İnsan(76/2-3, Neml 27/40, İbrahim 14/7 ) Nankörlerden olmamak için şükretmek lazımdır. Ne mutlu şükredenlere.
Recep Şahan.